Kanal İstanbul tartışmalarının İstanbul sınırlarını aşan bir noktaya geldiği ortada.
Gerçi katıldığı bir televizyon programında bu projenin depremi tetikleyeceği gibi akla ziyan bir tezi bir saat içerisinde kendi sözleriyle geri alması, geriye kalan tezler için de dersine iyi çalışmamış olduğuna işaret ediyor.
Yapılan iş doğru mu yanlış mı diye soran, ikna olmaya açık insanların zihninde Kanal İstanbul ile ilgili aslında çok temel bir soru var:
Kabineye girmeden önce de Ulaştırma Bakanlığı’nda üst düzey bürokrat olarak görevler alan, dolayısıyla Kanal İstanbul için 9 yıldır yapılan hazırlıkların tam göbeğinde yer alan bir isim, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’la bu konuyu uzun uzun konuştum.
Yukarıda kullandığım ifadeden yola çıkarak dillendireyim, Bakan Turhan’ın, sesinin gürültüsüne değil, sözünün gücüne güvenen bir tarzı var.
Laf kalabalığıyla değil, doğrudan aklınıza hitap ederek konuşuyor.
Bana da böyle bir meselede böyle bir muhatap lazımdı zaten.
Kanal İstanbul’un nasıl bir vizyonla projelendirildiğini anlamak için doğru karşılaştırma İstanbul Havalimanı üzerinden yapılabilir.
Çünkü iki projenin de benzer hedefleri var.
Geride kalan 9 aylık süre zarfında İstanbul Havalimanı, karalama kampanyalarına, küçük doğrularla büyük yalanların harmanlandığı algı çalışmalarına rağmen başarılı bir sınav verdi.
Geçtiğimiz haftalarda, fırtına nedeniyle bazı uçuşların gecikmesi üzerine yine böyle bir karşı propaganda faaliyeti yürütülmüştü.
Doğru bilgiye sahip olmak isteyenler için o rakamı paylaşalım:
İGA Hava İşletmesi’nin verdiği rakamlara göre, Nisan-Aralık döneminde İstanbul Havalimanı’nı toplam 620 uçak pas geçerken, bir önceki yıl aynı dönemde Atatürk Havalimanı’nda bu rakam 1016 olarak gerçekleşmiş.
Kanal İstanbul projesini anlamak için İstanbul Havalimanı ile karşılaştırmasını yapmanın iyi bir fikir olacağını dile getirdik.
Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan da meseleye buradan bakarak bir değerlendirme yapıyor.
Bu türden dev projelerin arkasındaki temel hedeflerinin, Türkiye’nin coğrafi avantajını dikkate alarak, dünyanın lojistik merkezi haline getirmek olduğunu dile getiriyor.
Bu ifadeler ne anlama geliyor?
Havalimanı ile İstanbul’u dünyanın havacılık üssü haline getirmek.
Kanal İstanbul ile de deniz ticaretinin merkezi konumuna taşımak.
Peki bu mümkün olabilecek mi?
Kanal İstanbul, Bakan Turhan’ın söylediği gibi 4 yılda kendisini amorti edip gerçekten kâra geçebilir mi sorusuna yine İstanbul Havalimanı üzerinden bir örnek verilebilir.
Havalimanını yapanlar devlete neden üste para ödüyor dersiniz?
Çünkü, yolcu garanti sayısı aşıldığı için, devlet alacaklı hale geldi.
9 ayda 325 bin uçağa, 55 milyon yolcuya ev sahipliği yapan bir konuma geldi İstanbul Havalimanı.
Bu veriler, bittiğinde Kanal İstanbul’un da benzer, hatta daha fazla kapasiteye ulaşması için şimdiden iyimser olunabileceğini gösteriyor.