|
Necip Fazıl’ın sigarası

Hayreddin Karaman hocamız Yeni Şafak’taki köşesinde, dini eserlerden deliller getirmek suretiyle sigaranın zararlarını anlatmaya çalışıyor. Bu konuyla ilgili olarak birkaç makale yayımladı. Sigara içmediğim halde – merak saikasıyla – bu yazıları ben de okudum ve istifade ettim. Haram – helal kavramları Hoca’nın ihtisas alanına girdiği için – tabii ki – yazdıkları ve söyledikleri önem arzediyor.

Bu girizgâhtan sonra ben de konuyla ilgili görüşlerimi şöylece dile getirmek istiyorum. Sigaranın faydalı bir nesne olmadığı şuradan belli ki, içenler de dahil, hiç kimse içilmesini tavsiye etmiyor. Ne yazık ki tiryakiler zararlarını pekâlâ bildikleri halde fosur fosur içmeye devam ediyorlar, bıçak kemiğe dayandığı zaman bırakmak istiyorlarsa da artık iş işten geçmiş oluyor. Onun için, arada sırada şahsıma yöneltilen “Hocam, sigara kullanıyor musunuz?” sorusuna “İleride o beni kullanmasın diye ben de onu kullanmıyorum” cevabını veriyorum. Derslerimde de yeri geldikçe “Sakız çiğneyen erkek, sigara içen kadın görmek istemiyorum!” demekten kendimi alamıyorum.

Benim sözümün ne önemi var. Bugün kadınlar, birçok hususta olduğu gibi, sigara konusunda da erkekleri sollamış durumdalar. Cami avlularında bile sigara içen hatun kişilerden geçilmiyor. Halbuki zarafetin temsilcileri olan hanım ellerine sigara hiç ama hiç yakışmıyor. Kapalı mekanlarda sigara içilmesi yasaklanmadan önce, bu zararlı nesneyi kullanmayanlar, pervasız ve saygısız kullanıcıların endirekt baskılarına maruz kalıyorlardı. Düşünebiliyor musunuz, on saatlik bir şehirlerarası yolculukta otobüsteki yolcuların hepsi dumanaltı oluyordu ve kimse ses çıkaramıyordu. Böyle işkenceli bir yolculuk sırasında, şöyle bir çirkin manzarayla ben de karşılaşmıştım. Yan koltuğun koridor tarafında oturan bir “mendebure” sigarasını yakıp yüzüme doğru üfledikten sonra paketini yere düşürdü. Eğilip kendisi alması gerekirken bana “şunu versene” deme küstahlığında bulundu. Tabii ki paketi vermedim ama ağzının payını verdim.

Sigaranın zararlarından biri de kirliliğe sebep olmasıdır. İçenin üstü başı koktuğu gibi, rastgele attığı izmaritlerle de caddeler ve sokaklar kirletiliyor ve bu çirkin manzara görüntü kirliliğine yol açıyor. Bazı görgüsüzler de çay içtikleri bardakları ve tabakları izmaritlerle doldurmak suretiyle ayrı bir çirkinliğe imza atıyorlar. İnsan hiç yemek yediği tabağı, çay içtiği bardağı kirletir mi?

Mademki, kültür tarihçisiyiz, öyleyse biraz da sigara tiryakilerinin hoşuna gidecek birkaç cümle söyleyeyim: Yukarıda da belirttiğim üzere, ben sigara içmiyorum, içilmesini de asla tavsiye etmiyorum. Fakat dört büyük kültür adamının – hem de – bilafasıla sigara içişlerinden rahatsız olmuyordum. Bunlar, Cemil Meriç, Muzaffer Ozak, Hilmi Oflaz ve üstad Necip Fazıl’dı.

Rahmetli arkadaşım şair Vahap Akbaş’tan dinlemiştim. Yakınlarından biri, Necip Fazıl’ın sigarayı bırakmasını istiyor ama çekindiği için açık açık söyleyemiyor. Bir gün, bir rüya uydurup anlatmaya başlıyor: Üstadım, dün gece çok güzel bir rüya gördüm. Bir baktım ki, yemyeşil bir ovada yolculuk yapıyorum. Nasıl olduysa birden, bütün ağaçlar, bütün bitkiler, otlar Allah’a secde etmeye başladı. Bir de ne göreyim, sadece tütün secde etmiyordu. Üstad, derhal o keskin zekâsını devreye sokuyor; “Getir o kâfiri yakalım!” diyor. Diğer üç şahsiyetin de, özellikle Necip Fazıl’ın azad edilmez kölesi merhum Hilmi Oflaz ağabeyimizin de, sigaralı anekdotları var ama müsaadenizle onları da bir münasip vakte bırakalım.

“Ruhu’l - Beyan” tefsirinin sahibi İsmail Hakkı Bursevi hazretlerine büyük hayranlık duyan merhum Prof. Mehmed Ali Ayni, “Türk Azizleri” isimli eserinde bu hususla ilgili olarak şunları söylüyor:

“İsmail Hakkı’nın zamanında tütün meselesi hâlâ münakaşa ediliyordu. Kâtip Çelebi, yasakla bir fayda sağlanamadığı için ısrardan vazgeçilmesini tavsiye ediyordu. Şeyhülislam Bahayi Efendi, içilmesinin mübah olduğuna dair bir fetva vermişti. Bazı şairlerin “Zararsız bir duhân men’inde neyler bunca dikkatler/ Duhân-ı âh-ı mazlumân-ı men eylen, hüner oldur” gibi sitemleri de tütün içenlerin duygularını gösteriyordu. Fakat İsmail Hakkı, buna cevaz vermiyordu. Çünkü Muhyiddin-i Arabi, ruhi bir mülakatında kendisine tütün yaprağının mekruh olduğunu söylemişti. Şeyh-i Ekber’in bu ihtarı, İsmail Hakkı için her delilin üstündeydi”

#Hayrettin Karaman
#Sigara
#Necip Fazıl Kısakürek
4 yıl önce
Necip Fazıl’ın sigarası
Bir Kur’ân âlimi Muhammed Ali es-Sâbûnî’nin vefatı
Pandomima ve Brahmanizm
DEAŞ İsrail’i kurtarabilir mi?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?