Ne yapmak istediğini takip edebiliyoruz; Baltık-Doğu Avrupa-Balkanlar-Karadeniz çizgisinde Rusya’nın üzerine gitmek istiyor. Ama ‘yenmek’ istemiyor! Koparmak istiyor. Çin’den. İlk amacı bu. Yakınlaşarak değil, itip-kakarak. Kissinger’dan uzaklaştığı, Pentagon’a yaklaştığı yer burası Biden’ın…
İkinci amaç, Azerbaycan-Ermenistan savaşının çıktısı, Kafkaslar ve Orta Asya denklemini bozmak, en azından sulandırmak. ‘Altılı’yı yırtmak…
ABD Genelkurmay Başkanı Austin’in NATO Savunma Bakanları buluşmasından önce, Gürcistan-Romanya-Ukrayna ziyaretlerinin anlamı buydu. Hatta Karadeniz’de aynı gün yaşanan Rus ve Amerikan uçaklarının dalaşması da o stresin sonucu…
ABD’nin NATO zirvesindeki niyeti, Rusya’ya karşı ittifak üyelerini aktif hale geçirmekti. Rusya’ya karşı, ‘eylem çağrısı’ yaptı. Anti-Rus planı imzalattı. Moskova anlamıştı, NATO misyonunu önceden tahliye etti…
Rusya’nın, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası yaptığı, ‘üslerimden faydalanabilirsiniz’ teklifini hatırlarsınız. Küçük düşürücüydü. Amerika’nın Orta Asya eşiğinde ve Kafkasya’da ‘geniş alan’ bulamamasının küresel vitrine konmasıydı…
Geçtiğimiz salı Moskova’da Afganistan özelinde bir araya gelen Rusya’nın misafirleri listesine bakarsanız durum anlaşılır; Çin, Hindistan, Pakistan, İran, Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan. Harita üzerinde boyarsanız nasıl bir ‘ada’nın koparıldığını görebilirsiniz…
Türk-Rus ilişkilerinin en rahat olduğu anlarda bile Ankara, Ukrayna-Gürcistan-Ukrayna/Kırım ilişkilerini düşürmedi. Artırdı. Hatta Kiev’le olanı, stratejik düzeye kadar yükseltti…
Amerika buna yanaşır mı? Austin’in Romanya’da söylediği, “Karadeniz’in güvenliği ve istikrarı ABD’nin ulusal çıkarınadır ve NATO’nun doğu kanadının güvenliği için kritiktir” ise Türkiye’yi görmezden gelmek pahalıya patlar!
Yeri gelmişken.. TÜSİAD, bir süre yönetici profilini hanımlar üzerine kurarak, durumu ‘manage’ etmeyi yeğlemişti. Üzerine ‘sessizlik’ politikası ile de ‘gölgede’ kalmayı yeğ tutuyordu. Şimdi demokrasiyi hatırladı! Milli görünen kimi pespaye ağızlar da, ‘kardeşim TÜSİAD’ı biliyoruz tamam da, doğruyu söyleyince ne yapacağız’ demeye başladı…
Dünyanın her yerinde ama özellikle Türkiye’de benzer kurum, kuruluş, kişilerin ağzından dökülenin ‘ne olduğuna’ bakarsınız ama ‘kim söylemiş, nasıl söylemiş, ne zaman söylemiş, muradı ne’, sorgulayacaksınız! Oyuncak mı bu?..
TÜSİAD ne diyor?..
Şu anki cari sistem işte…
Ankara’nın “bu sistem böyle yürümez” dediği, “kural bazlı sistem”dir, Batı sistemidir. ‘Batı’ diyemedikleri için ‘kural’ diyorlar.
TÜSİAD değişemez. ‘Doğası’ bu.
İlla, ‘E hiç mi doğru bir şey söylemiyorlar’ diye tutturuyorsanız, söylüyorlar.. Da, ‘samimi’ değiller. Hele zamanlamasına hiç bulaşmıyorum. Suyu tutumlu kullanmak lazım…