|
Tüketim ekonomisi ve Görünmeyen Üniversite

Amerika''da patlak veren ve bugün Avrupa boyutuyla derinleşen küresel kriz, tüm dünyaya bir şey öğretmişti. Adına ister tüketim deyin, ister kazanma deyin, isterse de aşk deyin, insanların hırsı, sonuçta büyük bir ekonomik hüsrana yol açıyor.

Krizin ana sebebi paradan para kazanma hırsı olarak gösterilse de, gerçekleşmesinin insanların tüketim hırsı yoluyla olduğunu da unutmamak gerekir.

Konutları, arabaları, mücevherleri almak isteyen milyonların, aldıkları ürünün gerçek değerinin kat kat üzerinde bir maliyete, ömürlerinin büyük bölümünü borçlanmaları (mortgage/tutsat) sonucunda türev piyasalar denen köpük oluştu.

Tüm dünya bu köpüğün içerisinde boğuluyor.

Bugün ülkelerinin iflas masasında can çekiştiği Hıristiyan dünyasının dini lideri

Papa 16. Benediktus''a göre de, küresel krizin sebebi, "Gerçek Tanrı''nın yerine ''ihtiras tanrısı''nın konulması" değil midir?

Unutulan, belki de boyutu devasa olduğu için gözden kaçan bir nokta var; bu hırsı,

bu sistemi besleyen, yapısı itibariyle bir ahtapotu andıran kolları var.

Birinin adı yılbaşı, birinin ki anneler günü, birinin ki sevgililer günü ve daha niceleri…

Sanki hediye almasa, sevgisini ispat edemeyecek. Sanki hediyesini başka bir gün alsa, hiçbir anlam taşımayacak.

Bilmiyor ki, reklamlar yoluyla, sosyal medya yoluyla, postmodern mahalle baskısı yoluyla kendisinde oluşturulan bu duygu, aslında arka planda kapitalist sisteme sermaye olup akıyor, daha büyük havuzlarda, daha büyük girdaplar için kullanılıyor.

Üstelik, insanların büyük çoğunluğu sevgisini borçlanarak gösteriyor. Nasılsa öderim mantığıyla 10 taksit, 12 taksit, 120 taksit seçeneğiyle gelecek bir yıllık, 10 yıllık harcama defterini peşinen kapatıyor.

Sevgililer gününde tanesi 10 lira olan bir gül, normal zamanlarda 3 lira iken, 1 lira iken sevgiyi ifade edemiyor mu?

Sevgililer gününde bülbül olup şakıyan dil, 364 gün lâl mı oluyor?

"Benim sevgim öyle büyük olmalı ki sadece bir güne sığmamalı. Benim sevgim öyle özel olmalı ki, milyarlarca sevgicik arasında sıradanlaşmamalı" diyemiyor mu?

Her yıl giderek artan bir oranda tüketim çılgınlığına dönüşüyor, sevgililer günü.

Sevginin paraya indirgenmiş hali gibi geliyor bana, artık bu tür günler…

Üzüntüyle gözlemlediğim bu tüketim çılgınlığı bana üniversite yıllarımda okuyup, yoluma ışık olarak tutmaya çalıştığım Ersin Nazif Gürdoğan''ın tüketim ekonomisine karşı yazılmış kitaplarını hatırlattı.

Teknolojinin Ötesi, Kirlenmenin Boyutları ve Görünmeyen Üniversite…

Ersin Nazif Gürdoğan''ın kapitalizme karşı manifestosuydu benim gözümde.

Nazif Hoca, sanki ta 20 yıl öncesinde, bugünkü ''dindar nesil'' tartışmaları içine doğmuş gibi, "Bize benimsetilen yaşama biçimine başkaldırmanın yolu, tasavvufun güçlendirici yöntemi içinde olgunlaşmış Müslümanların sayısını çoğaltmaktır" diyor. (Teknolojinin Ötesi Syf:199)

"Tüketim ekonomisinin "Her gün biraz daha fazla" sloganına karşı tavrımız: ''Hiçbir şeyimizle bizden olmayanlara benzememek, her eylemimizle onlara karşı çıkmak'' olmalıdır" diyerek de Görünmeyen Üniversite''lere açılan yolu gösteriyor.

St. Valentine''s Day''den bizim "sevgililer gününe"

Yukarıda anlatmaya çalıştığım düşüncelerim, sevgililer gününün sosyo-ekonomik boyutuyla ilgili. Bunun bir de dini tarafı var. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi''nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine''s Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.

12 yıl önce
Tüketim ekonomisi ve Görünmeyen Üniversite
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset