|
Manayı bulma yollarında

Dün kıymetli iletişim üstadımız Bülent Korman Bey WhatsApp’tan şöyle bir mesaj geçti: “Oğuz Atay bana yazdığı bir mektupta aynı dönemde (1976-1977) Amerika’da olan Halit Refiğ’in o günlerde, kendisine çiçeği burnunda bilgisayarları övenlere, ‘Peki bunun ruhu neresinde?’ diye sorduğunu yazmıştı. Hay Allah!”

‘2023 seçimleri’ne her ne kadar iki yıl kalsa da tüm partiler seçim atmosferi içine girmiş vaziyetteler…

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin il teşkilatlarını bir araya getirdiği toplantılarda, ev ev dolaşılıp herkesin dinlenmesi, sorunlara çare bulunması ‘ana hedefini’ vurguladı.

Bir başka deyişle, hükûmetleri sırasında ortaya koydukları büyük eserleri, köprüleri, tünelleri, metroları, şehir hastanelerini, millet parklarını, ihracat rekorlarını, millî enerji ve maden ile millî savunma yatırımlarını, kültür merkezlerini anlatarak, yani ‘madde’ odaklı değil, ‘mana’ odaklı bir siyasi iletişim yaklaşımıyla halkın huzuruna çıkılmasına işaret etti.

Mana bağlamında benzer bir zorunluluk bizce muhalefet partileri için de söz konusu. AK Parti’nin yaptığı her şeye karşı olmanın ve ‘Erdoğan düşmanlığı’nın üst üste 15 seçim kaybettirdiği muhalefetin ‘varoluş nedenlerini’ manaya kavuşturmalarının zamanı çoktan geldi.

Biz bu mana meselesine bundan sekiz yıl önceki bir yazımızda daha değinmişiz… Demişiz ki:

“Mana yeniden keşfediliyor”… Bu tespit, ‘Dil ve Edebiyat’ dergisinde yapılmış. Derginin 2012 Aralık’ta yayınlanan 48. sayısında… Zafer Özdemir’in Hilmi Yavuz’la yaptığı röportaj 25. sayfada yayınlanmış…

Hilmi Yavuz şöyle diyor:

“Andrew Davison, dilimize ‘Türkiye’de Sekülarizm ve Modernlik’ adıyla çevrilen kitabında, ‘Modernizmin bilimsel araştırmayı bütün geleneksel dünya anlayışlarının üzerine çıkarmasının’, bir ‘hakikat boşluğu’ inşa ettiğini belirtir. ‘Hakikat boşluğu’ insanın entelektüel hayatındaki geleneksel hakikat referanslarının silinmesidir.”

Müthiş bir tespit…

Kritik tamlamalardan biri hiç şüphesiz, ‘bilimsel araştırma’… Yani ‘pozitivizm’… Yani ‘determinizm’… Her şeye ‘maddi temelli sebep-sonuç ilişkisi içinde’ bakmak… Yani, dünyayı sadece maddi ilişkiler bütünü olarak anlamaya çalışmak…

Sonuç: Dünyanın manasını, maneviyatını yitirmesi… Davison’un deyişiyle ‘hakikat boşluğu’nun ortaya çıkması…

Bu soyutlamayı hayatın her alanı gibi iletişime de uygulamak mümkün. En çok da siyasi iletişime… Yoksa “Bizden başkasına yüz vermemesi gereken bu ‘geri zekâlı seçmen’ neden bizi iktidar yapmıyor” diye hayıflanmaya devam eder dururlar…

Ya da “Bütün matematik verilere göre bizim ürünümüzü alması gereken hedef kitle neden bize yüz vermiyor”, diye. Ya da “Ben dururken, başkaları niye kariyer yapıyor” diye, bozulur dururlar…

ABD, özellikle Hollywood’dan başlayarak yitirdiği manayı yeniden keşfetmeye çalışıyor (Bkz. Son Oscar’lar)… Biz daha şanslıyız bu konuda. Anadolu mana dolu çünkü… Yeter ki, ‘hakikat boşluğu’na düşmeyelim. Yoksa hayat bize döve döve ‘2+2’nin bazen 4 etmeyebileceğini öğretiyor.

#Mana
#Hilmi Yavuz
#Halit Refiğ
#Sekülarizm
3 yıl önce
Manayı bulma yollarında
GS 17. kez şampiyon
Fars emperyalizmi ve Şiî yayılmacılığı-2
Saf kötülerle gerekçeli kötülerin mücadelesi
"Yepyeni" ile karşılaşmaktan şaşkına dönmüş bir Türkiye
Ne olacak bu anne babaların hali?