|
Selahattin Demirtaş kumpasçının tekidir; nokta

Edirne Cezaevi’nde tutuklu eski HDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş, bir grup gazeteciye mektup göndererek kendini hatırlatmış. Aynı zamanda da o mektuba bir ek dosya da ekleyip yargılandığı dosyalarla ilgili kendince açıklama ve izahlarda bulunmuş.

Ama ne açıklama?

Mektubun tamamını ve ek dosyayı okudum.

Mektupta ve ekinde kendisine yönelik suçlamaların hiçbirine ilişkin samimi bir özeleştiri ya da “tamam yanlış yaptım” gibi bir ifade yok. Bilakis saptırma ve bühtan var.

Selahattin Demirtaş, mektupta ekteki dosya için şunu söylüyor:

“Dosya belki biraz uzun olacak ama zaman ayırıp tümünü okuyabilirsen kumpasın ciddiyetini (veya ciddiyetsizliğini) daha net görmüş olacaksın.”
Dosyayı okudum.
“Kumpasın ciddiyeti (veya ciddiyetsizliği”
diyor ya hani… Gerçekten de sadece Kobani olaylarının neden yaşandığı konusundaki “kurgusal” anlatımı bile Demirtaş’ın “ciddiyetsizliği”ne iyi bir işaret. Zaten yazının konusu da bu.
“KOBANİ DÜŞTÜ DÜŞECEK” İFADESİNİN “SİYAK VE SİBAK”INI PERDELEYEREK NUMARA ÇEKMEK

Selahattin Demirtaş’ın gazetecilere gönderdiği mektubun ek dosyasında aynen şu ifadeler var:

“Kobanê üzerinden HDP’ye kumpas 6 Ekim’de de 7 Ekim’de de 8 ve 9 Ekim günlerinde de, HDP’nin açıklamasının şiddet çağrısı içerdiğine dair hiç kimse en küçük bir imada bile bulunmamıştır. (…) Şiddet,
Erdoğan’ın “Kobanê düştü, düşecek”
ifadesi üzerine başladı. (…)

(…) HDP Twitter hesabından paylaşılan açıklama neden yapıldı? Öncelikle, bunu bir kez daha açıklayayım. Haftalardır süren protestolara rağmen maalesef IŞİD saldırıları yoğunlaşmış ve Merkez Yürütme Kurulumuzun (MYK) toplantıda olduğu o saatte, artık IŞİD’in Suruç’taki Mürşitpınar Sınır Kapısı’nı ele geçirmek üzere olduğu haberleri basına düşmüştü. Türkiye’den Kobanê’ye giden ve gidecek olan yardımların Kobanê’ye tek ve son giriş noktası bu kapıydı. (…) Ancak aradan geçen beş güne ve söz verilmiş olmasına rağmen Hükümet Kobanê’ye yardım için tek bir adım atmamıştı. 6 Ekim 2014 akşamı, Kobanê’de gelinen durumun vahametini ve aciliyetini hem kamuoyuna duyurarak duyarlılığı artırmak istedik hem de ilk defa AKP’yi eleştirip protesto ettik. (…) HDP’nin 6 Ekim akşamı saat 21.50’de yayımladığı açıklamadan sonra Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde çeşitli gösteriler yapıldı.

(…) Size yine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim 2014 tarihli konuşmasını hatırlatmak durumundayım. Ne demişti orada? “Kobanê düştü, düşecek.” İşte provokasyonları tetikleyen cümle budur. Bu konuşmadan sonra birkaç yerde insanlar yeniden gösterilere başladılar. Çünkü ülkenin cumhurbaşkanı, Kobanê’ye yardım edeceği yerde (…) adeta keyifle Kobanê’nin az sonra düşeceğini ilan ediyordu.”

Selahattin Demirtaş’ın mektubunun ekindeki dosyada Kobani olaylarının müsebbibi olarak dönemin başbakanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gösteriliyor. Ve ilginçtir ekteki dosyada ne HDP’nin resmi sosyal medya hesabından atılan tivit’e yer vermiş ne de Erdoğan’ın kurduğu cümlenin siyak ve sibakına.

Önce hatırlamakta yarar var.

HDP’nin resmi tivitter hesabından atılan tivit şuydu:

“HALKLARIMIZA ACİL ÇAĞRI!ŞU ANDA TOPLANTI HALİNDE OLAN HDP MYK’DAN HALKLARIMIZA ÇAĞRI!
Kobanê’de durum son derece kritiktir! İŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobanê’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.”
(6 Ekim 2014)

İkinci husus ise şudur:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kobani düştü düşecek” ifadesini kullandığı konuşmanın bağlamından tamamen koparılmasıdır ki, bu, en hafifinden bühtandır. İftiradır. Ve zaten de yalandır.

Bakın Erdoğan o konuşmasında ne diyor:

“Sınırımızın yanı başındaki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz.
Kobani başta olmak üzere Kürt kardeşlerimizin yaşadığı şehirlere yönelik saldırıları da dikkatle ve endişeyle takip ediyoruz (...) Şimdi Batı’ya sesleniyorum. Havadan bombalayarak bu sorunlar çözülmez. İşte bir IŞİD terör örgütü çıktı.
Suriye’de güç buldu.
Bunlar İslam adına Allahuekber diyerek, Allahuekber diyenleri öldürüyorlar. Müslüman Müslüman’ı bu şekilde öldürebilir mi? Müslüman’ın Müslüman’a canı, kanı, malı, ırzı haramdır (...) Sadece havadan bombalamak suretiyle bu sorunu çözemezsiniz. Bununla ilgili yerde mücadele eden yapılarla işbirliği kurulmadan netice alınamaz.
İşte aylar geçti ve bir netice yok.
Şu anda Kobani de düştü düşüyor. Üç şey istedik: 1- Uçuşa yasak bölge ilan edilmeli, 2- O bölgeye paralel, güvenli bölge ilan edilmesi lazım, 3- Ve eğit-donat anlayışıyla Suriye’de ve Irak’taki ılımlı muhalif kesimin hem eğitilmesi hem de donatılması lazım.”

Şimdi Demirtaş’a sormak lazım:

Siz HDP’nin attığı tivitin masum ve şiddete çağrı olmadığını ifade ederken bile o ifadelere yer verememişsiniz. Erdoğan’ın cümlelerinin ne olduğunu bildiğiniz halde ona iftira atmaya devam etmişsiniz. Neden acaba?

Bir hatırlatma daha yapalım.
Kobanê ve civarından o günlerde yaklaşık 200 bin mülteci saatler içinde Türkiye’ye giriş yaptı. Bu kadar kısa sürede bu kadar geniş mülteci kabul eden tek ülke Türkiye’dir. Kobani, DEAŞ belasından kurtulduktan sonra, YPD/PYD-PKK militanları Türkiye’ye sığınan Kürtlerin çoğunu geri almadı!

Kim kime kumpas kuruyor gördük mü?

#Selahattin Demirtaş
3 yıl önce
Selahattin Demirtaş kumpasçının tekidir; nokta
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi