|
İsrail Siyonizm’i Ortadoğu’daki terörün aktörüdür

Ortadoğu’daki şiddetin doğuşuna kaynaklık eden en önemli faktör İsrail Siyonizm’i. Bu katliam ve işgaller Filistinliler üzerinde derin travmalar bırakıyor. Ailesini kaybeden, evi başına yıkılan, yurdundan ve topraklarından sökülüp atılan, camide başına silah doğrultulan… Bütün bu pratikler içinden gelerek travmaları üzerinde taşıyan insanlar, sert ideolojilere yöneliyorlar ve sert ideolojileri üretiyorlar. İsrail Siyonizm’i sadece Filistinlileri etkilemiyor. Mescidi Aksa’nın ateşe verildiği, silah ve postallarla çiğnendiği ve Müslüman insanların evlerine fosfor bombaların yağdırılması tüm Müslümanları ve özellikle Arapları da derinden etkiliyor. Bilhassa gençler isyan ve kızgınlıkla kaynayıp duruyorlar. Çaresizliğin, güçsüzlüğün ve eli kolu bağlı olmanın derin hayal kırıklıklarını yaşıyorlar. İsrail’in bu Siyonist politikalarına ses etmeyen devletler karşısında hayal kırıklıkları yaşıyorlar. Buradan gelen kızgınlık ve öfke duygularıyla sert ideolojiler koşuyorlar. El-Kaide ve IŞİD gibi yapılar ortaya çıkıyor. Bunlar kurtuluş yolu olarak görülüyor. Bu isyancı hareketlerin teorisyenleri ve liderleri de benzer psikoloji ve şartlardan yükseliyor.

El-Kaide’nin lideri Bin Ladin’i seferber eden önemli meselelerin başında İsrail Siyonizm’inin işgal ve katliamları geliyor. Bin Ladin, ABD’yi bile bu işgal ve katliama eşlik ettiği için düşman olarak görüyor. İsrail’in yaptıklarına ses çıkarmayan ve onlarla beraber hareket eden devletleri de ümmetin hainleri diye tanımlıyor.

El-Kaide’nin lideri Zerkavi, aslında IŞİD’in de tohumlarını atan kişidir. Onu buna yönelten saiklerin kökeninde İsrail’in Kudüs işgali en başta yer alır. Aşiretine yazdığı mektup bunu ortaya koyuyor: “Ey kavim dininize dönün! Çünkü o sizin şerefinizdir, izzetinizdir, Hıttin’de Selahaddin Eyyübi’nin sancağı altında yer alma ve diğer aşiretlerle birlikte Kudüs’ü kurtarmaya katılma şerefine ulaşan babalarınızın, dedelerinizin şerefidir. Selahaddin kendisiyle savaşa katılan aşiretlere, Haçlılardan korumaları için Kudüs’ün çevresinde topraklar verdi ve onlara şöyle dedi: Burası atanızın gece yolculuğu yaptığı yer ve onu koruyun… Ey kavim! Atalarınız o gün o toprakları ve Kudüs’ü korudular. İslam’ın izzetine ve kuvvetine sadık bir şekilde özgürce yaşadılar”. (F. Hüseyin, Zerkavi, sayfa 12).

Zerkavi, kavmini mücadeleye çağırıyor. Kudüs’ü kurtarma çağrısıdır bu. ABD ve İsrail devletlerini haçlılar ile özdeşleştiriyor. Kudüs’ün yeniden kurtarılmasında önemli roller oynayan ataları gibi onların da önemli roller oynayacağını söylüyor. Kendisini de bu mücadeleyi başlatan bir öncü olarak görüyor.

IŞİD’in teorisini üretenlerin başında Makdisi gelmektedir. Makdisi Filistinlidir. Defalarca tutuklanır. Zerkavi’yi yetiştiren de Makdisi’dir. Cihadı kılıca indirger ve özellikle onu emperyalistlere, İsrail’e ve onunla beraber olanlara yöneltmeyi savunur. Makdisi’nin bu selefi cihadı anlayışını besleyen temel içgüdü, Filistinli olması ve İsrail Siyonizm’inin Filistinlilere yaşattığı travmaların etkisidir. Cihadın Kazanımları kitabında bunu açıkça ortaya koyar. Buna göre cihat Siyonistlerden kurtulmak için de kullanılan bir güçtür. İslam coğrafyasını Amerikan ve Siyonizm işgallerinden kurtararak özgürleştirecek güçtür. Makdisi, İsrail Siyonizm’inin ürettiği sert şartların muhayyilesinden geçerek buna karşı sert bir ideoloji inşa eder. Cihat ideolojisidir bu. Buradan şiddet doğuyor. İsrail’in ürettiği travmalara karşı yükselen bir isyan psikolojisinin, kızgınlığının ve öfkesinin dışa vurumu. İsrail Siyonizm’inin yaptığı katliamlar ve zorla göçlerle beraber kolektif travmatik hafızaya sahip olan kişilerin geliştirdiği ölümcül yıkım ve terör tepkileri. Yıkıcı umuttur!

El-Kaide ve IŞİD gibi selefi cihadi yapılar, sık sık “Siyonist haçlılar” ifadesini kullanıyorlar. Bu ifade bile tek başına şiddet ve isyan hareketlerinin motivasyonunda ve doğuşunda İsrail Siyonizm’inin ürettiği dengesizliğin, sarsıntının, emperyalizmin ve travmatik şartların derin etkisini ortaya koyuyor. Ancak İsrail siyonizminin ürettiği bu patolojiden yükselen anomik şiddet, ne yazık ki yine Müslümanlara transfer ediliyor. Doğrudan İsrail’e yönelmiyor. Hem El-Kaide hem de IŞİD doğrudan camileri, Müslüman yerleşimleri ve toplumları bombalıyorlar. Müslüman toplumu yeniden mezhepçilik etrafında seferber ediyorlar. Hizbullah bile başlangıçta ve her zaman İsrail Siyonizm’ine karşı mücadele ederken yeni dönemde o da Müslümanlara yöneldi. Suriye, Irak, Yemen ve Libya savaşlarında bu şiddetin motivasyonu ve doğuş patolojisi bambaşka bir yöne transfer edildiğini gördük.

Müslüman toplumların bugün büyük bir İsrail Siyonizmi sorunu var. Sadece Filistin ve Mescidi Aksa ile sınırlı bir sorun değil bu. Sert ideolojilerin ve isyanların yükselmesinde ve İslam dünyasına yayılması açısından da sorundur. İsrail Siyonizm’i, İsyan Çağının Müslüman toplumlar belasıdır. Ürettiği patolojiden doğan isyanlar, yine Müslümanlara transfer ediliyor. İslam içi şiddet, isyan ve savaşın en önemli aktörüdür.

#İsrail
#Siyonizm
#Ortadoğu
#Terör
#Filistin
#Saldırı
3 yıl önce
İsrail Siyonizm’i Ortadoğu’daki terörün aktörüdür
Seni gidi ev zencisi
40 başlıkta kamu personel sisteminde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri
Sahte /Sanal düğünler
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor