|
Savunma sanayii teknolojileri ve paradigma değişimi

Selçuk Bayraktar, haklı olarak, bir paradigma değişiminden bahsediyor. Teknolojide bir değişim anını yakalamanın ve bu değişime öncülük etmenin ortaya çıkaracağı sonuçların tam olarak görülmediğini söyleyebiliriz fakat paradigma değişimi ile zihniyet dönüşümünün kastedildiği çok açık. Daha açık bir ifade ile bugün İHA ve SİHA teknolojileri başta olmak üzere savunma sanayiinde meydana gelen atılımları tekil ve dönemsel bir hareketlilik olarak görmemek gerekir. Savunma sanayiinin farklı projelerinde çalışan mühendislerin on binlere varan sayılarının gündeme gelmesini sıradan bir hadise olarak ele alamayız. Uzmanlar bahsi geçen mühendislik projelerinin oldukça ileri teknoloji bilgisi ve tecrübesi gerektirdiğini ifade ediyorlar. Bu da eğitim sistemimizle alakalı kanaatlerimizi ve hatta inançlarımızı baştan aşağıya sorgulamamızı bize ihtar eder.

Eğitim sistemimizin olumsuzluklarıyla ilgili genellemelerin önemli ölçüde sorunlu olduğunu söyleyebilirim. Konu ile alakalı söz söyleyenlerin genel olarak çözülmesi imkânsız bir sorunlar yumağına işaret ettiklerinin ne kadar farkında olduklarını tahmin etmek kolay değil. Fakat eğitim tarihimizde meydana gelen çok önemli değişimlerin sadece birkaç kişinin adımlarıyla hayata geçtiğini bilmemiz gerekir. Geçmişte 28 Şubat gibi büyük çöküşler geleceğe dair umutlarımızı da hırpalamıştı. Bu, özellikle öğrenciler için geçerliydi. Eğitim sistemi üzerine genellemelerin ayyuka çıktığı dönemlerde en kalıcı hasar bizatihi eğitim alanında oluşurdu. Hemen hemen her sorun eğitim sistemi ile ilişkilendirilirdi fakat yeni kuşakların hayata tutunmaları için gerekli olan becerilere zaman ayırmak kimsenin aklına gelmezdi. Üniversitelerimizin en yüksek mevkilerini işgal eden itibarlı kimselerin topluma, siyasete ve düşünme biçimimize toptan ayar vermeye çalıştığı günlerin çok çok gerilerde kaldığını söyleyemeyiz. Hâlbuki bugün üzerinde konuşmaktan keyif aldığımız paradigma değişimine onların öncülük etmesi gerekirdi. İHA ve SİHA teknolojilerindeki değişimi iyi anlamak gerekir.

Siyasetteki değişim de sokaklardan gelmişti. Merkez çevre ilişkisi veya mücadelesi bize ait bir kavramsallaştırma değildir. Siyasetin, sokaklarda oluşturduğu dalgalanma ile Türkiye’yi büyük bir değişime zorladığını yaşayarak görüyoruz. Kuşkusuz son yirmi yılın tarihini bu mücadelenin farklı safhaları olarak görebiliriz. Aynı şekilde değişim sürecini daha önceki dönemlerden başlattığımızda fikrî kökleri keşfedebiliriz. Fakat özellikle son yirmi yılda Türkiye bir bütün olarak kendi kabuklarından çıkmaya çabalıyor. Bunu içeriden bir dönüşüm olarak görmemiz gerekir. Tarafların mütecanis olmadığı çok açıktır. Yerleşik kalıplar sokaklarda başlayan değişim dalgaları ile kırılıyor. Değişim dalgalarına karşı direnç merkezleri arasında eğitim kurumlarının da bulunması, eğitim sistemimizle alakalı bir sorundan kaynaklanmıyordu. Bu, bir zihniyet meselesiydi ve değişim dalgalarının oluşan kalıpları kırması gerekiyordu. Son yirmi yılın en önemli tecrübeleri arasında kurumlarımızda meydana gelen yerlilik ve millîlik eksenli değişimler yer almaktadır. Bu, bir merkez çevre mücadelesi değildir.

Son dönemde yerlilik ve millîlik kavramlarını değerden düşürmeye yönelik birtakım yaklaşımlara tanık oluyoruz. Bu yaklaşımlar, yerli ve millî sanayi hamlesi için de geçerlidir. Eğitim sistemindeki yanlışlıklar başlığı altında faaliyet yürütenlerin, genel olarak yeni teknolojide meydana gelen büyük dönüşüme de kıymet vermediğini söyleyebiliriz. Bugünkü teknolojik değişimleri birkaç kişinin kararlı adımlarına indirgemek elbette haksızlık olur fakat meydana gelen hareketlilik oldukça etkileyicidir ve çok geniş bir kesimi kapsamaktadır. Selçuk Bayraktar, paradigma değişimini anlatırken geçmişte karşılaştığı dirence atıf yapıyor. Bu atıflar çok önemlidir zira geçmişte yaşadığımız sorunların eğitim sistemi ile alakalı olmadığını gösterir. Bugün devletin bizatihi kendisi Teknofest’e öncülük ediyor ve binlerce genç, katılımcı olarak bu heyecana ortak oluyor. Siyasette olduğu gibi yeni bir değişim dalgasının yine sokaklardan başladığını tespit etmemiz gerekir. Bu değişim dalgası da eğitim süreçlerini etkileyecektir.

Eğitim sahasının kapsayıcılık kapasitesi çok yüksektir ve genellemeler daha baştan değerini kaybeder. Bakanlığın veya ilgili kurumların geneli göz önünde bulundurarak atacağı adımların önemini inkâr etmiyoruz fakat birtakım kollar üzerindeki tadilat veya yenilikler de hayatî derecede önemlidir. Küçük küçük cazibe merkezleri oluşturmakla geleceğe yönelik büyük adımlar atmış olabiliriz.

#Selçuk Bayraktar
#SİHA
#İHA
#28 Şubat
3 yıl önce
Savunma sanayii teknolojileri ve paradigma değişimi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi