|
‘Öğrenilmiş Çaresizlik’

Bir ‘sıkıldık’ filmidir, almış başını gidiyor… “Of çok sıkıldım… Öyle yaptım olmadı… Böyle yaptım olmadı…”

Meğer insanlar tek tip de sıkılmıyormuş… Türlü türlü sıkılmalar varmış hayatta…

Elinde işi, yeteneği, dijital imkânları ve fikri olanlar da bu çok sıkılan arkadaşları oyalamak, eğlendirmek için canhıraş mücadele hâlinde…

Liste liste kitap ve film tavsiyeleri, online dergilere ücretsiz erişim olanakları, müzeleri, sergileri dijital gezmek için sayfalar hazırlanması, sahne gösterilerinin videolarının internetten yayınlanması, yoga yapanlar, mezdeke oynayanlar, ekmek pişirenler, evde yaşam ipuçları…

Ama ne yapılsa nafile… Bitmedi bu ‘sıkıntı edebiyatı’…

Bilinen bir kuram, söz ve ruh hâliymiş ama ben yeni öğrendim… Bir sigorta şirketinin üst düzey yöneticisi dostum sohbetimiz sırasında bahsetti: ‘Öğrenilmiş Çaresizlik’.

Kısaca şöyle tanımlanabilir: “Ne yapsam işe yaramayacak, o zaman hiç yapmayayım”…

Psikolog Martin Seligman, ağır klinik depresyon çalışmaları sırasında köpekler üzerinde yaptığı bir deneyle bu ‘öğrenilmiş çaresizlik’ durumunu belgelemiş…

Seligman’ın 1965 yılında yaptığı -bugün kabul edilemeyecek bir eziyet içeren- çalışmasının ayrıntıları şöyle:

Köpekler, zemininde elektrik olan iki farklı kafese yerleştirilmiş. Kafeslerden birinde, basıldığında elektrik şokunu durdurabilecekleri bir düğme varmış. İki kafese de belli aralıklarla elektrik şoku verilmeye başlanmış. Bir süre sonra elektrik şokunu durdurma düğmesi yer alan kafesteki köpekler, düğmeye basmaları gerektiğini öğrenmişler ve kullanmışlar da... Diğerleri ise acı içinde ‘çaresizlik deneyimi’ yaşamış.

Deneyin ikinci aşamasında bütün köpekler elektrik durdurma düğmesi olmayan başka bir kafeste toplanmış… Bu kez kafesin çitleri, köpeklerin kaçmalarına uygun durumdaymış. Elektrik şoku verildiğinde düğmeli kafesten gelen köpekler, çitten atlayarak kafesten kurtulmayı başarmış ama durdurma düğmesi olmayan kafesten gelenler kafeste kalıp elektrik şokuna maruz kalmaya devam etmiş…

Burada her iki gruptaki köpeklerin davranışını belirleyen faktör, acı veren fiziksel uyaran değil, ne yapıp yapamayacakları algısı olarak açıklanıyor…

Yani çaresizlik, koşullardan ziyade koşulların nasıl algılandığıyla ilgili… Çoğu zaman tekrar ettiğimiz gibi; “Algılar gerçektir. Çünkü insanlar ona inanır”.

Tabii hepimiz için bu kafesten çıkmanın, çaresizlik hissine rağmen kurtulmanın mümkün olduğunu gösteren deneyler de var… Kendimizi aksiyon almaya zorlamak ve bunun değişikliğe neden olduğu görmek yöntemlerden biri… Yani biraz zorlanmak gerekiyor…

İçinde bulunduğumuz günler, ‘çaresizlik’ hissinin yaygınlaşması için son derece normal… Ancak deneyden de öğrendiğimiz gibi buna teslim olursak sonuçları ‘acı’ verici olabilir… O nedenle kendimizi biraz zorlayacağız…

Yukarıda sıraladığımız yoga, ekmek yapımı, gelişigüzel film ve kitap önerilerinin bir işe yaramamasının nedeni de bu olabilir… Çünkü entelektüellik öykünmekle olmaz, ona-buna uyan tavsiyelere sığınmakla hiç olmaz… Üstelik de hepimiz için sıkıntıyı çözecek anahtarın tam da bu olduğu görüşündeyiz: Hayatta tek gerçek tatmin vardır; entelektüel tatmin!

Entelektüel faaliyetlerle tatmin de kişinin kendisi ve kapasitesiyle çok ilgilidir… Asterix gibi çizgi romanlar okumakla da olabilir, Tarkovsy’nin Kurban filmini izlemekle de…

Seçimi kendinize göre yapmalısınız… Mesela çok zorlanmak işe yaramayacaktır… Anlamakta, takip etmekte güçlük çektiğiniz kitapları, filmleri daha sonraya bırakabilirsiniz… Elbette hiç zorlanmadıklarınızı da…

Burada işe yarayacak formül, ‘biraz zorlanmak’… O biraz zorlanma, ilginizi kaybetmeden taş üstüne taş koymaya, ilerlemeye, ilerledikçe başarılı hissettirmeye, sonunda da haz ve tatmine götürecektir…

#Kurban
#Sinema
#Acı
4 yıl önce
‘Öğrenilmiş Çaresizlik’
Firar mı, karar mı?
Cumhurbaşkanı’nın ziyaretleri ve Körfez’i sarsan İran tehdidi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar