ABD’de Başkanlık seçimleri 3 Kasım’da yapılacak. “COVİD-19” salgınının yol açtığı tahribatlar ve Siyahî Amerikalı George Floyd’un Beyaz bir polis tarafından öldürülmesinin ardından zuhur eden Irkçılık karşıtı protesto dalgaları Trump’ı deyim yerindeyse köşeye sıkıştırdı. İkinci kez seçilmek için bütün kartlarını masaya yatıran Trump, bir taraftan da Federal Yönetim’in kilit mevkilerini kendisine en sadık adamlarla tahkim ediyor. Trump daha baştan itibaren “Derin Devlet” olarak nitelediği elit bir zümrenin kendisine karşı çalıştığını savunuyordu.
Hatırlayacak olur iseniz, Trump Şubat 2020’de ABD’nin Almanya Büyükelçisi Richard Grenell’i geçici olarak Ulusal İstihbarat Direktör Vekilliği’ne getirmişti. Direktörlük “CIA” dahil olmak üzere 16 ayrı istihbarat örgütünün yer aldığı “ABD İstihbarat Topluluğu”nu koordine ediyor. Amerikan medyasında yer alan bazı yorumlara göre Grenell’in Direktör Vekilliği’ne getirilmesi, İstihbarat Topluluğu içerisinde Trump karşıtı personelin tasfiye edilmesiyle ilgiliydi. Trump’ın Ulusal İstihbarat Direktörlüğüne gösterdiği aday ise John Ratcliffe idi. Kongre’de görev yaptığı dönemde en muhafazakar üyelerden biri olarak bilinen Ratcliffe’in adaylığı Mayıs 2020’de Senato’da onaylandı. Ratcliffe de Grenell gibi Trump’ın gündemine bağlı bir isim.
Trump Başkanlığının ilk yıllarında yönetim içerisinde “Küreselciler” ve “Ulusalcılar” çatışması yaşanmıştı. Bu iç çatışmanın sahnelerinden biriyse “Ulusal Güvenlik Konseyi” idi. Trump’ın ikinci Ulusal Güvenlik Danışmanı General Herbert Raymond McMaster Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Trump’a sadık adamları tasfiye etmekle suçlanmıştı. Trump’ın Beyaz Saray eski Başstratejisti Steve Bannon ile müttefik oldukları söylenen bu isimlere “Amerikan Siyonist Organizasyonu(ZOA)” sahip çıkmış ve Trump’ın McMaster’ı azletmesi için bir kampanya başlatmıştı. Sözkonusu isimler sert İran karşıtı ve sıkı İsrail yanlısı biliniyorlar. Bu ekip ayrıca Mısır’daki “Müslüman Kardeşler Teşkilatı”nın ‘terörist’ ilan edilmesi için de bastırıyordu.
McMaster’ın kovduğu isimler arasında Ezra Cohen-Watnick ve Rich Higgins de yer alıyordu. Watnick, Beyaz Saray ile İstihbarat Topluluğu arasında koordinasyonu sağlamakla görevliydi. Daha önce Pentagon’da çeşitli görevlerde çalışan Higgins ise Ulusal Güvenlik Konseyi’nde “Stratejik Planlama Ofisi”nin başındaydı. Higgins’in el altından dağıttığı notlara göre Küreselci Solcular, Maoist’ler ve İslamcıların da içinde yer aldığı koalisyon Trump’a karşı çalışıyordu. “ABD Başkanı ve Politik Savaş” başlıklı 7 sayfalık bu notların Higgins’in kovulmasına sebep olduğu söyleniyor. Trump’a sadakat gösterdiği için Beyaz Saray’dan kovulduğunu iddia eden Higgins de bütün bu gelişmelerin arkasında ‘Derin Devlet’in parmağı olduğunu savunuyordu.
Ne ki Mart 2018’de Trump, General McMaster’ı da Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinden azletti. Ezra Cohen-Watnick ise aynı yılın Nisan ayında Adalet Bakanlığı’nda Danışman oldu. Watnick Mayıs 2020’deyse Savunma Bakanlığı’nda Bakan Yardımcısı olarak göreve başladı. Bugünlerde bir diğer gelişmeyse Rich Higgins ile ilgiliydi. ABD medyasında yer alan yorumlara göre John McEntee tarafından yönetilen Beyaz Saray Personel Ofisi, Higgins’in Pentagon’da kritik bir göreve getirilmesi için bastırıyor. Trump’ın John McEntee’yi de ‘Derin Devlet’in adamlarının federal bürokrasiden ayıklaması için bu göreve getirdiği iddia edilmişti. Trump’ın bir diğer görevlendirmesiyse, Temsilciler Meclisi üyesi Mark Meadows’u Beyaz Saray Genel Sekreterliğine getirmesiydi. Meadows da Kongre’de en sıkı Trump yanlısı olarak öne çıkmıştı.
ABD medyasında yer alan bilgilere göre Savunma Bakanlığı Higgins’in görevlendirmesinde yavaş davranıyor. Konunun Beyaz Saray Personel Ofisi ve Pentagon arasında gerilime yol açtığı bile söyleniyor. Hatta Personel Ofisi’nin Pentagon’a Higgins’in atanmasıyla ilgili sürecin neden hızlandırılmadığını sorduğu dahi öne sürülüyor. Demokratlar’a göreyse sözkonusu atamalar meslekî profesyonellikle ilgili değil, tamamen Trump’a sadık olmakla ilgilidir.
