Ekonomi gündemine kısa bir süre evvel düşen bilgilere göre kamu katılım bankalarının birleştirilmesi düşünülüyormuş. Elbette her şeyi müzakere etmeli, istişareye açmalıdır. Bundan kaçmak olmaz. Ancak bin tane ekonomi meselesi varken; hepsi 2015 yılından sonra memleketin faizden kurtulup berekete kavuşmasını sağlamak amacıyla ve Müslüman coğrafyanın bütününe hizmet sağlamak vizyonu ile Sn. Erdoğan tarafından bizatihi kurulan bu kurumlar mı mesele ediliyor?
Bu rekabeti hantal, bürokratik tek bir kamu katılım bankası ile yapamazdınız. Yok yapabiliyorsanız buyrun Ziraat, Vakıf, Halk Bankası'nı birleştirin o halde? Madem mesele “ölçek” kamu bankalarında bunu uygulayın…
Sn. Erdoğan'ın kurduğu bu Kamu Katılım Bankaları kamuda da farkındalığı arttırdı. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi'nde ve Merkez Bankası'nda katılım bankacılığı için Cumhuriyet tarihinde ilk kez birimler kuruldu. Üniversitelerimizde bölümler, kürsüler kurularak akademik çalışmaların önü açıldı. Her bir kamu katılım bankası ayrı bir koldan bu çalışmaları destekleyerek İslami Finans’ın felsefesinin gelişmesine katkı sağladı.
Bakın edindiğim bir bilgiyi de sizinle paylaşmak istiyorum; bu memleket faizsiz finansa o kadar yatkın ki, Ziraat Bankası'nın personel alım sınavına 5 bin aday katılırken Ziraat Katılım'ın personel alımına 8 bin başvuru olmuştur. Yani hane halkımız da faizli iş yerinde çalışmaktan ziyade faizsiz çalışan iş yerinde çalışmayı tercih ediyor. Mayamız temiz elhamdülillah…
Gelelim banka birleşmelerinin teorik ve pratik sorunsalına. Banka birleşmelerinin beklenen sinerjiyi sağlamadığı daha önceki tecrübelerden sabittir. Hatta küresel birleşmeler genellikle ölçeği büyütmek için değil sorunlu bankayı sorunsuz banka ile birleştirmek suretiyle sistemik sorun yaratabilecek bir yapıyı lağvetmek için kullanmaktadır. Diğer bir birleşme ihtiyacının ise çok büyümüş verimsizleşmiş artık personel yükünü kaldıramayan yapıları birleştirmek üzere yapıldığını görmekteyiz. Kamu katılım bankaları her iki başlığa da uymamaktadır.
Sayın Erişah Arıcan, benim doktoradan hocamdır. Merkez Bankacılığı dersini kendisinden aldım. Marmara Üniversitesi Profesörü olan Erişah hocamın teknik bilgisi zaten tartışılamaz, ayrıca öğrencisi olarak; Anadolu kadınında bulunan mağrur, hanımefendi, herkesi ve fikri kucaklayan tavrından ziyadesi ile etkilenmiş ve insani olarak faydalanmış bir öğrencisiyim. Bu vesile ile kendisini hayır ile yâd edeyim. Kendisinin banka birleşmesi konusunda kitabında ifadesi şu şekildedir; “Ölçek büyüklüğü her zaman güçlü olma anlamına gelmemektedir. Çünkü tüm çalışmalara rağmen bankalarda ölçek ekonomisinin hangi boyutta söz konusu olduğu henüz netleştirilememiştir.”
2015’ten sonra Sn. Erdoğan tarafından kurulan, kurdeleleri coşku ile kesilen bu kurumların tabelalarının indirilmesini siyaseten nasıl açıklayacağız? Hadi verimlilik vs.. dediniz, sahada demezler mi; arkadaş bu bankalar 40 yıl evvel kurulmadı daha 4-5 yıl evvel sen kurdun, o vakit aklın neredeydi? Niye bu kadar masraf ettin de şubeler açtın, genel müdürlükler, bölgeler kurdun? Her markaya milyonlarca reklam harcaması yaptın? Yazık değil mi memleketin parasına… deseler, ki diyecekler ne diyeceksiniz?