|
Sinema atölyeleri ne kadar gerekli?

Ülkemizde en çok tartışılan ve memnuniyet oranı az olan konu eğitim olsa gerek. İktidarlar değişir, nesiller geçer ama eğitim tartışması değişmez. Bu yoğun gündem içerisinde elbette sinema eğitimi de kendine yer buluyor.

Teknoloji, kamerayı bireye indirince film çekme ve sinemada var olma imkanları da arttı. Sinemanın en etkili ve popüler kitle iletişim araçlarından biri olduğunu da düşünürsek, bu alana yönelik ilginin doğal olduğunu söyleyebiliriz. Ancak sektörel bazı şartlar sebebiyle alaylı-mektepli çatışmasının çok yoğun yaşandığı gözlemlenir. Hal böyle olunca da “sinema eğitimine ihtiyaç var mı” sorusu da gündeme gelir.

Üniversiteden itibaren sürekli karşımıza çıkan bu mesele son 10 yılda çoğalan özel atölye ve akademiler sebebiyle yeni bir veçheyle karşımızda duruyor.

İstanbul’da onlarca özel sinema eğitimi kurumu var. Şahıs eğitimlerini de içine katınca bir atölye enflasyonundan söz etmek mümkün oluyor.

Peki, bu atölyeler gereksiz mi? Sinema eğitimi sadece üniversitelerde mi olmalı? Ya da sinema sektörde mi öğrenilir?

Sorular çoğaltılabilir fakat bunlarla yetinerek devam edelim...

Son 7-8 yıldır aralıksız atölye yapan ve yüzlerce kişiyle bu hususta hemhal olmuş biri olduğumu söylemek isterim. Hem mektepli hem de alaylıyım. Ve sonda söyleyeceğimi başta söylemek isterim ki, sinema atölyeleri çok faydalı olabilir. Elbette ihtimal barındırıyor. Çünkü doğru müfredat ve yöntem kullanılmazsa en iyi eğitmenler dahi verim alamaz. Dolayısıyla üniversitelerin sayısı, iletişim bölümleri, atölyelerin sayısına bakacağımıza içeriğe ve yönteme bakmalıyız. 30 sene öncesinin müfredatı ile üniversitede eğitim veren de bu alana sadece uygulama olarak bakarak anlamı ve duyguyu yok sayarak atölye yapan da farklı sonuç alamaz. Zamanın ruhunu doğru okuyup yöntemi de buna göre güncellemedikten sonra mecra fark etmeksizin hüsranla karşılaşılacaktır.

Salgın sürecinde bu hususta ciddi bir sınav verdik. Hemen her alanda olduğu gibi sinema eğitiminde de çevrimiçi şartlara dönüldü. Kimileri bunu zul addetse de ben imkan olarak görenlerden oldum. Çevrimiçi (online) eğitimlerin artarak devam etmesi taraftarıyım. Zira bu artık hayatımızın bir parçası haline geldi.

Atölyeyi atölye yapan birbaşka şey ise uygulamadır. Adına atölye denen hiçbir eğitimin ürünsüz tamamlanma lüksü yoktur. Olamaz. Uygulama olmazsa olmazdır ve eser ortaya konmalıdır. Elbette bir atölye çalışması, “nasıl yapılmaması gerektiğini öğrenmek için” yapılır. Lakin eserin niteliksiz olacağı anlamına gelmez bu. Çevrimiçi bile olsa her atölyede uygulama yapılması gerektiğinin ve ortaya eser konulması zaruretinin altını çizmek isterim (Şahsen online eğitimlerde eser ortaya çıkartma yöntemini uyguladığım için gönül rahatlığı ile iddia edebiliyorum).

Son olarak...

Bir atölyeye katılan herkes aynı verimi alamaz. Ve bir sinema atölyesine katılan herkes sinemacı olacak değil. Yüzde 10 oranını tutturan ve birkaç kişiye dahi olsa faydalı olan atölye başarılıdır. Söz konusu sanat olduğundan bugünden yarına var oluştan söz edemeyiz. Atölyenin olmazsa olmazları eser ortaya çıkarmak ve devamlılıktır. İstikrar ile devam eden her atölye emeline ulaşır.

İşte bu ahval ve şerait içinde sorunun cevabı nettir: doğru müfredat ve yöntem ile kurgulanan sinema atölyeleri faydalıdır, olmalıdır.

#Sinema
#Atölye
#Sanat
3 yıl önce
Sinema atölyeleri ne kadar gerekli?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi