Tüm dünya bir tercihi tartışıyor; para politikası mı, maliye politikası mı? Neredeyse hiçbir ekonomi hem maliye hem para politikalarının ikisini birden işletecek durumda değil. Ya borçlular ya da bugünkü para sisteminin mağdurular. Hatta birçok ekonomi aşırı borçlu olduğu için ne para politikasına ne de maliye politikasına başvurabilir durumda. Tamamen kayıtsızlar.
Bana sorularsa ne para politikaları ne de maliye politikaları derim. Para etkisiz olmalıdır görüşüne bugünkü para sisteminin kusurlarından da hareketle katılırım. Maliye politikaları ise bugünkü paradigmadan kendi başarısı kendini yok edecek bir enstrüman seti sunar. Vermenin sonu olmadığı gibi refah devleti düşüncesinin gereği olarak görülür ve refah devleti uzun zaman önce terk edilmiş bir ideolojidir. Para ve maliye politikalarını gene de yadsımıyorum ama olağan değil, olağanüstü durumların enstrümanı olarak ele alınmalı diye düşünüyorum. Bunlar zaten olağanüstü durumlarda başvurulan araçlardır denebilir. Ama uygulama öyle değildir. Bugünkü şartlar olağanüstü değil midir, diye sorulsa ona da “evet öyledir” cevabını veririm. Fakat bu olağanüstülük bir eksiklikten kaynaklanıyor. Hatta bu eksikliği şeksiz ve gümansız destekliyoruz. Böylece de para ve maliye politikalarına çekemeyecekleri yükler vuruyoruz.
Hatta en doğru maliye politikası, bir defalık sivil toplumun kendi mekanizmalarının ortaya çıkarılması ya da yeniden ihyasını desteklemek olur da diyebilirim. Ve tarih boyunca var olan bu mekanizmaların itinayla söküldüğüne de dikkatinizi çekmek isterim. Hem maliye politikasının neredeyse sadece bu söküm işi için kullanıldığını da söyleyebilirim. Kapitalizm adeta devleti kendi silahı olarak kullanmıştır bu operasyonda. Bireye, “özgürlük” kisvesi altında onu kapitalistle baş başa bırakan yalnızlık sunmak için…
Bu yalnızlaştırma politikası ortadayken sivil toplumun kendi mekanizmalarının ortaya çıkarılması yahut yeniden ihyası teklifime dönersem; kapitalizmin silahını kapitalizmin aleyhine kullanmayı teklif ettiğim de rahatlıkla analiz edilebilir.
Bu bir iktisadi güvenlik meselesidir. Kapitalist sorunların önemli bir bölümünün üçüncü sektörün işletilmesinden başka çözümü de yoktur. Çünkü kapitalistin dini, vatanı, milleti, hiçbir değeri yoktur. O bunları kapitalistliğiyle takas ettiği için kapitalisttir.
Kapitalistin kendisini bir güvenlik sorunu olarak görmüyorum. Kapitalistten korkmuyorum da… Bir bütünlük içinde kapitalistler hep var olacaktır ve bu bir sorun değildir. Ama sivil toplumun kapitalistle kayıtsız biçimde baş başa bırakılmasının sorun olmadığını kimse söyleyemez. Çünkü toplum rehin alınırsa devlet tehdit edilebilir ve kapitalistler de bunu yapabilmek için kapitalistliği seçer.
Sivil toplumun kendi mekanizmalarının varlığı, sivil toplumla kapitalist ve devletle kapitalist arasına bir bariyer oluşturmak anlamı taşır. Yoksa kapitalist efendiler kendi duvarlarını örer. Ya içinde olursunuz ya dışında... İçinde köle, dışında parya…