|
Suikastlar, puslu havalar.. Ekrem İmamoğlu üzerinden nasıl bir kurgu pazarlanıyor?
Bütün seçenekleri
masaya sürdüler.
En tehlikeli senaryoları “normalleştiriyor”,
en hayali senaryoyu somutlaştırıyor, bugüne kadar denediklerini tekrarlamak, denemediklerini de uygulamak istiyorlar.
Zihinsel bir operasyon
yürütüyorlar. Kitlesel bir çalışma, algı, kamuoyu yönetimi sergiliyorlar.
Sistematik bir planlama
yapılmış ve bunu uygulamaya çalışıyorlar.
Yalanla gerçeğin birbirinden ayırt edilemediği
bir çağda yaşadığımızın gayet farkındalar.
İşte buna yatırım yapıyorlar.
Hareket noktalarını burası belirliyor.

Türkiye’de de “Stratejik Etki Ofisi” mi kurdular!

İçerideki siyasi ittifaktan, ortaklıktan çok daha tehlikeli biçimde, psikolojik operasyon, kitlesel manipülasyon yürütüyorlar. İnsanları
Türkiye için sevinemez hale getiriyorlar.
Dünyada neler olduğuna bakmadan,
“Türkiye’de her şeyin kötü olduğuna”
dair bir inancı,
kanaati
sabitliyorlar.
ABD’nin, Irak işgali için kurduğu, sadece yalan haber üretmek için görevlendirilen, yüzbinlerce insanın ölümünü normalleştirme amacı taşıyan
“Stratejik Etki Ofisi”
gibi çalışıyorlar. Muhtemelen
ABD’de, Avrupa başkentlerinden, Türkiye içinde benzer merkezler, örgütler, odaklar oluşturuldu ve bunlar fena halde organize
çalışıyor.

15 Temmuz’u yapanlar, Türkiye’yi devirmek için her yolu deneyecektir.

Sadece şunu düşünün:
15 Temmuz’da Türkiye’yi devirmek için açıktan dış müdahale yapanlar başka neler denemez!
15 Temmuz’dan sonra
Suriye’de, Libya’da, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de, Karabağ’da
olağanüstü bir güç yükselişini sahneye koyan
Türkiye’yi durdurmak için başka neler denemezler!
Suriye’nin kuzeyinde, Doğu Akdeniz’de, Ege’de
Türkiye karşıtı cephe kuranlar, içeride siyasi partilerle terör örgütlerini aynı çatı altında toplayanlar,
Türkiye ile savaşlarında başka neler yapmazlar!

D. Akdeniz’de durduramayanlar, ‘içeriden’ durdurmaya çalışıyor.

Türkiye; bir taraftan dünya ile uğraşırken diğer yandan
içeride bu odaklarla mücadelede çok ciddi enerji harcıyor.
Ülkeyi yeniden içeriye döndürmek,
içerideki boğuşmalarla tüketmek
en etkili yöntem. ABD ve Avrupa bunu yıllarca hep denedi. Şimdi yeniden denemeye çalışıyor.
Türkiye’yi Akdeniz’de durduramayanlar, içeride durdurmaya çalışıyor
ve bu amaçla kurulan bütün yapıları
seferber
etmiş görünüyor. Son günlerde
CHP merkezli operasyonel söylem,
ABD ve Avrupa’ya şikâyetler,
“Türkiye’ye müdahale et”
çağrıları vahimdir.

Bir “iç işgal cephesi” kuruldu. Terör örgütlerine yüklenen rol artık siyasi partilere yüklendi.

Cepheden cepheye koşan TSK’yı hedef almaları vahimdir.
Türkiye’nin
direnç odaklarını yıpratmaya dönük girişimler vahimdir.
Bunların
siyasi partiler üzerinden yürütülmesi
daha vahimdir.
Terör örgütlerine yüklenen misyonun artık bu siyasi yapılara yüklenmiş
olması endişe vericidir.
Dışarıda yenemedikleri, durduramadıkları Türkiye’yi şimdi içeride yenmeye, içeriden durdurmaya çalışıyorlar. İşte bu yüzden
“Türkiye’de bir iç işgal cephesi kuruldu”
diyoruz.
İşte bu yüzden
“CHP Milli Güvenlik Sorunu”
diyoruz. İşte bu yüzden
terör örgütleri yöneticilerinin artık siyasi partileri yönetmeye başladığını,
buna son vermenin Türkiye’nin
gelecek meselesi
olduğunu konuşmaya çalışıyoruz.

Şimdi yeni aşamaya geçtiler. Suikastlar… Puslu havalar Faili meçhuller mi başlatacaklar!

Bu
sistematik kurgu yeni bir aşamaya geçmiş
görünüyor;
Suikastlar dönemi… Puslu havalar dönemi. Olmaz demeyin, olur. Yapmazlar demeyin, yaparlar.
Denemedikleri ne varsa deneyecekler, asla vazgeçmezler.
Terörün beli kırıldıktan sonra
faili meçhuller dönemi mi başlatılacak?
Yeniden o puslu havalar mı oluşturulacak? Türkiye’nin direnci böyle mi kırılacak? Cumhurbaşkanı
Erdoğan’dan intikam almak için şimdi de bu yol mu denenecek?

Büyük kurgu: İmamoğlu’na değil Türkiye’ye suikast tehdidi yapıldı.

Puslu havayı kamuoyu kanaati haline getirme girişimi, ilk olarak
Ekrem İmamoğlu üzerinden tedavüle sokuldu.
Normalde; kamuoyu önünde olan herkes için muhtemel olan
“güvenlik tedbirleri”
, Ekrem İmamoğlu üzerinden
siyasi pazarlamaya dönüştürüldü. Bunun da bir büyük kurgunun parçası olduğunu düşünüyorum.
Bu çevrelerin, daha
önceki pazarlama örneklerine bakınca,
başka bir şey çıkıyor ortaya. Burada
suikast ihbarından çok, suikast ihbarı üzerinden kamuoyu oluşturma projesi tehdittir. Ekrem İmamoğlu’na değil, bütün Türkiye’ye suikast girişimi
için adımlar atılıyor.

Suikastlar saldırının yeni şekli mi olacak?

Artık
terörle bir şey yapamayanlar; istihbarat örgütleri, onların taşeronları üzerinden bireysel terör, suikast yöntemleri mi deneyecek?
CHP ve İmamoğlu, birçok müdahale yönteminde olduğu gibi,
bu ihaleyi de mi aldı?
Açıkça; Türkiye’nin bütün cephelerde verdiği mücadele ile bu söylem arasında
bir bağ
var. Türkiye’ye
saldırıların yeni şekli
olarak öne çıkarılıyor çünkü. Suriye’nin kuzeyinde kurulan cephe ile,
Doğu Akdeniz’de kurulan cephe ile, Ekrem İmamoğlu üzerinden servis edilen söylem organiktir.
Bu
söylemin, algının, tehdidin doğrudan dışarıdaki o karargâhlarda, “Etki Ofislerinde” planlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Henüz bilemediğimiz; bunu nasıl uygulayacakları.
Ya da uygulamayı başarıp başaramayacakları.

“Muhalefet” değil, “Müdahale Cephesi”

“Türkiye Ekseni” bunları da aşacak.

Ama şu bir gerçek.
Yine başaramayacaklar.
Kimler üzerinden ne servis ederlerle etsinler,
“Türkiye’yi durdurma”
planları yine boşa çıkacak.
CHP ya da Ekrem İmamoğlu, hangi çokuluslu senaryonun içinde olurlarsa olsun,
Türkiye’nin direnci, tahmin edilenden çok daha güçlü.
O puslu havaları, o çaresizlikleri bir daha bu ülkeye taşıyamayacaklar.
Türkiye,
hem dışarıda hem içeride 21. yüzyılın son büyük istiklal mücadelesini veriyor.
Artık “Muhalefet” değil, “Müdahale Cephesi” kavramı üzerinden bakarsak, o mücadele daha da güç kazanacaktır.
“Türkiye Ekseni”
bunları da aşacaktır.
#Suikast
#Ekrem İmamoğlu
#kurgu
3 yıl önce
Suikastlar, puslu havalar.. Ekrem İmamoğlu üzerinden nasıl bir kurgu pazarlanıyor?
Bugün ben de aykırı gideceğim
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü