‘İklimle’ biraz daha oynayalım…
Geçen Çarşamba, “fosilciler, fosil olmamak için direnecekler ve niza çıkacak” yazmıştık…
El-ele baş-başa çıkılan İklim Zirvesi, Paris Anlaşması’na dönüş, ‘fosil yakıtla yaşayanlara’ yürüyen yeni dünya tasarımları, Biden’lı ABD’nin işleri.
Üstelik, yüklü fosil yakıt tüketen, buna ‘ihtiyacı olan’ Çin gibi cüsseli ülkeleri, Hindistan’ı bile bu yolla hırpalamanın karşılığı olacağını düşünmek hayalcilik sayılmasa gerek.. Rusya, Çin, Hindistan, Glasgow İklim Zirvesi’ne bu hamleden kaçınmak, pazarlığı daha uygun zeminde yapmak için gelmediler zaten…
Nitekim, siz bu satırları okurken, Çin-ABD liderleri arasında görüşme gerçekleşmiş, konu, Pekin’e yönelik kimi ticari yaptırımlarla birlikte ele alınmış olacak!..
***
Son 11 yılda Suriye okuması yapan başta ABD/Batı’nın en yetkili ağızları, bizzat başkanları dahil, Rus ekonomisinin savaşı bir gün dahi yürütmeye dermanının kalmadığını sık söylediler, Türkiye’den de bu kestirmeye katılanlar çok oldu. Zamanla kesin kabule, sonra klişeye bugün palavraya dönüştü…
Aynı durum, Sovyetler Birliği’nin sonunu Afganistan’ın getirdiği, ABD’nin ülkede çektiği operasyonlar sonucu da-abartılı Hollywood ürünlerini izlemişsinizdir- çöktüğü varsayımına inanılmasında da geçerlidir…
Bir seri uluslararası gizli anlaşma sonucu, 1980’li yılların ortasından itibaren varil başına petrol fiyatı 9 dolara kadar düştü, Sovyetler’in zaten ekonomik darlıkları vardı, üzerine gelince SSCB düştü. Yine tek neden değildi ama kırıcı oldu.
Küresel salgın döneminin açtığı ekonomik yaraların/yavaşlamanın ardından, enerjiye/petrole yönelik ihtiyaç-kışla birleşerek-büyük artış gösteriyor. Önemlisi, arzın darlığı, boğulmuş olması da baskı oluşturuyor. Kimi uluslararası bankalar, uzmanlar, liderler, 90-100 dolarlık varil fiyatları olası görüyorlar. (Bu yazı kaleme alınırken 82 dolar civarında.)
***
Washington bugün, enerji fiyatlarındaki artışın nedeni/sorumlusu olarak üretici ülkelerin tutumunu görüyor. ABD’nin, Suudi Arabistan, OPEC ülkeleri ve Rusya’dan arzı artırmalarını istediği de biliniyor. Ancak bu gerçekleşmedi. Üreticiler ABD’nin taleplerine yüz vermediler.
ABD açısından bu durum, Biden muhalifleriyle beraber devlet içindeki kimi mahfiller ve büyük enerji şirketlerinin, haliyle Trump’ın, meseleyi büyük bir ulusal güvenlik sorunu olarak anlamasına, yaymasına sebep oluyor. İşin garip tarafı, Beyaz Saray’ı sıkıştıran siyaseten kullanışlı bu konjonktür ‘doğru olma ihtimali’ taşıyor…
Tersine.. Petrol fiyatlarının düşmesi mümkün mü? Kolay yol, Moskova ve Riyad’ın Beyaz Saray’dan aranarak, üretimin artırılması yönünde ricacı olunması. Amerikan yönetiminin bugünü, kısa süre sonra yaşanacak Kongre seçimleri hesapları da düşünüldüğünde, Rusya ve Arabistan’ın, üretici ülkelerin yaptırım gücü bulunmayan Biden’a ‘evet’ diyecekleri konusunda ümit beslemeyi zorlaştırıyor…
Metaforu tekrarlayalım; ‘yeşil’ önemli. Ama hangisi? Doğanınki mi, dolarınki mi?..
twitter.com/nedretersanel