|
Güldük eğlendik ve ruhumuzu Facebook’a teslim ettik
Kaos ve etkileşim… Sosyal medya şirketleri bu iki ana damardan besleniyor. Aynı zamanda bu iki ana damarı da besliyorlar. Akla hemen önü bir türlü alınamayan sahte içerikler, yalan haberler gelebilir. Fakat yalan haber üretimi sosyal medyadan yıllar önce de vardı. Geleneksel medyada da sahte haberler üretiliyor ve bu sayede toplumsal olaylar tetikleniyordu. Şöyle… Ekosistemini kargaşa ve etkileşim ile ayakta tutan Facebook 2004 yılında kuruldu.
Bugünden 75 yıl geriye gidelim. Yani
1955 olaylarına.
Türkiye’de yaşayan gayrimüslim vatandaşların evlerinin, dükkânlarının ve ibadethanelerinin yakılıp yıkıldığı olayları, bir gazete haberi başlattı. Kıbrıs görüşmeleri Londra’da devam ederken ve hava bir hayli gerginken, 6 Eylül tarihli
İstanbul Ekspres Gazetesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’teki evine Yunanlılar tarafından bomba atıldığı haberini manşetten yayınladı.
Haberi okuyan halk kazma, balta ve sopalarla sokaklara döküldü. Gayrimüslimlerin yaşadığı semtler talan edildi. Olaylarda 11 kişi hayatını kaybetti.
Normal tirajı 20 bin olan gazete, ‘Atamızın evi bombalandı’ manşetiyle ikinci baskı yaptı ve o gün 290 bin sattı.
Atatürk’ün evinin Yunanlılar tarafından
bombalandığı haberi ise yalandı. Bu gerçek yıllar sonra ortaya çıktı.
DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
Gelelim bu güne. Geçtiğimiz Ağustos ayında Ankara’nın Altındağ ilçesinde Suriyelilerin yaşadığı evler ve dükkânlar ateşe verildi. Pazarcı esnafı Türk vatandaşlarının Suriyelilere ait pazar arabasını yakmasıyla başlayan kavga cinayetle sonlandı. Kavgada bıçaklanan bir Türk, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Sosyal medyayı besleyen kaos damarı burada üzerine düşeni yaptı ve kavganın çıkış sebebi sorgulanmadan insanlar sokaklara döküldü. Etkileşim ise nefret söylemleriyle birlikte zirveye çıktı.
Twitter, Facebook, Instagram ve WhatsApp mecralarında, Altındağ olayların yaşandığı akşam ziyaret ve paylaşım patlaması yaşandı.
Tam burada 75 yıl önce günlük tirajı 20 bin olan gazetenin bir anda 290 bin satmasını alın, bugün Facebook algoritmasının, yalan haberleri ve nefret söylemlerini kar elde etme ve daha fazla etkileşim almak öne çıkarmasının yanına oturtun. Değişen bir şey yok.
Buradan şu sonuç çıkıyor. Galeyana gelmek için hazır bir kitle her dönem vardı.
Okur, abone, takipçi veya kullanıcı… Tanımlaması çok önemli değil. Sosyal medya şirketleri bu potansiyelin farkındalar.
DEHŞET RAPORLAR ORTAYA ÇIKIYOR
Facebook’un 2.8 milyar aktif kullanıcısı var. Dünya nüfusunun üçte biri. Facebook’un henüz internet ile tanışmayan 3 milyar insana ulaşma çalışmaları sürüyor. Devletler ise Facebook’u fazlasıyla hafife alıyorlar. 2016 yılında Amerika’da yapılan seçimlerin sonuçlarına doğrudan müdahale eden Facebook’tu. Trump kazandı herkes şaşırdı. Fakat
87 milyon Amerikalı seçmenin sadece Facebook beğenileri üzerinden yapılan siyasi analiz
üzerinden yürütülen kampanya belirledi sonuçları. Facebook sadece siyasi sonuçlara etki etmiyor.
Günümüz insanlık suçlarının da baş ortağı
konumunda. Platformla ilgili son günlerde skandal üstünü skandal patlıyor. Dehşet raporlar ortaya çıkıyor. Onlardan sadece ikisini yazacağım. Arakan’da BM tarafından soykırım olarak adlandırılan Müslümanlara yönelik şiddetin Facebook tarafından
ortaya çıktı. Ne olmuştu? 2014 yılında Facebook üzerinden yayılan sahte haberde Müslüman bir adamın Budist bir kadına tecavüz ettiği yazıyordu. Bu haberin ardından ülkede Müslümanlar katledildi. Facebook yıllar sonra şiddet yanlısı ve ırkçı paylaşımların önüne geçmediğini kabul etti. Platformun algoritmasının Hindistan’da da Müslümanlara yönelik ırkçı saldırıları körüklediği ortaya çıktı.
Dünya nüfusunun üçte birinin tüm dijital verilerini elinde tutan Facebook’un
dosyası yazılanlardan, konuşulanlardan ve yayınlanan meşrulaştırma belgesellerinden çok daha fazla kabarık.
NE KADAR BAĞIMSIZ İNSANLARIZ
Sosyal medya şirketleri algıları, duyguları, refleksleri çok
profesyonelce
yönettiler
ve bu eşiği
çoktan geçtiler. Artık daha yeni daha sınırsız uygulamaları hayatımıza sokuyorlar. Facebook, geçtiğimiz günlerde duyurduğu
‘Metaverse’
ile yeni sanal dünyanın kapılarını aralıyor. Yeni Şafak,
hakkında detaylı bir haber yayınladı. Görüşlerine başvurulan Prof. Dr. Levent Eraslan, bu yeni dünyada milletlerin, ülkelerin ve dinlerin olmayacağını söylüyor. Peki fizikötesi dünyada neler olacak?
Daha bağımlı, daha duygusuz, gerçeklikten daha uzak, insanlıktan kopuk bir insan tipi
inşa edilecek. Bu zamana kadar verilerimizin güvenliğini dert ediniyorduk. Öyle görünüyor ki bundan böyle; ne kadar bağımsız insanlar olduğumuzu ve aslında “kim olduğumuzu” sorgulayacağız.
#Facebook
#twitter
#Instagram
2 yıl önce
Güldük eğlendik ve ruhumuzu Facebook’a teslim ettik
Kara dinlilerle milletin savaşı
Köylüler: Kötülüğün yeni öznesi
ABD aslında kimi yargılamaya çalışıyor?
Nasip ve nasipsizlikle ilgili iki hikaye
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…