|
Pişti!
Selahattin Demirtaş
24 Kasım sabah saat
09.10
’da tweet atıyor:
“Hiç değilse Meclis’te temsil edilen muhalefet partilerinin genel başkanlarının, ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarının ve
yedi bölgede yedi ortak miting
yaparak halkla birlikte derhal seçim istemelerinin önünde bir engel mi var? Bugün değilse ne zaman?”
Kemal Kılıçdaroğlu
aksiyon almakta gecikmiyor tabii. Önce
CHP
Genel Merkezi’nden medya vasıtasıyla halka sesleniyor ve yine aynı gün saat
17.59
’da Kemal Bey’in tweeti de geliyor:
“Ey Şahıs, ey ucube rejim, ey yarı cahil kadrolar, ey bu ucube koalisyonun dilini yutmuş küçük ortağı, bellidir ki sizde akıl galip gelmeyecek. Anayasamızın bize tanıdığı hakları kullanarak, milletimizin sesini dinlemek üzere, ‘Haydi Meydana’ diyorum.
İlk mitingimiz
Mersin’de!”
Meral Akşener
3 Kasım günü şunları söylemişti:
“HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırıyoruz. HDP, PKK
ile arasına
mesafe koymalıdır diyoruz.”
Kılıçdaroğlu ise
“Selahattin Demirtaş neden hapiste”
diye serzenişte bulunup duruyor... Hem de aynı Selahattin Demirtaş’ın
Kandil’le
olan duygusal, düşünsel, örgütsel bağını net şekilde kanıtlayan videolar etrafta dolaşırken…

Meral Hanım nerede; Kılıçdaroğlu nerede?!..

CHP, tezkereye
“Hayır”
dediğinde Kandil’deki
PKK’
nın sözde liderlerinden
Mustafa Karasu
kendilerini tebrik etmişti. Hâlen ABD New Jersey’de kaçak yaşayan
FETÖcü, Zaman
gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni
Ekrem Dumanlı
’nın da övgülerine sürekli mazhar oluyor, kendisi tarafından ‘ayakta’ alkışlanıyorlar.
Kılıçdaroğlu,
İYİ Parti
ile ittifakta ama görünen o ki kendi bildiğini okuyor. Yoksa Akşener’in HDP’ye olan tutumunu bile bile bu yorumlara, açıklamalara meydan verir miydi?

Meral Hanım’ın, HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırdığını söylediği ilk açıklamasına dönecek olursak… Miting açıklamalarından sonra Kılıçdaroğlu’nu neyin yanında konumlandırır bilinmez… Ancak ittifakın taraflarının farklı görüşleri olduğu gayet bariz…

Demirtaş’tan birkaç saat sonra aynı çağrıyı yapmak! Bu ne piştidir ne talihsizliktir! Eğer talihsizlik ise Kılıçdaroğlu’nun telaşa kapılmadan düşünerek hareket etmesinde fayda var. Fikirlerini önce oturup etraflıca tartmalı ve zamanını iyi kontrol edebilmeli. Bu
‘denk gelmeler’
(tevafuk) çoğalırsa bir yerden sonra insanın aklına pişti mi gelir; ‘
danışıklı dövüş’
mü?..
Bu duruma Meral Akşener Hanım’ın
Dostoyevski
’den aldığı metaforla da açıklama getirmek mümkün tabii:
“İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata, üçüncüsüne ise tercih denir.”
#Selahattin Demirtaş
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Meral Akşener
2 yıl önce
Pişti!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’