ABD’nin Afganistan’dan çekilişinin bir gün öncesindeyiz…
ABD, Kabil Havalimanı’nın yakınlarında gerçekleştirdiği İHA saldırısıyla
dediği bir STK çalışanını vurdu!
Zemari Ahmedi adlı Elektrik Mühendisi, California merkezli yardım ve lobi kuruluşu NEI’ın bünyesinde çalışıyordu.
Ahmedi, evinin bahçesine girdiği sırada, İnsansız Hava Aracı saldırısıyla hayatını kaybetti.
O kahpe Amerikan saldırısında,
de katledildiler.
Kandan beslenenler, defolup giderken bile sivilleri, masumları katlettiler.
PATLAYICI DEDİKLERİ, BAKIN NE ÇIKTI?
Müfteri Amerikan makamlarına göre Ahmedi aracında “patlayıcı” taşıyordu.
Kabil Havalimanı’na saldırı düzenleyecekti!
Ahmedi’nin, su akmayan evindeki ailesine götürmek üzere
beyaz kamyonetinin kasasında taşıdığı bidonlara
su doldurduğu görüntüler…
Kamera kayıtlarının incelenmesiyle ortaya çıktı.
ABD’nin patlayıcı dedikleri, su bidonlarıydı!
Bu satırların yazarı, çocukluğundan itibaren beyaz su bidonlarıyla sayısız kez su taşıdı.
Bir gün, Cüneyt Arkın’ın
adlı
sayılan (1982) malum filminde; o taşıdığı beyaz su bidonlarının aynısını filmdeki güya astronotun sırtında gördü!
“Doldur Boşalt” Yeşilçam,
“uysa da koyduk, uymasa da”
hesabıyla astronota benzesin diye su bidonu kullanmıştı!
Dünyayı Kurtaran Adam filminden neredeyse kırk yıl sonra…
Afganistan diyarında,
su bidonlarıyla evine su taşıyan
Elektrik Mühendisi; Amerikan Hava Kuvvetleri’nin İHA’sı ile vurulup dünya hayatına veda ediyordu.
“Dünyayı Kurtaran Adam” filmini yapanların “elde avuçta yok” diye görsel efektlerini zerre aldırış etmeden çatır çatır kullandığı
filmindeki acayip savaş makinaları çoktan gerçek olmuş; hatta çok daha dehşetlisi yapılmış; sayısız masum insanın canlarına kıyılmıştı.
Haydut Amerikan Devleti, “dünyayı kurtarma yahut demokrasi getirme” gibi büyük yalanların eşliğinde milyonlarca masum insanı katletmişti.
EMMANUEL’İN FRANSA’SI FENA YAKALANDI
“Made in U.S.A” IŞİD ile (DAEŞ) açık ara en ziyade mücadele eden Türkiye olmasına rağmen; Ankara, şimdiye kadar bu mevzuda
maruz kaldı.
Hem dışarıdaki hem de içerideki Ecnebilerin attığı muhtelif çamurları unutmuyoruz.
Fransa’nın
kılıklı Cumhurbaşkanı, azılı ‘İslam Düşmanı’ Emmanuel Macron “Türkiye bazen IŞİD bağlantılı gruplarla birlikte çalışıyor” demişti. (BBC News, 3 Aralık 2019)
Paris, Ankara’ya işte böyle sallarken; aslında ne yapıyormuş?
Kısa bir süre önce;
Fransız devletinin terör örgütü IŞİD ile bağlantılarını deşifre eden belgeleri yayınladı.
Fransız Lafarge çimento şirketinin 2014’te IŞİD’e finansman sağladığı ve bunu yaparken de Fransız istihbaratının olaydan haberdar olduğu ortaya çıktı.
Ayan beyan
terörizmin finansmanıdır!
Şimdiye kadar birçok defa “IŞİD’e yardım eden Türkiye” yollu iftira dolu haberler yapan başta Fransız Medyası olmak üzere Avrupa’nın “Eşik Bekçileri” bir anda dillerini yutuverdi.
Fransa, mevzubahis olduğundan; bu defa Avrupa sinemalarında gösterime giren “
adlı filmdi!
İTİRAF’IN GODFATHER’INA BUYURUN
İngiltere’de yayınlanan “The Economist” adlı dergide
“Avrupalılar, Brüksel’de Müslüman bir ülke istemiyor”
deniliyor.
“Avrupa Birliği, bir Hıristiyan Kulübüdür, Müslüman Türkiye’yi asla istemez” denildiğinde, her defasında ısrarla itiraz eden içerideki Batıcı, Avrupa Putçusu takımın kulakları çınlasın!
Baronsal Gladyocu, Kiliseci, Deist, Hedonist, LGBTİ taraftarı Ertuğrul Özmakron’un kulakları zaten çınlamıştır da…
Gözleri de “fal-taşı!” gibi kapalıdır, İtalyan Baronu Sinyor John Elkann’ın sahipliğindeki The Economist’in haberine!
İtalyan Gladio’sunun başat hanedanı Agnelli ailesinin günümüzdeki varisi
dan söz ediyoruz.
Yazıyı, Danimarka yapımı politik-drama olan “
” adlı diziden bir replikle bitirelim…
gazetesindeki yayın toplantısında bir kez daha AB gündemi açılınca, Baş Editör şöyle müdahale ediyor:
“AB’yi boş zamanınızda konuşun. Kimse takmıyor!”