|
Türkiye’nin Kıbrıs kumarı: Kıbrıs’ın celladına âşık edilmesi ve intihara sürüklenmesi!

Türkiye, Kıbrıs’ı kumarhaneye çevirdi: Off-shore bankacılığın, kumarhanelerin cirit attığı bir Las Vegas yaptı Akdeniz’de. Türkiye bu konuda tek başına hareket etmedi elbette. Rumlar da, Türkler de bu konuda ortaklaşa hareket ettiler. Kumar, sınırları ortadan kaldıran tek “ayartıcı canavar”dı Kıbrıs’ın bütününde!

RUMLAR KÜLTÜRLERİNE SAHİP ÇIKARKEN, TÜRKLER KÜLTÜREL İNTİHARA SÜRÜKLENDİ...

Bir farkla: Rumlar, kültürlerine, dinlerine sahip çıkıyorlar, çocuklarını Ortodoks terbiyesine, geleneklerine ve inançlarına göre yetiştiriyorlardı.

Kıbrıs Rumlar’ının okullarında Rumlar’ın kültürel kimliklerinin en önemli üç unsuru vardı: Grek kültürü, Grek dili ve Ortodoks kilisesi.

Kıbrıslı Türklerin kültürel kimliklerinin oluşumunda Türk ve İslâm kültürünün hiç bir yeri yoktu. Türkçe, bir medeniyet dili değil bir kabile dili gibi işlev görüyordu. Güçlü bir Kıbrıs Türk edebiyatı yoktu son bir asırdır. Kıbrıs Türkçesi’nde Osmanlı dönemi Osmanlıcasından güzel kalıntılar vardır ama Kıbrıslı Türkler bunu bir dil şuuruna, medeniyet ruhuna dönüştürebilecek derinlikten, destekten yoksundular, yoksun bırakıldılar.

Üçüncü olarak, Kıbrıslı Rumlar’ın aksine Türklerin dinle ilişkileri sıfır denebilecek derekeye düş(ürül)müştü! KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından alarm sinyallerinin çalması demekti bu!

Türkler, bütün İslâmî kurumlardan, İmam Hatip okulları gibi eğitim okullarından mahrum bırakıldılar! Deyim yerindeyse, Kıbrıs’ta dinle ilişkisi sıfırlanmış yapay, acıklı, kimliksiz, köksüz bir toplum icat edildi yarım asırda!

Bütün bu projenin mimarı Mümtaz Soysal’dır. Denktaş’ın yıllarca din, kültür ve eğitim stratejilerini belirleyen Soysal, kimliksiz, köksüz, yönsüz, hafızasız, tarihsiz, derinliksiz laik bir toplum icat etmeyi başardı! Tabii buna başarı denebilirse!

Elbette ki, başarı denemez buna!

Tam anlamıyla intihardır bu! Yıkım projesidir aslında! Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felâkettir bu: Kimliksiz, köksüz, hafızasız, yönsüz, yörüngesiz bir toplum, elbette ki, celladına âşık olacak, kolayca adayı Rumlar’a peşkeş çekmekte hiç bir sakınca görmeyecekti! Önceki günkü yazımda Birleşik Kıbrıs hayali gören Türklerin gerekçeleri, “radikal, gerici, yobaz unsurlar”ın Kıbrıs’ı böldükleri iddiasıydı! Emperyalistlerin uşağı olunca, hep aynı nakaratı tekrarlattırıyorlar adama papağan gibi her yerde!

CELLADINA ÂŞIK OLMANIN FATURASI...

Bu insanların anneleri, babaları Rumların tecavüzüne uğramamış mıydı, katledilmemiş miydi?

Eğer bu vahim durum böyle giderse Kıbrıs’ta yakın gelecekte tıpkı Bosna’da olan olacak: Boşnaklar, Sırpların, komşularının kendilerini katledeceklerine, kadınlarına tecavüz edeceklerine aslâ ihtimal vermemişlerdi! Biz kardeşiz, bizi kimse bölemez, diyorlardı tıpkı Kıbrıs’taki “Unite Cyprus Now” hareketinin sözüm ona hümanist hararetli propagandistleri gibi!

Bosna’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yüzyılın en büyük soykırımı, ürpertici tecavüz hâdiseleri yaşandı!

KKTC’nin başına gelecek felâket de tam da bu -Allah muhafaza: Kıbrıslı Türklere, İslâm’dan bütünüyle kopuk, koparılmış, döküntü, sığ bir laik kültür ve kimlik enjekte ettik tepeden, jakoben yöntemlerle, onları celladına âşık hâle getirdik, onları kendi ellerimizle intiharın eşiğine sürükledik!

Kıbrıs’ta bugün seçim var ve seçmenin yüzde 60’a yakını federasyonu savunuyor! Böyle giderse, CTP başkanı Tufan Erhürman’ın % 22’lik desteğini alırsa, kendi aldığı % 29.60 oy oranı da ilave edilince Rumlara toprak verilmesini dillendiren mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı yeniden Cumhurbaşkanı seçilebilir.

KKTC, kültürel olarak Türkiye’den kopmuş durumdadır: İmam Hatip okulu ve ilahiyat açılmasını bile şiddetle protesto ederek engelleyen bir Müslüman (!) halk var Kıbrıs’ta!

Türkiye’nin KKTC’de uyguladığı Jakoben laiklik politikaları Kıbrıs’ın adım adım kültürel intiharın eşiğine sürüklenmesine yol açtı!

KIBRIS’TA OYNADIĞIMIZ “LAİKLİK KUMARl” PAHALIYA PATLAMAK ÜZERE...

Oysa tam tersi yapılmak zorundaydı: Gayr-i Müslim ve hâkim, baskın bir kültüre karşı, İslâmî kimliğin güçlendirilmesi, pekiştirilmesi zorunluydu; Kıbrıslıların kimliklerini ve kültürlerini koruyabilmelerinin başka yolu yoktu.

Kıbrıs’ta oynanan laikleştirme kumarı çok pahalıya patlamak üzere: Topsuz, tüfeksiz, savaşmadan teslim edecekler Rumlara adayı bizim yanlış stratejilerimizin eseri, celladına âşık ettiğimiz bu zavallı insanlar!

Onların suçu yok, kesinlikle Kıbrıslı kardeşlerimizi suçlamıyorum. Suçlu biziz, bizim ayağımıza kurşun sıkmamıza yol açan, Kıbrıs’ı kültürel intiharın eşiğine sürükleyen sarsak, çarpık, döküntü laiklik politikalarımız ve uygulamalarımız.

Birileri sanki şunu dedi ve yaptı on yıllarda Kıbrıs’ta: Kıbrıs İslâmî bir kimliğe, köke, tarihe sahip olmasında da ne olursa olsun!

İşte bunun adı, iyimser yaklaşırsak laik kumardır; ama intiharla sonuçlanmak üzeredir!

Türkiye acil önlem almalı. Tıpkı Balkanlar’a yerleşirken yaptığımız gibi gönüllerini fethedecek çağdaş zaman dervişleri, alperenleri ve akıncılarıyla Kıbrıs’a İslâmî bir kimlik aşısı, ruh açısı yapmalı...

Ayrıca yaklaşık 20 yıldır haykırıp duruyorum: Kıbrıs’ın bugünü, Türkiye’nin yarını olmak üzere... Haykırıyorum da, anlayan, idrak eden ve duyan var mı?!

Unutmayalım: Kültürel olarak kaybettiğiniz bir yeri coğrafî olarak koruyabilmeniz kabul olmayacak duaya âmin demekten başka bir şey değildir! Kültürünü ve kimliğini koruyamayan bir toplumun vatanını koruyabilmesi elbette ki, imkânsızdır!

Vesselâm!

#KKTC
#Laiklik
#Türkiye
4 yıl önce
Türkiye’nin Kıbrıs kumarı: Kıbrıs’ın celladına âşık edilmesi ve intihara sürüklenmesi!
Erken karar verme hastalığı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?