|
vesanat dergisinde bir söyleşi

vesanat, yeni yılın ilk ayında çıkarılan yeni bir iki aylık sanat ve edebiyat dergisi.

İstanbul adresli derginin Genel Yayın Yönetmenliğini Mahmut Coşkun, Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğünü Fatih Baha Aydın üstlenmiş; Aynur Dilber, Hicran Karatay, Ali Oktay Özbayrak ve Enes Şakar da derginin editörleri.

Yeni dergilerin ilk editöryal yazıları manifesto maksatlı olarak yazılmasalar bile bu esasa göre okunurlar. Çünkü apriori olarak, yeni dergiler, mevcut dergi ortamındaki önemli bir boşluğu doldurmak maksadıyla çıkartılırlar.

Nitekim vesanat’ın Mahmut Coşkun imzalı editöryal yazısı da minvalde yazılmıştır. “Uzun bir süredir” dergi ekibinin zihninde dalgalanan bir dergi çıkarma fikrinin, “yaklaşık altı ay önce” somutlanmasıyla ilk sayı ortaya çıkmış.

Yine bu yazıya göre vesanat, yayımlanmış ve yayımlanmakta olan refiklerine, sadece selam ve muhabbetlerini ileterek değil selam ve muhabbetini iletmekten “kıvanç” duyarak, onlarla çatılmama ve dolayısıyla uyumlu olma kararını benimsemiş.

Coşkun’un “vesanat dergisiyle Türk edebiyatının kendi kuramına ulaşmasına katkı sağlayabilirsek ne mutlu bize. Nitekim bir sanat akımı oluşturmanın, kendine ait bir sanat fikrine erişmenin temeli, sanata dair düşünmek ve düşünceleriyle sanatı şekillendirmek olacaktır. Bizim amacımız Türk sanatçısının yaptığı sanata dair düşüncelerini paylaşabilmesine imkan sağlamanın yanı sıra arkadaşlarımızla çıktığımız bu yolda üretimi kuyuya taş bırakmanın ötesine taşımaktır. (...) Türk sanatının felsefi temellerini, ruhsal yapısını aktarabilmektir” cümleleriyle başlayan ve devam eden vesanat özelindeki vaat beyanı, biraz uzun düşen şu mottoyla özetlenmiş:

“Sanatı kutsamak değil sanatla yoğrulmak niyetiyle; vesanat, Türk sanat kuramının inşası, Türk sanatının icrası için elinden geldiği kadar sizlerle olmaya devam edecektir.”

Burada “kutsanmak”tan maksadın, sanat ve edebiyat kanonunca tezkiye edilmek mi yoksa mevcut sanatın kutsanan bir faaliyet sayılmasından hareketle onu yeryüzünde sabit tutmak mı olduğu tam anlaşılmasa da, bu gayretin “yoğrulmak çabasına” bitiştirilmesi oldukça önemli görünmektedir.

Fatih Baha Aydın, Erhan Genç, Hüseyin Ahmet Çelik, Aynur Dilber ve Kürşat Çelik imzalı beş öykünün yer aldığı vesanat’ta, Engin Koca, Erol Yıldırım, Mahmut Coşkun, Hicran Karatay, Samet Kara, Aynur Diber, Hüseyin Kıyak ve Osman Süreyya’nın yazılarından oluşan bellek ve sanat ilişkisinin ele alındığı dosya, Şeyma Ersoy Çak ile Fatih Bana Aydın’ın müzik, İbrahim Ethem Ortaköy’ün sinema, Ali Oktay Özbayrak’ın eleştiri esaslı yazılarıyla ve Tuncay Günaydın, Elif Özen ve Mehmet Fırat Kurt’un kitap tanıtımlarıyla tahkim edilmiş.

Yayın kurulunu Erhan Genç, Hüseyin Ahmet Çelik, Kadir Daniş ve Kürşat Çelik’in oluşturduğu vesanat’ın ilk sayısındaki mezkûr imzalara bakarak, “altı aylık hazırlıktan” çıkan sonucun zayıflığına hükmedilmemeli, daha doğrusu söz konusu hazırlığın asıl sonraki sayılara yansıyacağı umudu diri tutulmalıdır.

Bana göre vesanat’taki en dikkate değer şey ise, Zeynep Gemuhluoğlu ile yapılan söyleşidir.

Zeynep Gemuhluoğlu ile Mahmut Coşkun’un gerçekleştirdiği bu söyleşide, lafı sündürmeden söylememiz gereken ilk şey, sorularının zayıflığına rağmen, sanat ve felsefe ilişkisi ya da sanatın felsefesi esasında söylenenlerin, son derece değerli oluşudur.

“Anlatılamaz, ancak okununca anlaşılır” sözüne örnek olarak gösterebileceğimiz bu söyleşiden, sadece sanatsal tecrübeye ilişkin şu kısmı alıntılamamla bile, sanırım onu seçmedeki isabetim daha iyi anlaşılacaktır:

“...Klasik metafizik açıdan bakarsak, -şimdi modern düşüncede tamamen yer değiştirdi de- aslında tecrübe dediğimiz şey denenmiş bilgi değildir, dolayısıyla bir deney yaparak bilgiye ulaşamayız. Episteme değildir; ikisi farklı şeylerdir. Tecrübe de bir çeşit bilgidir ama tecrübe duyularla kazanıldığı ve dolayımdan geçtiği için vs. aşağı türden bir bilgidir. Tecrübenin kaynağında bugün hafızaya işaret etmeye çalıştığımız anlamda bir çeşit otorite vardır. (...) Bir otoriteyi, referans almadan bir deney yapamazsınız, bir şeyi deneyemezsiniz.”

Gemuhluoğlu ile yapılan söyleşi, vesanat’ın yukarıda zikrettiğim vaatleri bakımından bir ilk örnek olarak alınacak olursa, ilk iz doğru belirlenmiş demektir.

Çıkan her yeni dergiyi heyecanla karşılayan biri olarak, vesanat’ın çıkışını tebrik ediyor, istikrarlı ve doğru sözünde bereketli bir yayın hayatı diliyorum.

vesanat’ın edebiyata göre sanatı öncelemesini de ona mahsus bir farklılık olarak görüyor ve bunu değerli buluyorum.

#vesanat
#Dergi
#Edebiyat
3 yıl önce
vesanat dergisinde bir söyleşi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’