|
Hezeyan, tabu, paranoya ve hakikat

Fikrimiz neyse zikrimiz o olmalı…

Ama bu iş o kadar kolay mı?

Hezeyan, tabu, paranoya hakikatle yüzleşmenin başlıca engelleri…

Her hezeyan mantıksal bir temelden yoksun bulunmayabilir. Ama her mantıklı çıkarım da gerçekle örtüşmeyebilir. Mantığa uygun düşen hezeyanlar bulunabileceği gibi, gerçek dışı kalan mantıksal çıkarımlara rastlamak da mümkündür.

İşte, aslında bir hezeyan olmakla birlikte pekâlâ kendi içinde mantığı olan bir olay. Grubb adında bir misyoner anlatıyor: Yerli insanlardan biri, rüyasında, Grubb’un, bahçesine girip helvacı kabağı çaldığını görüyor. Ve 150 mil uzakta bulunan Grubb’a giderek bahçesinden kabak çaldığı için tazminat istiyor. Tabiî Grubb itiraz ediyor ve ‘Olayın geçtiği anda ben 150 mil uzakta idim, aynı zamanda iki yerde birden olamam’ dese de, yerli ikna olmuyor. Yerli, rüyada gördüğünü gerçek kabul ediyor.” (Prof. Dr. Necati Öner, Fransız Sosyoloji Okuluna Göre Mantığın Menşei Problemi, Ank. 1977, s.62.) Levi-Bruhl’ün dediği gibi, yerliye göre ortada mantıkî bir imkânsızlık yoktur. Çünkü olayı rüyasında görmüştür.

Tabu ile ilgili örnek: Kırgızlarda kadına göre kocanın adı tabu sayılıyormuş. Dolayısıyla kadın, kocasının adını söyleyemezmiş. Hatta kocanın adına yakın kelimeleri söylemek bile tabu imiş, yani söylenmesi yasakmış. Meselâ kocanın adı “koyun” ise, karısı bu hayvanlardan bahsederken, “meleyen hayvanlar” demek zorundaymış.

Tanıdığım bir paranoyak vardı. Kafasında küp olduğunu söylüyordu. Doktorlar hasta olmadığını anlatmaya çalışsa da kabul etmiyordu. Kafasının filmini çekip kendisine gösterdiklerinde şöyle itiraz etti: “Başkasının filmini bana göstermediğiniz ne malûm!”

Tabu yasaklama demekse, gereksiz yasağın bulunduğu her yerde Kırgız kadınına benzemek de mukadderdir. Bazı tarihî kişiler üzerine konuşma yasağı konulması da bu cümledendir. Tabularla, kuruntularla, ilkel akıl yürütmelerle kuşatılmış bir toplumun içinde yaşamanın zorlukları bellidir. Hangi kelimenin ne anlama çekilebileceğini, biri “ekmek tahtası” derken ötekinin kafasında hangi “bayram haftası” çağrışımının uyandığını kestirmek kolay değildir.

Susmak da bir noktaya kadar başarılıyor. En iyisi adam gibi konuşmanın yolunu açmak: paranoyadan, saplantıdan, baskıdan, yasaktan arındırılmış bir konuşma ortamı tesis etmek… “Koyun” demek gerekiyorsa doğrudan “koyun” demeli, Kırgızlı kadınlar gibi “meleyen hayvan” deme saçmalığına düşmemeli…

#Grubb
#Prof. Dr. Necati Öner
#Hezeyan
3 yıl önce
Hezeyan, tabu, paranoya ve hakikat
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’