|
Alternatif pazar, güven sorunu ve Helal Sertifikası

Küresel kriz sonrasında ekonomiyle birlikte adını sıkça duymaya başladığımız iki kavram var; biri alternatif pazar, diğeri ise güven...

Özellikle Avro Bölgesi olmak üzere gelişmiş ülkelerde sistematik bir şekilde süregelen kriz, ticari dengeleri de yerinden oynattı, şirketlere, hükümetlere olan güveni sarstı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''ın, Ali Babacan, Zafer Çağlayan gibi bakanlarımızın sıklıkla dile getirdiği bir ''kriz'' tespiti var. Avrupa''da krizi ''güven veren yönetim eksikliği''ne bağlıyorlar. Tek sebep olmamakla birlikte doğru.

2008 krizi sonrasındaki süreçte alternatif pazar arayışları küresel ticaretteki rekabeti daha da derinleştirdi. Daha önce hiç aklımıza gelmeyen, ihmal edilmiş ülkeler/bölgeler can simidi oldu.

Ortadoğu ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri, Asya-Pasifik ülkeleri, Afrika ülkeleri, derken en son Latin Amerika...

Türkiye''nin ''cumhuriyet tarihinin rekoru olarak kırdığı ihracat rakamları bu sayede elde edildi.

Bunları neden anlatıyorum? Çünkü bu bölgelerinin birçoğunu kapsayan alternatif bir pazarımız daha var. İslam ülkeleri...

27 İslam ülkesi ile Türkiye''nin ticaret hacmi, son yıllardaki gayretlerle 50 milyar doların üzerine çıktı ama toplam dış ticaret içerisindeki payı çok küçük seviyelerde. İslam ülkelerinin yaptığı ithalat göz önüne alındığında ise Türkiye''nin payı çok daha düşük.

İslam ülkeleriyle politik ilişkilerimiz ve Suriye''deki sıkıntıları saymazsak üst seviyelerde. Fakat bu ilişkilerin yeterince değerlendirilemediğini görüyoruz.

Özellikle tarım ve gıda ürünlerinde... Aslında Türk ürünleri, İslam ülkelerindeki rakip ürünlere göre kalite ve lezzet açısından çok iyi.

Buna rağmen neden yeterince tercih edilmiyoruz?

Burada güven problemi olduğunu kabul etmek gerekir.

''Nasıl aşılacak bu problem?'' derseniz, burada da bir fırsat var kapımızda: Helal Gıda...

Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) verilerine göre, dünya genelinde 2.5 trilyon dolar olarak ifade edilen helal gıda pazarından Türkiye yalnızca 1 milyar dolarlık bir pay alıyor.

Binde 1''lerin de altında bir oran. Kabuklarını kırmış, ihracat rekorlarını alt üst eden Türkiye için kabul edilebilir, izah edilebilir bir durum değil.

Türkiye''deki firmalara Helal Sertifikası verilsin denildiğinde kıyametler koparanlar olmuştu.

Fakat geçen yıl Türk Standardları Enstitüsü de (TSE) Helal Sertifikası vermeye başladı.

Fakat bu sertifikaya gösterilen ilgi de benim için şaşırtıcı nitelikteydi. 6 ay içerisinde Helal Sertifikası için müracat eden firma sayısı 57''de kalmış.

Hani dışa açılmak, yeni pazarlara ulaşmak isteyen müteşebbislerimiz, üreticilerimiz?

Artık Helal Gıda fuarları organize ediliyor. TİM, MÜSİAD, ASKON, TUSKON gibi sivil toplum kuruluşları sürekli, bu sertifikaların islam ülkelerine yapılacak ihracattaki avantajlarını anlatıyor.

2012 yılı için ihracat çıtası 150 milyar dolara çıkarıldı. Küresel ekonomide durgunluğun artacağı öngörülen 2012 yılı geçen yıldan daha kolay geçmeyecek. O yüzden fırsatları iyi değerlendirmeliyiz.

İhaleye değil ilmihale

Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) çok farklı bir etkinliğe daha imza attı. UTESAV Müdürü (kendisi, ''Hâdim-ül UTESAV'' diyor) Şükrullah Dolu''nun ifadesiyle; "Puslu bir kış günü (07 Ocak 2012 Cumartesi) ve saat sabahın 07:00''si… Havanın soğukluğuna, hafta sonu olmasına ve sabahın erken saatine rağmen işadamları birer birer salondaki yerlerini alıyorlar. Fakat yaklaşık 50 iş insanını buraya getiren dünyalık bir ihale değil, hayatlarını anlamlı kılacak ilim…"

Dünya çapındaki iş örgütlerini ve holdingleri yöneten işadamlarının öğrenciler gibi sıralara dizilme gerekçesi ''İslâm İnanç İlmihali'' dersi…Bu ilmihal dersi, bildiğimiz ''Mızraklı ilmihal'' derslerine hiç benzemiyordu. Zaten dersi veren Ümit Şimşek de bunu açık açık belirtiyordu: Amaç ''erdemli işadamı'' yetiştirmekti...

Kendilerini tebrik ediyoruz. Kapitalizmin giderek daha acımasızlaştığı, iş hayatına dalıp, kazandıkça, bir taraftan da değerlerin kaybedildiği bir ortamda, üzerinde durulması gereken en elzem konuların başında geliyor. 50 ile başlayan bu dersleri 100''lerin, binlerin takip etmesini diliyorum...

RTÜK uyuma, bilinç altına sahip çık

UTESAV farklı konuları gündeme getiriyor. Vakfın bir önceki gündem konusu ''güvenli internet''ti. Gelecek nesillerimizi zararlı içeriklerden korumak için geliştirilen bu uygulamayı, gündeme taşımışlardı. Kendilerine ve Radyo Televizyon Üst Kurulu''na (RTÜK) bir çağrıda bulunmak istiyorum. Televizyonda, sinemada, tiyatroda, belki de çok önemli toplantılarda subliminal mesaj adı verilen bir uygulama var. Bir objenin içerisine gömülü olarak yer alan ve yalnızca bilinç altının algılayabileceği şekilde dizayn edilen işaret ya da mesajlar ... Bunlar ticari mesajlar da olabiliyor, siyasi ya da cinsel mesajlar da...

Geçtiğimiz günlerde bir haber kanalında bu konu tartışıldı. Özellikle çocukların ve gençlerin izledikleri, çizgi filmler ve popüler diziler de bu yöntem kullanılıyor. Genç beyinlere, bilinç altı yoluyla sürekli cinsellik ve şiddet içeren mesajlar pompalanıyor.

Bu tür mesajları kullanmak 55 ülkede yasaklanmış.

Türkiye neden uyuyor?

Hadi yasak değil, içeriği RTÜK tarafından neden denetlenmiyor?

Bu konuda vatandaşın şikayet etmesi mümkün değil. Çünkü, izlerken algılayamıyor bu mesajları.

Bu denli önemli bir konu neden güçlü bir şekilde tartışılmıyor, kamuoyu bilinçlendirilmiyor?

12 yıl önce
Alternatif pazar, güven sorunu ve Helal Sertifikası
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi