|
Züleyha’nın üç sonu

Niçin üç? Bilmem. Niçin bu üç son? Onu da bilmem. Dahası, olmuş mudur, olmamış mıdır, yaşanmış mıdır, yaşanmamış mıdır bu sonlar, onu da bilmem. Öyle şeyleri bilmem ben. Sadece anlatmak derdinde bir âdemim. Dilini eline alıp söylemek ödevinde bir âdem…

Derler ki…

Yusuf peygamberimiz zindandan çıkıp da Mısır’a sultan olanda, devran sürende, gelip tahta vezir olarak oturanda, cümle Mısır ahalisi onun iki dudağından çıkacak emirlere kulak kesilende olan biteni olup bittiği gibi anlatmışlar Züleyha’ya. Züleyha geceler boyu kurmuş, gündüzler boyu düşünmüş. Kendini yoklamış ve de aynalara bakmış. Aynalara bakınca aynada gördüğüne üzülmüş. Şundandır şöylece ki Züleyha, Yusuf’a iftira edip onu zindana attırınca çirkinleşmiş. Öyledir. Kötülük çirkinleştirir insanı. Züleyha, Yusuf’a o kötülüğü yapınca yüzünün feri çekilmiş, saçının siyahı aka dönmüş. Beli bükülmüş ve de boynu eğrilmiş.

Demiş ki Züleyha kendi kendine. “Gitsem de Yusuf’un karşısına çıksam o peri suret, o ay yüzlü, o insan güzeli beni bu halimle beğenmez. Genç, güzel halimle beni reddeden o güzel Yusuf, beni bu halimle hiç kabul etmez.” Züleyha işte. Güzelliği dışta, dışın dışında zannetmek en büyük hatası…

Yine de aşk galebe çalmış ve Züleyha, aba kumaştan bir elbiseye bürünüp, saraya, Yusuf’un yanına varmış. Yusuf’u görür görmez “sana aşığım” demek yerine demiş ki “ben senin Rabbine teslim olmaya geldim. O ne güzel, ne merhametli, ne büyük bir Rabtır.” Saat o saat, dem o dem olmuş. Züleyha, Yusuf’un Rabbine iman edince, yüzüne ışık gelmiş. Saçının beyazı siyaha dönmüş. Beli düzelmiş, yaşlılığı su gibi akmış cümle bedeninden de o gencecik, güzel kadına dönüşmüş oracıkta.

Derler ki…

Yusuf peygamberimiz zindandan çıkıp da azametli bir vezir olanda, buyruk salıp emir verende, günlerden bir gün “az biraz gezeyim çarşıyı pazarı” deyip dolaşmaya durmuş. Meğerse iftira ile kendisini zindana attıran Züleyha da, elinde bir dilenci çanağı, tam sarayın karşısında “belki bir gün Yusuf gelir de onu görürüm” diye oturup durmaz mıymış?

Ne şaşırdın? Aşktır bu. En çok dilenene yakışır.

Yusuf saraydan çıkıp da karşı yola geçince Züleyha’yı bir dilenci olarak görmüş amma ki tanımamış onu. Kim bile bunun niçin böyle olduğunu? Belki dört bin sene sonra dinleyelim de ibret alalım diyedir en çok.

Yusuf’un yolu karşıya yürüyüp, elini kesesine atıp, kesesinden hürmetlice bir sadaka çıkarıp, Züleyha’nın çanağına bırakıp, onun kim olduğunu da görmeyip yürümesiyle birlikte Züleyha’nın elinden çanak düşmüş yere… Dişleri kitlenmiş, kalbi fazla gelmiş bedenine. Oracıkta, kendisini tanımayan Yusuf’a baka baka, Yusuf’un gömleğinin arkadan yırtıldığı günden utana utana, “tık” diye teslim etmiş canını…

Züleyha yaşarken değil amma ölünce tanımış onu Yusuf. “Vay ki hayıf” deyip kendi elleriyle kazmış mezarını Züleyha’nın.

Derler ki…

Yusuf peygamberimizin suçsuzluğu ortaya çıkanda, serbest kalanda, makam mansıp onu bulanda Mısır’ın firavunu diyesi olmuş ki “tez bu Züleyha’yı atın zindana Yusuf yerine.”

Yusuf’un gönlü Züleyha’nın zindana düşmesine razı gelmemiş elbet. Ancak Firavun “ben nasıl bir hükümdar olmalıyım ki adaleti tesis edemeyeyim?” deyince çaresiz vazgeçmiş Yusuf isteğinden. Zindana atmışlar Züleyha’yı.

Züleyha zindanda bir taşı incelte incelte bir bıçak yapmış kendine. Her gün bir kerre göğe bakmış. Baktığı gökte, en güzel elbiselerini giydirip Mısır’ın zengin kadınlarının karşısına çıkardığı Yusuf’un ay parçası yüzünü görmüş. Yüzünü gördükçe bıçağı sürtmüş eline. Kanatmış elini.

Amma ki geçmemiş acısı. Bilmiş Züleyha. Acının geçmeyenin makbul olduğunu anlamış. Bıçaktan da, hayalden de vazgeçmiş.

İşte böyle… Ya bunlardan biri olmuştur yahut olmamıştır. Anlatan da bilmez. Anlatan ister ki anlatsın da derdi azalsın. Bundan ibarettir mesele. Bir de şundan tabii: “ Saldı Yusuf kimi öz sevgilisin zindane / Goydu rüsvalığı âlemde Züleyha, delidir”

#Züleyha
#Yusuf Peygamber
#Mısır
#Zindan
3 yıl önce
Züleyha’nın üç sonu
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak