|
Kamu katılım bankaları birleşmeli mi?

Ekonomi gündemine kısa bir süre evvel düşen bilgilere göre kamu katılım bankalarının birleştirilmesi düşünülüyormuş. Elbette her şeyi müzakere etmeli, istişareye açmalıdır. Bundan kaçmak olmaz. Ancak bin tane ekonomi meselesi varken; hepsi 2015 yılından sonra memleketin faizden kurtulup berekete kavuşmasını sağlamak amacıyla ve Müslüman coğrafyanın bütününe hizmet sağlamak vizyonu ile Sn. Erdoğan tarafından bizatihi kurulan bu kurumlar mı mesele ediliyor?

Manzaraya bir bakalım; bilhassa Fetö mevzusu ile yara alan katılım bankacılığı yeni dönemde yani 2016 sonrasında %4.9 olan payını 2020’de %7.2 çıkarmıştır.
2016 yılında darbe, 2018’de seçim ve döviz hareketliliği, 2019’da yine seçim, 2020’de ise salgının olduğu bu dönemde neredeyse yüzde 45 büyüyen pazar payı artışına sahip bir yapından söz ediyoruz. Bu dönemde
çoğu esnafın ne işe yaradığını bile bilmediği “Katılım Bankacılığı” fikri, şubeleşmenin artmasıyla tabana yayılmıştır.
İstisnasız konuştuğumuz her esnaf kriz dönemlerinde geleneksel bankaların tutumlarından şikayetçiyken katılım bankalarından ve
hususan kamu katılım bankalarından çok memnunlar.
Yağmursuz havada şemsiye verip, bulutlu havada şemsiyeyi geri alan veya şemsiyenin bedelini pervasızca arttıran geleneksel bankacılıktan çok çektiklerini ifade ederken, kamu katılım bankalarının ortaklığa dayalı modeline övgüler yağdırmaktalar.
Kamu katılım bankaları, katılım bankacılığı sektörüne çok büyük bir rekabet getirmiştir.
Zaman zaman tavırlarını çok eleştirdiğim, faizin haram olması fikriyatına temelden inan Müslümanları kümeste yolunacak kaz misali gören ve her işlemi pahalı olan özel sektör katılım bankacılığının hem adam gibi hizmet vermesini hem de işlem fiyatlarını geleneksel bankacılık seviyesine gelmesine sebep olmuştur. Buna ek olarak gözünün üstünde kaşın var sana kredi veremem diye tanımladığım “sadece düşük riske kredi veren” özel sektör katılım bankalarına rekabet oluşturarak bankacılık mesleği gereği alınması gereken riski almalarına sebep olmuştur. Kredi tabana yayılmış, küçük esnafın katılım bankacılığı ile tanışması sağlanmıştır.

Bu rekabeti hantal, bürokratik tek bir kamu katılım bankası ile yapamazdınız. Yok yapabiliyorsanız buyrun Ziraat, Vakıf, Halk Bankası'nı birleştirin o halde? Madem mesele “ölçek” kamu bankalarında bunu uygulayın…

Sn. Erdoğan'ın kurduğu bu Kamu Katılım Bankaları kamuda da farkındalığı arttırdı. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi'nde ve Merkez Bankası'nda katılım bankacılığı için Cumhuriyet tarihinde ilk kez birimler kuruldu. Üniversitelerimizde bölümler, kürsüler kurularak akademik çalışmaların önü açıldı. Her bir kamu katılım bankası ayrı bir koldan bu çalışmaları destekleyerek İslami Finans’ın felsefesinin gelişmesine katkı sağladı.

Bakın edindiğim bir bilgiyi de sizinle paylaşmak istiyorum; bu memleket faizsiz finansa o kadar yatkın ki, Ziraat Bankası'nın personel alım sınavına 5 bin aday katılırken Ziraat Katılım'ın personel alımına 8 bin başvuru olmuştur. Yani hane halkımız da faizli iş yerinde çalışmaktan ziyade faizsiz çalışan iş yerinde çalışmayı tercih ediyor. Mayamız temiz elhamdülillah…

Gelelim banka birleşmelerinin teorik ve pratik sorunsalına. Banka birleşmelerinin beklenen sinerjiyi sağlamadığı daha önceki tecrübelerden sabittir. Hatta küresel birleşmeler genellikle ölçeği büyütmek için değil sorunlu bankayı sorunsuz banka ile birleştirmek suretiyle sistemik sorun yaratabilecek bir yapıyı lağvetmek için kullanmaktadır. Diğer bir birleşme ihtiyacının ise çok büyümüş verimsizleşmiş artık personel yükünü kaldıramayan yapıları birleştirmek üzere yapıldığını görmekteyiz. Kamu katılım bankaları her iki başlığa da uymamaktadır.

Sayın Erişah Arıcan, benim doktoradan hocamdır. Merkez Bankacılığı dersini kendisinden aldım. Marmara Üniversitesi Profesörü olan Erişah hocamın teknik bilgisi zaten tartışılamaz, ayrıca öğrencisi olarak; Anadolu kadınında bulunan mağrur, hanımefendi, herkesi ve fikri kucaklayan tavrından ziyadesi ile etkilenmiş ve insani olarak faydalanmış bir öğrencisiyim. Bu vesile ile kendisini hayır ile yâd edeyim. Kendisinin banka birleşmesi konusunda kitabında ifadesi şu şekildedir; “Ölçek büyüklüğü her zaman güçlü olma anlamına gelmemektedir. Çünkü tüm çalışmalara rağmen bankalarda ölçek ekonomisinin hangi boyutta söz konusu olduğu henüz netleştirilememiştir.”

Şimdi gelelim siyaseten bu işin irdelenmesine…

2015’ten sonra Sn. Erdoğan tarafından kurulan, kurdeleleri coşku ile kesilen bu kurumların tabelalarının indirilmesini siyaseten nasıl açıklayacağız? Hadi verimlilik vs.. dediniz, sahada demezler mi; arkadaş bu bankalar 40 yıl evvel kurulmadı daha 4-5 yıl evvel sen kurdun, o vakit aklın neredeydi? Niye bu kadar masraf ettin de şubeler açtın, genel müdürlükler, bölgeler kurdun? Her markaya milyonlarca reklam harcaması yaptın? Yazık değil mi memleketin parasına… deseler, ki diyecekler ne diyeceksiniz?

Özetle; bankaların birleştirilmesi Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın küresel vizyonunu anlamamaktır.
Kendisi Emlak Katılım Bankası’nı milletin konut sorununu faize bulaşmadan çözmesi için kurdu, Ziraat Katılım'ı çiftçi kardeşlerinin alınterini faiz ile sömürmesinler diye kurdu. Hatta onun ötesinde bu kurumlar İslami Finans’ın alt yapısını yeniden şekillendirip Müslüman coğrafyanın bütününe örnek olsun ve hizmet etsin diye kurdu. Umarım bu vizyonda hizmete devam etmek nasip olur…
#Kamu katılım bankacılığı
#Ekonomi
#Esnaf
#Faiz
#Banka
#İslami Finans
#Recep Tayyip Erdoğan
3 yıl önce
Kamu katılım bankaları birleşmeli mi?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’