|
Mabetler ve müzeler

Klasik çağ, bir mabetler çağıdır. Yaratılış mabet ile başlar. İslam tarihçisi İbn Hişam, alem yaratılmadan iki bin yıl önce Kabe yaratıldı der. Yani önce Beytullah, Allah’ın Evi yaratılıyor. Mabet, Allah’ın Evi sembolünde bütün insanoğlunun “yaratılış evi”. Adem’in ilk mabedi. İnsanlığın yeryüzüne bismillah dediği yer. Bu mabet, bugün yeryüzünde insanların kendisine yönelerek ibadet ettiği bir menzildir. Tüm Müslümanlar ona yönelerek aynı ev etrafında cem olurlar. Bir millet ve bir ümmete dönüşürler.

Mabet, klasik çağda insanları toplum yapan merkezdir. İnsan yerleşimi mabetler etrafında gerçekleşir. Şehir, toplum ve düzen mabet etrafında kurulur. Şehre ve topluma ruh veren mabettir. Mabet, şehre norm koyan ve insanların ortak iyilik etrafında birbirine saygılı yaşamasını sağlayan Merkez Evdir. Mezopotamya’nın Ur şehrinin tapınaklarında bunu görüyoruz. Ningal Tapınağı ev, depo, kral evidir. Şehrin merkezinde, Zigguratın bitişiğinde konumlanır. Babil şehrinde , Marduk Tapınağı vardır ve şehre damgasını vuran yerdir. Babil, Tanrı Kapısı demektir zaten. Kudüs, M.Ö bininci yıllarda Hz. Süleyman tarafından inşa edildi. Şehir adını buradan alır. Kutsal Şehir manasına gelir. Süleyman Mabedi, ilahi yasaların evidir. Yani şehrin hayatını düzenleyen normların içinden çıktığı yerdir. İslamiyet ile beraber Kudüs’te Mescidi Aksa ve Kubbetüssahra yapılır. Hristiyanlık döneminde Diriliş Kilisesi(mabedi) gibi önemli yerler inşa edilir. Kudüs, klasik çağın mabetler şehridir.

Grek döneminde de şehirlerin mabetleri merkezidir. Atina’nın kutsal merkezinin merkezinde Akropolis vardır. Athena, Artemis ve Delphi gibi mabetler bulunur. Din adamları, bilgeler ve filozoflar buralardan ilham alır. Sokrat, Delphi tapınağında “kendini tanı” mesajını görünce “kendini bulan adam” olur. Ortaçağ Hristiyanlığın şehirlerinde de toplum hayatına yön veren katedrallerdir. Bugün sadece Cambridge ve Oxfort’u görmeniz yeterli bunu anlamak için. Rönesansın büyük filozofu Erasmus, Cambridge Manastırı’nda 12 yıl kalmış. İslam orta zamanlarında da şehirlerin merkezi mabetler etrafında kurulur. Onları medreseler, hamamlar, çarşılar izler. Mabet, camidir. Yani toplanma yeri, cem olma yeri. Nitekim İstanbul, şehre hakim yedi tepesinde yedi mabetle toplumla cem olur. İlim ve irfan yuvaları, sohbet ve muhabbet ortamları kurar. Şehri yankılayan ezanlar buradan yükselir. Güneş, ilk bu mabetlerin kubbelerine ve minarelerine dokunur. Günün hayatı, ilk mabetlere değen güneş ışıklarıyla başlar.

Mabet, kendisine katılan, paylaşılan, yaşanan, yudum yudum hikmet ve muhabbet içilen şehir menzili. İnsanların kendisinden ilham aldığı ve yaşam ruhu bulduğu anlam dünyası. Dünyanın ve günün varlığıyla bismillah dediği varlık.

Müze, modernitenin çocuğu. İlk Fransa’nın Paris’inde doğdu. Ulus devletin ideallerine hizmete koştu. Ulus devletin yeni bilgi ve irfan merkezi olmak için yanıp tutuştu. Artık insanlık efsaneleri, yaratılış ve tecrübeleri buradaki materyallerle sunulacaktı. İnsanlar ulusal müzelerde ve şehir müzelerinde yeni bir tarih anlatısını öğrenecekti. Her ulus devlet müzeler kurdu başkentlerin merkezinde. Bizde 1950’li yıllara kadar 50 civarında müze açılır. Yeni ulus devletin seküler ve milliyetçi ideallerine göre dizayn edilirler. Hititler, Frigyalılar, Sümerler boy boy bu müzelerde sergilenir. Türklere ve Müslümanlara seküler, materyalist ve ulusalcı bir tarih ve kültür felsefesi burada verilmeye çalışılır.

Müzeler, modernitenin yeni kültür endüstrileri. Londra’dan Berlin’e, New York’tan Paris’e kadar müzeler mabetlerin yerine geçer. Artık insanlar buraları gezer, buralarda heyecanlanır, buralar da bir tarih ve kültür bilinci kazanır. Müzeler kültür endüstrisidir. Çünkü endüstriyel kapitalizmin bir parçası haline gelirler. Biletler, kafeler ve hatta küçük çaplı eğlence yerleri ile paranın kazanıldığı yerlerdir. Turizm endüstrisinin en önemli parçalarıdır. Tarihi mabetler bile çoğu yerde buna dönüşmüş durumda. Semerkant’ta bunu acıyla tecrübe ettim. Ne medrese, ne de astronomi araştırma merkezi yerinde var. Mal satan dükkanlar ve seyirlikler için etrafı dolaşan turistlerle dolup taşıyor.

Müzeler, seyirliktir. Kalabalıkların seyrine açılmış mekânlardır. Bir katılım yok burada. Stadyumda izleyenler, mitingde izleyenler ve sinemada izleyenler müzede de izliyor. Bir seyirlik nesnesidir müze. Seyircilerin bakışlarına mahkum edilmiş seyirlik. Yaşamak ve anlamaktan öte keyif veren bir seyirlik. Öleni, tarih olanı ve geçmişte kalanı sunan bir seyirlik. Ayasofya, seyirlikten çıkarak yeniden şehre ilham veren bir canlı haline geldi. İstanbul, yeniden müze hâkimiyetinden kurtularak mabet hâkimiyetine geçti. Mabet çağının önünü tutan müze çağının setleri yıkıldı.

#İbn Hişam
#Ayasofya
#Müze
4 yıl önce
Mabetler ve müzeler
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak