|
Vatiye Hava Üssü’ne saldıranlar tarihi geriye çevirmek isteyenlerdir

Arap Baharı çok önemli bir süreçti ama Kuzey Afrika ülkelerinden Yemen’e ve Suriye’ye kadar çok geniş bir alanda meydana gelen değişim umudu farklı çevrelerde endişe uyandırdı. Özellikle İsrail’in güvenliğinin tehdit altında olduğu korkusundan hareketle Mısır’a çok ağır bir darbe vuruldu. Böylelikle Cezayir’den sonra ikinci bir İslam ülkesine yeniden müdahale edilmişti. Darbeden sonra ülke genelindeki bütün baskılara rağmen İhvan-ı Müslimin genel çizgisinin dışına çıkmadı. Eğer beklenildiği gibi İhvan, uluslararası kamuoyunu yönlendirenleri rahatlatacak bir faaliyette bulunsaydı bugün Mısır çok daha karmaşık bir süreç içinde olabilirdi. Ne yazık ki Türkiye’de belirli çevreler Arap Baharı’nı küresel emperyalist çevrelerin manipülasyonu olarak tanımlamayı tercih etti. Çok erken verilmiş bir kararın neticesi olan tanımlama, kısa bir zaman sonra Sisi’nin darbesine karşı kapsamlı bir tepkinin ortaya çıkmasını da engelledi. BAE, Suudî Arabistan ve FETÖ’nün darbeci Sisi’ye verdiği destek ile Türkiye’de Arap Baharı’na yönelik olumsuz bakış arasında ilişki olduğunu çok sonraları anlayabildik. Hatta o dönemde Sayın Erdoğan’ın Mursî yönetimine destek vermek için Kahire’de yaptığı konuşma da çarpıtılmıştı. Coğrafyamız içten ve dıştan kuşatılmış, kamuoyunu yönlendirenler düşünce dünyamızı da teslim almıştı. İhvan’ın Mısır’ı ve Arap coğrafyasını kapitalizme ve sömürüye açacağını söyleyenler, Mursî yönetiminin devrilmesi karşısında göstermelik bir üzüntüyle meseleyi kapattı.

On yıl sonra Türkiye’nin müdahalesiyle Libya’da büyük bir çözülmenin eşiğinden dönüldü ve geleceğe dair yeni bir bakış açısı ortaya çıktı. Eğer Türkiye müdahale etmeseydi Trablus, darbeci Hafter’in ve onun arkasındaki güçlerin eline geçecekti. UMH’nin ortaya çıkardığı toplu mezarlar, Libya için öngörülen akıbet hakkında yeterince fikir verebilir fakat daha da vahim bir sonuç ortaya çıkacaktı. Fransa ve Rusya gibi ülkelerin hırslarından dolayı gizleyemedikleri emellerinde görüldüğü gibi coğrafyamızın tamamı, yeni bir istila ile yüzleşecekti. Libya için tasarlanan muhtemel insanî felaketlerin boyutlarını Yemen’den hareketle tahmin edebiliriz.

Türkiye, Libya’ya sonuçları hesap edilmemiş bir müdahalede bulunmuş değildir. Bunun bir göstergesi olarak bakanlar düzeyinde yapılan ziyaret ile Türkiye, Libya’daki varlığını bütün dünyaya açıkça ilan etmişti. Millî Savunma Bakanı Akar’ın ziyaretinden hemen sonra Vatiye Hava Üssü’nün vurulması, Türkiye’nin varlığı ile meydana gelen jeopolitik sarsıntının derinliğine işaret eder. Bu, coğrafyamızda etkileri olacak bir değişim döneminin başlamakta olduğu anlamına gelir. Nitekim Yemen’den yükselen ses, coğrafya genelinde yeni bir hareketlenmeyi doğrular niteliktedir.

Yemen’deki insanî felaketlerin durdurulması için Türkiye’ye yapılan çağrıyı bugünün sınırları içine hapsedersek, basite indirgemiş oluruz. Bunlar bize, aynı zamanda, Türkiye eksenli yeni bir jeopolitik haritanın oluştuğunu anlatmaktadır. BAE, Socatro adasında bir oldubitti düzeni kurarken Türkiye’nin Somali’de oluşturmaya çalıştığı güvenlik alanını da tehdit etmektedir. Türkiye, BAE’nin kimin eli olduğu konusunda bir fikir sahibidir ve Yemen’den yapılan çağrı coğrafya eksenli hareketlenmeye işaret etmektedir. Bunda Türkiye’nin büyük payı vardır ve coğrafyamızda güven oluşmaktadır.

Arap Baharı hedefine ulaşamadı. Kitleler sükût-ı hayal ile evlerine döndü. Fakat bugün Arap Baharı ile açığa çıkan fikirlerin yaşamakta olduğunu görüyoruz. Üstelik bu fikirler dönüşüm geçirmekte ve birtakım saplantılar geride kalmaktadır. BAE ve Suudî Arabistan gibi bağımlı siyasî yapıların coğrafya aleyhine kurduğu ilişkiler, farklı alanlarda çok dar bir bakış açısının ortaya çıkmasına sebep oldu. Yaklaşık yüz yıldır bu dar bakış açısı ile bütün bir coğrafyanın teslim alındığını söyleyebiliriz. Bu açıdan Türkiye’nin Libya’ya müdahalesiyle coğrafyayı teslim alan ilişki ağlarının sarsıldığını söyleyebiliriz. Arap Baharı, bağımlı yapılar eliyle hedefinden uzaklaştırılmıştı. Türkiye ise Libya’dan önce bağımlı yapılara karşı büyük mücadele verdi. Arap sokaklarını harekete geçiren de Türkiye’nin bağımlı yapılara ve onların arkasındaki güçlere karşı mücadelesidir.

Yemen coğrafyasının zihnimizdeki izleri, sıradan hatıralara sahip olmadığımızın kanıtıdır. Coğrafyada meydana gelen sarsıcı değişimlerin bu hatıraları da etkilemesi kaçınılmazdır. Vatiya Hava Üssü’ne saldıranların bu değişimi durdurmak istedikleri açıktır.

#​Arap Baharı
#Türkiye
#Libya
#Yemen
4 yıl önce
Vatiye Hava Üssü’ne saldıranlar tarihi geriye çevirmek isteyenlerdir
“Nükleer kalkan” kimlerin işine yarıyor?
Söyle bakalım Sadık!
İki canlı bombanın yolu nerede kesişti?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?