|
Siyasal irticayı cumhuriyet savunusuyla gizlemek…

Hâlâ vatandaşların kılık-kıyafeti üzerinden cumhuriyet tartışması yapmak da neyin nesidir?

Bir CHP’li yönetici kalkıp başörtülü bir kızımız üzerinden cumhuriyet değerlerini gözümüzün içine içine sokuyor. O tercüman kızımızın sadece başörtüsünü değil aynı zamanda muhterem annesini de tartışma konusu yapmak, dahası ve en fenası annesi üzerinden bir kızımızı siyasi ve ideolojik bir lince tabi tutmak her şeyden önce insanlıkla bağdaşmaz.

Cumhuriyeti bir ideolojiye ve hayat tarzına indirgemek cehaletle buluşan bir patoloji örneğidir. Cehaletin dibidir bu; çünkü cumhuriyet bir değerler ideolojisi değildir. Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetme tarzıdır. Bir yönetim biçimini her hangi bir ideolojik değerle veya hayat tarzıyla ilişkilendirip yüceltmek, patolojik/marazî bir bakış açısının ürünü olabilir.

Cumhuriyet, bütün halka karşı nötr olan bir yönetim biçimidir. Vatandaşlardan birilerinin ideolojisine ve hayat tarzına yaslanıp ötekilerini kendilerine benzetmeye çalışan yönetimin adı ne cumhuriyet olur ne de demokrasi. Zaten demokrasiden yoksun bir cumhuriyetin kıymeti harbiyesi de yoktur. Demokratik cumhuriyetin hür ve eşit vatandaşları vardır. Demokratik cumhuriyet vatandaşlarının hepsine eşit nazarla bakar. Onların tümünü makbul addeder. Gayrısı ideolojik bir ayrımcılık ve tahakkümdür. Kendi ideolojik tahakkümlerini cumhuriyet üzerinden yürütenler, cumhuriyetin adını da, demokrasinin kendisini de kirletmiş olurlar.

CHP adına konuşma selâhiyetine sahip bir siyasetçinin bu çok basit cumhuriyet ve demokrasi tanımlarından bi-hâber olmasına mı kızalım, yoksa cumhuriyeti kendi partisinin ideolojisinin taşıyıcı aparatı olarak gören otoriter ve baskıcı zihniyetine mi kızalım, bilemedim. Cehâlet, kötü bir şeydir. Lakin telafisi mümkündür. Ama otoriter ve baskıcı zihniyeti cumhuriyet üzerinden meşrulaştırıcı bakış açısı, ideolojik bir körlük ve hastalıktır. Ne yazık ki bunun telâfisi mümkün değildir.

Dün aynı zihniyet sahipleri o kızımızın annesine başörtüsüyle Meclis’e girdiği için düşmanlık besliyordu. “Burası cumhuriyete meydan okunacak bir yer değildir!” sözü, dönemin CHP zihniyetli Başbakanı tarafından söylenmişti. Hem de büyük bir kinle. Bugün hem başörtüsünden hem de şerefli annesinin isminden dolayı linç edilmek istenen kızımızın o günlerde okuduğu okulda karşılaştığı gayr-ı insani muamelelerin travmaları bile silinmemişken bugün kalkıp daha kötücül bir saldırıya muhatap kılınması insanlıkla izah edilebilecek bir durum değildir. Bu ideolojik vampirliğe cumhuriyetçilik kılıfının giydirilmiş olması aslında cumhuriyete düşürülen kara bir lekedir. Bir yönüyle “kadına şiddet”i içeren bu ideolojik saldırganlığın malum kadın çevreleri tarafından sessizlikle karşılanması da hayli manidardır. “İstanbul Sözleşmesi” üzerinden kadına şiddet olgusunu öne çıkartan mahfillerin o gencecik kızımıza yönelik bu şiddet karşısında ses çıkarmamaları, sahici yüzlerini gösteren ibretâmiz bir örnek olmuştur. Demek ki bu odaklar bütün kadınları eşit görmüyorlar! Bazı kadınları bazı kadınlardan imtiyazlı ve üstün görüyorlar! Kadının kendisini değil bazı kadınların hayat tarzlarını ideoloji düzeyinde savunan çevrelerin “kadın hakları”nı dillerine dolamaları ne yaman çelişkidir!

Bir yanda kutuplaşmaktan şikâyetçi olacaksınız, öbür yanda kutuplaştırmayı çatışmaya dönüştüren ideolojik bir canavarlığı siyasetinizin merkezine yerleştireceksiniz, olacak şey değil! Bari kendinizle tutarlı olun.

Ayrıca merak ediyoruz: Siz kimsiniz? Hangi cumhuriyeti savunuyorsunuz? Vatandaşları arasında ayrımcılık yapan, bazı vatandaşları diğer vatandaşlardan üstün ve ayrıcalıklı gören, dahası bazı vatandaşları düşman gibi gören ideolojik-otoriter bir cumhuriyetçi anlayıştan mı yanasınız, yoksa bütün vatandaşları dinleri, ırkları, mezhepleri ve hayat tarzları ne olursa olsun hür ve eşit gören demokratik bir cumhuriyetçilikten mi yanasınız?

Görünen o ki siz birinci tür cumhuriyetçilikten yanasınız. O yüzden laikçilik anlayışınız da tamamen ideolojik. Tıpkı CHP’nin tek parti dönemindeki kudretli genel sekreteri ve ideologu Recep Peker laisizmi gibi. Daha doğrusu Peker’in ilham aldığı o din düşmanlığına yaslanan Fransız jakoben laikçiliği gibi. Günümüzde hâlâ Fransız tipi ideolojik laikçiliğe yaslanan jakoben bircumhuriyetçi anlayışı savunuyor olmanız, nasıl bir siyasal gericiliği temsil ettiğinizi gösteriyor. En önemlisi de demokrasiden fersah fersah uzakta olduğunuzu…

Siz cumhuriyetin ne sahibisiniz, ne de efendisi! O imtiyazlı vatandaşlık rejiminiz tarih oldu.

Ne mutlu ki artık hür ve eşit vatandaşları olan demokratik bir cumhuriyetimiz var bizim.

Sizin asıl meseleniz demokratik cumhuriyetle. Siz tekrar o eski Türkiye’nin imtiyazlı vatandaşlık rejimini getirmeye çalışıyorsunuz. Siyasal irticayı, cumhuriyet savunusuyla gizlemeye çalışmanız nafile!

#Siyaset
#İrtica
#Cumhuriyet
3 yıl önce
Siyasal irticayı cumhuriyet savunusuyla gizlemek…
Çekinme seni seviyorum de... De ki gönlünün mutluluğu yüzüne vursun
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak