|
HDP’nin kapatılmasına karşı mıyım?

“HDP’yi kapatmak çözüm mü?” başlıklı yazımda dediklerim sanki hükümete veya Cumhur İttifakı’na yönelik bir eleştiri getiriyormuşum ve PKK terör örgütünün partisi olan HDP’nin kapatılmasına karşı çıkıyormuşum gibi yansıtıldı o malum mahfillerce.

O yüzden yeni bir yazıyla durduğum yeri netleştirmem farz oldu.

HDP davasının iki boyutu var: Biri hukuki, diğeri siyasi.

HDP hukuken kapatılmayı hak ediyor. Bu konuda oldukça netim. Çünkü HDP onca açık delile rağmen kapatılmazsa bundan sonra DEAŞ ve FETÖ’nün partileri kurulacak olursa onları da kapatmak imkânsız hale gelecektir.

Benim bu konuda durduğum yer bellidir. Bence, demokrasilerde hiçbir parti siyasal düşüncelerinden dolayı kapatılmamalıdır. Lakin terör örgütlerinin partilerinin kurulmasına, kurulmuşsa varlığını sürdürmesine de izin verilmemelidir. Terör örgütünün eli silahlı unsurlarıyla siyasi unsurları arasında fark gözetmek tam bir aymazlık örneğidir. Terörün siyasetini yapan, dahası ve en fenası terör üzerinden siyasal sonuç devşirmeye çalışan unsurlar eli silahlı teröristlerle aynı amaca hizmet eden unsurlar olarak görülmezse terörle mücadelede başarılı olmak mümkün değildir. Buna terör örgütünün medyası da dâhildir, terörün finansmanını sağlayan kişi ve kurumlar da.

Söylemek bile gereksiz: Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi olmaz. Terör, güvenliği tehdit eden bir habis urdur. Vaktinde sökülüp atılmazsa kangrene dönüşür. Bu yöndeki cerrahi müdahalelerin amacı, vücut sağlığını korumak içindir. Güvenlik, demokrasi için ne kadar gerekliyse demokrasi de güvenliğin temini için o kadar gereklidir. Demokrasiden yoksun güvenlikçi anlayışlar habis uru yok edelim derken vücudun kendisini de yok etme riskini içerir. O yüzden demokrasi-güvenlik denklemini doğru kurmak, olmazsa olmaz öneme sahiptir.

Diyelim ki HDP kapatıldı. HDP’nin yerine şimdiden hazır bekleyen partiyle yola devam edilecekse sorarım bu durumda biz neyi çözmüş olacağız?

Diyelim ki aynı toplumsal taban yeni kurulan partiye desteğini sürdürdü. Sorarım bu takdirde çözüm nerede?

O yüzden en başından itibaren hep şunları söyleyip durdum ısrarla:

-Münhasıran HDP üzerinden bir kapatma tartışma açmak, yeni bir mağduriyet algısının oluşmasını sağlar.

-Meseleyi HDP üzerinden değil terör örgütlerinin partilerinin varlığına demokrasi içinde müsaade edilip edilmeyeceği zaviyesinden tartışmak lazım. En önemlisi de bunun anayasal-yasal altlığını vakit geçirmeden oluşturmak gerek. Bu anayasal-yasal altlık oluşturulmazsa kurduğunuz partinin yerine yenisi kurulur.

Bunu söylerken şunu demiş olmuyorum: Madem HDP kapatıldığında hiçbir şey değişmeyecek o vakit kapatılmasın.

HDP’nin kapatılmasını sırf bu zaviyeden çözüm olarak görmeyenlerle ayrıldığım nokta şudur: Ben hukuken HDP’nin kapatılmasını, ama HDP’yi var kılan toplumsal tabanın, özellikle de Kürtlerin siyaseten kazanılmasını amaçlayan adımların vakit geçirilmeden atılması gerektiğini söylüyorum. İkincisi yapılmazsa tek başına HDP’nin kapatılması sorunu çözmez diyorum. Hadi daha açık söyleyeyim: Benim önerim bataklığın kurutulmasını önceliyor. Bataklığı kurutacak bir yeni devlet aklının devreye alınmasını istemek sivrisineklerle mücadeleyi gereksiz görmek anlamına gelmiyor.

HDP’yi siyaseten sandığa gömdüğünüzde, terörü besleyen bataklığı da kurutmuş olursunuz. Hiçbir terör örgütü ve onun partisi yaygın bir toplumsal taban desteği olmadan varlığını sürdüremez.

HDP’Lİ KÜRTLERİ KAZANMAK İÇİN HELALLEŞME SİYASETİ

Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Eski Türkiye’nin inkâr, asimilasyon ve baskıcı dönemlerinden kalma geniş bir mağduriyet alanı var. PKK’nın değmediği Kürt aile yok gibi. Devlet adına yürütülen yanlış mücadeleler sonucunda köylerini can havliyle terk edip büyük şehirlerin sağlıksız varoşlarına sığınan Kürtlerin yaşadığı yoksulluklar, acılar, dışlanmışlıklar, sahipsizlikler, kısacası dramatik travmalar HDP’yi besleyip büyüttü. O ailelerin çocukları “PKK’lı” damgasını yiyerek büyüdüler. Nereye başvursalar bu damga onların yakasını bırakmadı. Bir işe girmek istediklerinde “Amcasının oğlu dağda, halasının kızı cezaevinde!” türünden bilgilerle dışlandılar. Fişlenmiş hayatları ve dışlanmış kişilikleri onları kaçınılmaz olarak daha öfkeli, daha tepkisel hale getirdi.

HDP’nin ana damarını oluşturan bu mazlum, dindar ve asil Kürtleri kazanacak yeni bir siyasal akla ihtiyaç var. Unutulmasın ki terörle mücadele öncelikle kazanmayı içkindir. Sadece imhaya odaklı güvenlikçi politikalar çözümsüzlüğü derinleştirir. HDP siyaseten yenildiğinde sorun, temelli çözülmüş olur. HDP’yi siyaseten yenmek için tek yol, HDP’nin Kürtlerini kazanmaktan geçiyor. Yürekten bir helalleşme siyasetine eşlik eden adımlar atmanın tam vaktidir. Bunun oy saikiyle değil asıl hepimize kazandıracak o büyük birliktelik için yapıldığını göstermek acil bir zorunluluktur.

#HDP
#Cumhur İttifakı
#PKK
#DEAŞ
#FETÖ
#Terör
3 yıl önce
HDP’nin kapatılmasına karşı mıyım?
Öğrencilerde toplumsal duyarlılığın geliştirilmesi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir