|
İnşaat malzemeleri el yakıyor

Türkiye ekonomisi zor bir süreçten geçiyor. Bir taraftan kurlar ve faiz, diğer taraftan enflasyon ve işsizlik oranlarının yüksekliği ekonomideki bütün dengeleri altüst ediyor.

Bileşik kaplar misali bir tarafı iyileştirdiğinizde başka bir taraf sorun veriyor. Bu nedenle sistemsel-makro iyileştirmeler gerekiyor.

Bugün sizlere bahsedeceğim konu inşaat malzeme fiyatlarındaki yüksek artışlar ve bunun sektöre yansımasıyla ilgili bir değerlendirme olacaktır.

**

Son dönemde, özellikle Mart ayından itibaren kurlardaki artışında etkisiyle, inşaat maliyetlerinin hızla arttığını görmekteyiz.

Nisan sonu itibariyle inşaat maliyet endeksindeki artış yüzde 35’leri aştı ve bu son 3 yılın en yüksek artış seviyesi.

Tabii ki bu genel ortalama.

Temel ürünler bazında baktığımızda; örneğin demir fiyatları mayıs ayı itibariyle bir yıl öncesine göre yüzde 120’ye yakın artmış. Yine hazır betonda (yüzde 86), cam, kereste, pvc doğrama (yüzde 207), sac levha (yüzde 258), seramik, elektrik malzemeleri v.s. gibi ürünlerin birçoğunda yıllık fiyat artışları enflasyonun ve endeks artışının çok üzerinde gerçekleştiğini görmekteyiz.

**

Bu girişten sonra, geçen yıldan bu yana dolar kurunun yüzde 23, Euro’nun yüzde 30 ve enflasyonun yüzde 17 artmasına rağmen inşaat malzeme fiyatlarının yüzde 35 ve temel malzeme fiyatlarının yüzde 100’leri geçme nedenlerine bakalım.

Birinci neden Çin’in hammadde stoklaması (çok büyük alımlara gidiliyor) ve demir-çelik ihracatına verdiği yüzde 13’lük KDV teşvikini kaldırması. Çin'den ithalat yapan firmaları bir kısmını Türkiye yönelmiş ve otomatikman de demir-çelik ihracatı ve buna paralel olarak da fiyatları artmıştır.

Türkiye’de (aslında bütün dünyada emtia fiyatlarında görülmemiş artış yaşanıyor) başta demir olmak üzere inşaat malzemelerinin fiyatlarını artıran en önemli neden ihracatın hızla artışıdır.

Daha da önemlisi müteahhitler içerde inşaat malzemesi bulmakta sıkıntı çekmekte (mobilyacılar MDF plaka ihtiyacının ancak yüzde 30’unu karşılayabilmekteler), bazı temel malzemeler için karaborsanın oluştuğunu söylemekteler.

Yani, ekonomide o kadar bıçak sırtı dengeler var ki bunları doğru takip edemezseniz bir iyileşme (ihracat artışı) başka alanlarda sorunlara (içerde arz-ürün sıkıntısı ve fiyat artışı) neden olabiliyor. Bu sorunlar ciddi tahribatları da beraberinde getiriyor.

**

Kurların artması inşaat malzemelerinin önemli bir kısmının ithalata bağımlılığı nedeniyle yine maliyetlerin artışına neden oluyor. Hem kur artışı hem de dünya piyasalarında emtia ürün fiyatları artışı ithal maliyetini ciddi şekilde etkiliyor.

Yüksek kredi maliyetleri, hem malzeme üreticilerinin kredi maliyetlerinin artmasına ve hem de inşaatçıların malzemeyi krediyle almasıyla faiz yükünün iki kez yüklenmesine ve dolayısıyla aşırı maliyet artışına neden olmaktadır.

**

Sektör yetkilileri geçen yıl kamu bankaları eliyle konut kredi faizlerinin 0,64’lere kadar indirilmesinin sektöre nefes aldırdığını söylemektedir.

Yıllık yaklaşık 800 binle 1 milyon civarında konut ihtiyacı var. İnsanlar sosyoekonomik nedenlerle evleniyor-boşanıyor, büyüyor, gelir sahibi-iş sahibi oluyor, göç ediyor ve ayrı eve çıkmak istiyor.

Bir başka konu da Türkiye’de deprem riski taşıyan 7 milyona yakın konutun kentsel dönüşüme tabi tutulmasıdır. Deprem riski taşıyan konutların inşaat maliyetlerinden dolayı kentsel dönüşüme tabi tutulamaması olası bir depremde yaşanacak insan kaybının telafisinin olamayacağını da düşünmek gerekiyor.

Yüksek üretim maliyetleriyle ve bu maliyetleri karşılayacak talep olmayacağı düşüncesiyle müteahhitler yeni projelere başlamamaktadır (yeni inşaat ruhsatları yüzde 70 azalmış).

Zamanla oluşacak arz açığı konut fiyatlarını ve kiraları aşırı yükseltecektir. Bu artış sektörün toplumsal refah katkısını aşırı sınırlayacaktır.

“Bütün parayı betona gömdük” küçümsemesi ülke gerçekleri ile hiçbir şekilde örtüşmemektedir.

**

Devletin düzenleyici rolünün burada devreye girmesi, sektör temsilcilerinin makul taleplerinin oturup konuşulması gerekiyor.

Maliyetleri arttıran, malzeme kıtlığı yaşanan malzemelerin ihracatına ek vergi ya da bir kota getirilmesi gerekiyor. Yani önce iç piyasanın hammadde ve yarı mamul ihtiyacı tedarik edilmeli. Ayrıca tamamlanmış ürün ihracatı teşvik edilmelidir.

Yine kredi faizlerinde bir gevşemenin olması, orta gelirli kesimlerin konut talebinin artışı ve sektörün canlanması anlamına gelecektir.

Yeni konut ve işyerlerinde tapu harcının kaldırılması ve KDV oranlarının düşürülmesi (bütün konutlar için düşük ve standart bir KDV oranı olması) kısa süreli önlemler olarak düşünülebilir.

Tabii ki piyasalara güven verilerek kur ve fiyat istikrarı sağlanması; ithalatçının, üreticinin, sanayicinin fiyat-maliyet planlaması-tahmini ve yatırımları için hayati önem taşıdığını da belirtmemiz gerekiyor.

#İnşaat
#Malzeme
#Türkiye ekonomisi
#Euro
#Çin
#MDF
3 yıl önce
İnşaat malzemeleri el yakıyor
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset