|
İthalatı kısmak 70’lerden kalma bir politika mı?

Bir süredir ekonomi yönetiminin ithalatı azaltacak şekilde uyguladığı politikalar çeşitli gerekçelerle bazı isimler tarafından eleştiriliyor. Türkiye’yi içe kapanmakla suçlayanlar ve politikalarının 70’lerden kaldığını ifade edenler bile var. Tam da bunlar yazılıp çizilirken geçtiğimiz Salı günü Bankalar Birliği’nin 63. Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “İthal ürünlerin ikamesine hizmet edecek yatırımlara finansman desteği sağlamamız lazım” dedi.

BERAT ALBAYRAK NE DEDİ?

Bankalar Birliği’nin genel kurulundaki konuşmasında Albayrak’ın özellikle ithalat konusundaki söylemi oldukça netti. “İthalat zorlaşacak. İthalatı zorlaştıracak şekilde alınan tedbirler geçici değil. 2-3 ay sonra pandemi bitince eskisine döneceğini sanmayın.” Bu cümleler çok önemli zira Albayrak’ın da vurguladığı üzere bu konu Türkiye açısından stratejik öneme sahip. Türkiye’nin dış ticaret açığı sorununa neden olan ithalatı kolaylaştıran uygulamalardan ve TL’yi bir dönem gereksiz yere olması gerekenden değerli hale getiren para politikalarından kurtuluyor olması aynı zamanda bağımsız bir ekonomi anlamına geliyor. Bu bakımdan beylik laflarla ve piyasa dostu gibi görünen şirin sözlerle Türkiye’nin içe kapandığını veya dış dünyaya kapılarını kapattığını ifade etmek Türkiye’nin gerçekleri ile uyuşmuyor. Türkiye kendisinin üretebildiği her şeyi içeride üretmek zorunda. Bunun için de gerekli olan şey kaynakların verimli alanlarda uygun koşullarla yerli üretimi finanse edecek şekilde kullanılması. Bu noktada da bankalara büyük görevler düşüyor.

BANKALARA TAVSİYELER

Genel kuruldaki konuşmasında Albayrak, bankalara yine uyarılarda bulundu. Kredi geri çağırma anlamına gelecek faaliyetlerden tutun da bankaların teminat değerlemesi yapan şirketlere kurdukları baskılara kadar konuya hakim olan Albayrak’ın bankaların kredi politikası için getirdiği eleştiriler de son derece yerindeydi. Gerçekten de Türkiye’deki bankaların projenin ne olduğundan bağımsız kullandırdıkları orantısız teminata dayalı, kısa vadeli ve yüksek faizli kredilerin yerine projeleri daha ilk andan itibaren fizibilite edecek bir anlayışa yönelmesi gerektiği konusu aynı zamanda kaynakların verimli kullanılması açısından da önemli.

Özellikle Albayrak’ın “aktif rasyosu hedefini tutturmak için ihtiyacı olmayana kredi kullandırmayın” gibi bir uyarıda bulunmak zorunda kalması ve kullandırılan kredilerin spekülatif işlemlere yönlendirilmemesi uyarısı ise Türkiye’deki bankacılık anlayışını gözler önüne sermek açısından yeterli cümlelerdi.

FİNANSAL GÜVENLİK KONTROL ALTINDA

Türkiye bir süredir ekonomi güvenliği ve finansal güvenliği önceleyen politikalar izliyor. Bunların da meyvelerini almaya başladı. Dahası dünya ekonomisinin geçirdiği evrimle yeni bir anlayışa yöneldiği dönemin ruhu da bunu gerektiriyor. Bu bakımdan dönemin ruhuna ve Türkiye’nin gerçeklerine yönelik uygulanan politikalar ve yapılan düzenlemelere getirilebilecek tek eleştiri neden bu kadar geç kalındığı olmalıdır. Türkiye’nin ithalat cennetine dönmesine neden olan, yerli üretimi dezavantajlı hale getiren para ve maliye politikalarından kurtuluyor olmasını “70’lerin, 80’lerin politikaları” gibi ifadelerle ucuzlaştırmaya çalışmak ancak oldukça çaresiz bir muhalefet girişimi olarak akıllarda kalacaktır.

#Berat Albayrak
#Finans
#Banka
#Tavsiye
4 yıl önce
İthalatı kısmak 70’lerden kalma bir politika mı?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset