|
Rüzgâra göre yön değiştirenler… Dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan…

Kendimi tarif etmekten yoruldum.

Durduğum yer besbelli.

Defalarca kesin ve keskin hatlarla ortaya koymama rağmen o birileri suyu bilerek bulandırmaya devam ediyor.

Bize düşman olanların güllelerinden şekvamız yok.

Onların algı operasyonları veya itibar suikastları bizi üzmez bile.

Lakin içimizden görünen o birilerinin düşmanlıkları ziyadesiyle üzer bizi.

Kıskançlıkları, ayak oyunları, yalana ve tezvirata dayalı tuzakları, sureti haktan görünen kindarlıkları yüreğimize ağır gelir.

Yüzümüze karşı abi deyip arkamızdan atıp tutanların ikiyüzlülükleri sahiden üzücü olmanın ötesinde utanç verici.

Fırsatı ganimet bilip sırtımızdan vurmayı marifet bilen namertlerden de gına geldi gayrı.

Biz onlar gibi ikiyüzlü değiliz.

Herkes bilsin ki biz sevdik mi tam severiz.

Sevdiğimizi de adam gibi sahipleniriz.

Sevmediğimizin yüzüne başka, arkasından başka konuşanlardan olmayız.

Bizim sevgimiz de düşmanlığımız da mertçedir.

Bizi düşman bilenlere karşı dahi namertliğimiz olmaz bizim.

Düşmanlığı temenni edenlerden olmayız.

Düşmanlıkları dostluklara çevirmeyi daha çok önemseriz.

En kötü barışın savaştan daha iyi olduğuna inananlardanız.

Değerlerimize ve kutsalımıza saldırı olmadığı sürece herkesle dost olmayı yeğleyenlerdeniz.

Gayrısına zinhar tahammülümüz olmaz bizim.

Kendimiz için ne istiyorsak başkaları için onu isteyenlerdeniz.

Bize yapılmasını istemediğimiz hiç bir şeyin başkalarına da yapılmamasını savunanlardanız.

Birbirimize hükmetmek adına birbirimizi tüketmek yerine bir arada barış içinde birbirimizin farklılıklarına saygı göstererek bir arada yaşamak gerektiğine inananlardanız.

Tebliğden yanayız biz.

İknayı esas alırız sadece.

O yüzden diyalog şart diyoruz.

Zorbalığın ve dayatmanın her türüne karşıyız.

Her türlü ideolojik tahakküme hayır diyenlerdeniz.

Birbirine kulaklarını ve gözlerini kapatmış insanlar sadece birbirlerini imha edilmesi gereken düşmanlar olarak görürler.

İnsanlık adına çok yazık!

Herkesin sadece kendi doğruları üstüne kapandığı bir dünya körleşmiş ve sağırlaşmış bir dünyadır.

Oysa biz birbirimizin doğrularıyla beslenmeyi öğrenmeliyiz asıl.

Sadece kendilerini mutlak doğrunun sahibi, karşısındakileri de mutlak yanlışın temsilcileri olarak görenler birbirlerine karşı kıyıcı ve kan dökücü olurlar.

Çok yazık!

O vakit bize verilen gözlere ve kulaklara ne gerek var?

Birbirini gören gözlere ve birbirini duyan kulaklara sahip olmayacaksak ne işe yarar o organlarımız?

Başkasının doğrusuna katıldığınızda veya kendi yanlışınızı görüp eleştirdiğinizde sizi anında hedef tahtasına oturtanlar sizce nemenem insanlardır?

Çok yazık!

***

Biz rüzgâra göre yelken açanlardan olmadık.

Rüzgâra göre yön tayin edenlerden de…

Bizim duruşumuzu rüzgâr belirlemedi hiç.

15 yaşımızdan beri inandığımız ilkeler doğrultusunda mücadele ettik.

Hiç bir dönem güçten ve güçlüden yana olmadık.

Güce ve güçlüye bakarak rota belirlemedik.

Hep en muktedirlere karşı en zorlu zamanlarda ölümüne mücadele ettik.

Bizi güce göre veya rüzgâra göre konum değiştirmeye müsait gibi gösteren namertler geçmişimizde bunun bir tek örneğini gösteremezler.

Biz Erdoğan’ın kendisini sevdik.

Biz Erdoğan’ı sevdiğimizde o birileri yoktu. Tersine o birileri düşmandı Erdoğan’a ve davasına.

Bizim sevdiğimiz Erdoğan’ın gücü yoktu o vakitler.

Biz Erdoğan’ın yüreğini sevdik, o dik duruşunu sevdik, Erdoğan’ın şahsında somutlaştırdığı o idealleri sevdik.

Erdoğan’ı sonradan gücü dolayısıyla sevenlerle veya seven gibi görünenlerle aramızdaki fark bu bizim.

Bizim sevgimiz ve bağlılığımız dalkavukluk içermedi asla.

Doğruya doğru yanlışa yanlış dedik hep.

Bir konuda karar verildiğinde de arkasında dimdik durduk.

Bizim bağlılığımız ilkelerimizedir asıl.

Erdoğan’ı o ilkelerin lideri olduğu için sevdik. Seviyoruz. O ilkelerden taviz vermediği sürece de sevmeye ve arkasında durmaya devam edeceğiz.

***

Birbirimizi uyarmakla yükümlüyüz biz.

Birbirimizi gerektiğinde eleştirmekle de…

Eleştirerek sahiplenmek esastır; körükörüne bağlılık değil.

Futbol takımı tutar gibi particilik yaparsak ilkelerimize ihanet etmiş oluruz; Erdoğan’ın ve Ak Parti’nin varlık sebebini de ortadan kaldırmış oluruz.

Bizim asıl dostlarımız yanlış yaptığımızda bizi sahiplenerek eleştirenlerdir. Sadıklar ve hasbiler böyle yapar. Güçten nemalanan çıkarcılar da bundan rahatsızlık duyar. Böyle yapanları gözden düşürmeye çalışır. Sürekli yaltaklanmayı marifet bilenler bilesiniz ki kendileri için çalışanlardır.

Dost ol kişidir ki size zarar verecek şeyi söyler. Yanlışınızda uyarıcı olur. Ama bunu yaparken de size sırtınızı dönüp gitmez. Sadakatle yanınızda durmaya devam eder. Bizim yapmaya çalıştığımız şey bu. O birilerinin bizden duyduğu rahatsızlık, kendi küçük iktidar alanlarıyla ilgili sadece.

Herkes bilsin ki doğruyu dosdoğru söylemeye, yanlışı da kırıp dökmeden eleştirmeye devam edeceğiz.

İlkelerimiz bize bunu emrediyor çünkü.

Biz sadakati sınanmamış insanlardan değiliz.

Sadakati sınanmamış insanların bize dair kem sözleri sadece kendilerini küçültür.

Biz 15 Temmuz’da gördük o birilerinin sadakatini.

O içimizdeki birilerinin ihanetlerini de…

En yakınımızdakilerin, hatta en tepemizdekilerin…

Çok şükür ne ihanet ettik, ne korkup kaçtık ne de sadakatimizden ödün verdik biz.

Başkalarını bilmem ama bizim söyleyecek sözümüz var.

Önerilerimiz var, dillendirmeye devam edeceğiz. Eleştirilerimiz de olabilir zaman zaman.

Ama herkes bilsin ki gemiyi asla terk edenlerden olmayız.

Rüzgâra göre dümen kıranlardan olmayız.

Olsaydık 15 Temmuz’da kaçacak delik arayanlardan olurduk.

O yüce Pir’in dediği gibi diyenlerdeniz biz:

Dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan.

***

Bir sitemimle sonlandırayım:

Reis’i ve Ak Parti’yi ekranlarda savunduğumuzda “Reis’in adına sanki Ak Parti’nin sözcüsü gibi konuşuyor” deyip rahatsızlık duyan o birileri…

“Üslubu çok sert ve kırıcı. Çok agresif ve kavgacı. Bu tavrıyla partiye zarar veriyor” diyenler…

Bakıyorum da bugün Reis’i ve Ak Parti’yi, herkesi kucaklayan, daha yumuşak ve sevecen bir üslupla savunduğumuzda, üstelik “Ak Parti sözcüsü gibi “ davranmadan konuştuğumuzda da rahatsızlık duyuyorlar…

Reis’i ve Ak Parti’yi savunduğum için rahatsızlık duyan o birileri şimdi de tam tersinden rahatsızlık duyuyorlar.

Demek ki derdiniz de hesabınız da başka sizin.

Bizimle uğraşıp bizim gibileri küstürmeye çalışacağınıza partimizi büyütmeye kalkışsaydınız bugün durumumuz farklı olurdu.

Ama bilesiniz ki, Reis’i size rağmen sevmeye ve Ak Parti’yi de Reis’ten dolayı desteklemeye kendi ilkelerimiz doğrultusunda devam edeceğiz.

Reis’in dediği gibi, bize kibir yakışmaz, enaniyet hiç yakışmaz, biz tevazu ordusunun neferleri olarak yolumuza ilk günkü aşkla ve imanla devam diyoruz.

#AK Parti
#Recep Tayyip Erdoğan
#15 Temmuz
3 yıl önce
Rüzgâra göre yön değiştirenler… Dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan…
Halil Konakçı kasap mı?
Savaş türküsü
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından