Hafta ortasında TÜİK, 2021 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını açıkladı. Bu rakamlara göre Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %7,4 arttı. Şimdi detaylar bir göz atalım.
Hatırlayacağınız üzere II. Çeyrek’te Türkiye ekonomisi %21,7’lik bir büyüme kaydetmişti. (Oran %22 olarak güncellendi.) O dönemde en çok yapılan eleştirilerin başında söz konusu büyümenin baz etkisinden kaynaklandığı ve çok anlam yüklenmemesi gerektiği geliyordu. Çünkü bir önceki yılın aynı çeyreğinde ekonomi %10,4 küçülmüştü. Oysa ben o günlerde yine bu köşede kaleme aldığım yazımda “…2021 yılının aynı çeyreğindeki %21,7’lik büyüme rakamının sadece baz etkisinden geldiğine yönelik bazı eleştiriler oldu. Elbette büyümenin bir kısmı baz etkisinden kaynaklanıyor ancak her ne kadar pek çok tedbir alınıp destek sağlanmış olsa da tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pandeminin ekonomi üzerindeki etkileri devam ediyor. Dolayısıyla pandemi dönemine has koşullara rağmen böylesi bir büyüme rakamı son derece önemli ve sadece baz etkisi ile ilişkilendirilip basitleştirilmemeli.” diyerek meseleye açıklık getirmiştim. Bu bakımdan bu çeyrekteki veri çok daha önemli bir sonuca işaret ediyor. Zira bu büyüme geçen yılın aynı çeyreğindeki %6,3’lük büyümenin üzerine geldi.
Son dönemdeki öncü veriler sanayide çarkların döndüğüne işaret ediyordu. Kapasite Kullanım Oranı, İmalat PMI ve Sanayi Üretim Endeksi verileri yüksek oranlarda gerçekleşiyordu. Ve nihayet III. Çeyrek büyümesinin dinamiklerine baktığımızda sanayi sektörünün %10’luk bir büyüme kaydettiğini görüyoruz.
Türkiye ekonomisinin son dönemdeki ihracat performansı pek çok alanda kendini göstermeye devam ediyor. Hem ihracatın ithalatı karşılama oranı artıyor hem de mal-hizmet ihracatının büyümeye katkısı daha belirgin hale geliyor. Örneğin son çeyrekteki mal ve hizmet ihracatının büyüme hızı %25,6 oldu. Böylelikle ihracat %7,4’lük III. Çeyrek büyümesine 6,8 puan katkı sağlamış oldu.
Her ne kadar III. Çeyrek büyümesi tahminlerin biraz altında gelse de önceki çeyrekler açısından baktığımızda ve son çeyreğe ilişkin öncü göstergeleri de göz önüne aldığımızda yılın tamamına ilişkin büyüme rakamının çift haneli olacağına ilişkin beklentiler güçlendi.