|
Mevduat güvencesi kanalı kadük mü?

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin kur korumalı hesaplarla ilgili iletişiminde önemli başlıklardan birisi mevduatın vadesini uzatıcı etkisi olarak ön plana çıkıyor. Çok üzerinde durulmadı ama mevduatın vadesinin uzaması finans sektörü için gerçekten kritik bir iyileşme. Peki, mevduat güvencesi kanalı bu anlamda Türkiye’yi bir adım öteye taşıyabilir mi, sorusunu sorsak…

TMSF’nin birden fazla şapkası vardır. Çokları bu kurumu kayyum sorumluluğu, banka/finansal kurum çözümlemesi (tasfiye), mevduat güvencesi gibi farklı yönleri üzerinden tanıyor olabilir. Ancak TMSF’nin asıl rolü, bankaların “vade uyumsuzluğu” problemi kaynaklı sistematik risklerini yönetmelerine katkı sağlamaktır. Bunu da mevduat güvencesiyle şapkasıyla yapar. Neyi ifade ettiğimi kısaca aktarmak isterim.

Vade uyumsuzluğu borç verenlerin kısa vadeli, borç alanlarınsa uzun vadeli işlem yapma eğiliminde olmalarını ifade eder. Vade uyumsuzluğunun doğrudan finansmanı imkânsızlaştırdığı kabul edilir.

Banka gibi dolaylı finansman aracıları, bu sorunu kendi üzerlerine alarak ekonomide fon akışını sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri iddiasıyla piyasada tutunmuşlardır. Çünkü kısa vadeli de olsa mudilerin/katılım fonu sahiplerinin hesaplarını tekrar tekrar yenileyecekleri düşünülür. Yani vade uyumsuzluğu hem bankaların varlık nedeni hem de sistematik problemidir.

Bu problem “bankaya hücum” durumlarında yüksek kırılganlık yaratır. Bankaya hücum, bir bankanın ankes (kasa nakitleri) miktarları ve diğer likidite imkânlarıyla dahi karşılayamayacağı büyüklükte mevduat/katılım fonu çekilmesi talebiyle yüzleşmesi halidir. Herhangi bir nedenden beslenebilir. Hedefindeki banka için kesin bir batış anlamına gelir. Hatta önü alınmazsa gelişip tüm bankacılık sistemini tehdit edebilecek bir paniğe dönüşür.

İşte, TMSF ve dünyadaki muadilleri tam da bu noktada “paniğe gerek yok” mesajının ta kendisidir. TMSF, belli nitelik ve tutardaki mevduat/katılım fonuna güvence verir. Güvence banka başarısızlıkları durumunda ödeme yapar ama asıl amaç başarısızlıkların gerekçelerinden olan hücum durumlarının önüne geçmektir. Sistem prim usulüyle çalışır. Prim tutarı mevduat/katılım fonu durumuna göre 15 gün sıklıkla yeniden hesaplanıp bankalardan tahsil edilir.

Günümüz uygulamasına göre hangi vade ve hangi döviz cinsi olursa olsun gerçek kişilerin bankalardaki bireysel tasarrufları 200 bin liraya kadar güvence altındadır. Yaklaşık 15 bin dolara tekabül eder. Türkiye ölçeğinde mevduat/katılım fonunun 1 milyon lira üzeri tutarlarda biriktiği göz önüne alındığında ufak bir tutar olarak görülebilir. Cari kurlarla güvence kapsamındaki tutarın toplam mevduata oranı dünya ortalamasının gerisinde kalmış da olabilir. Yeni artırılmış olsa da daha fazla artırılması için hala bir alan olduğu da öngörülebilir. (Belli riskler nedeniyle çok yüksek olmasının istenmeyeceği notunu da eklemek isterim.)

Tüm bunlar bir yana aslında TMSF, tüm dünya muadillerinden ayrışıp toptancı yaklaşımını değiştirse mevduat çeşitliliğine ve vadesine göre işini fevkalade sanatlı yapılabilir. Kapasitesi de derinliği de yeter. Dünyada mevduat güvencesi kurumları, kabadan her vade için ve her döviz cinsi için aynı tutarda güvence sunmaya alışıktır. Fakat bankacılık sisteminin evrensel kırılganlıkları bağlamında bu yaklaşım bana sığ görünür. Etkin bir strateji inşa etmekse mümkündür.

Toptancı yaklaşım esas itibariyle mevduat güvencesi kurumlarının varlığıyla çelişir. Amaçları herhangi bir an ve zamanda doğabilecek banka paniklerini önlemek olsa da bunun gerekçesi vade uyumsuzluğu probleminin varlığıdır. Çünkü hücum hali, krediler vadeye yayıldığı için karşılanamaz bir risktir. Bu halde TMSF, mudi ve katılım fonu sahibi üzerinden vade uyumsuzluğunu düzeltmek için gerçek bir katkı verebilir. Böylece aslında güvenceye duyulabilecek ihtiyaç azalacak, riskler daha yönetilebilir olacak, bankaların bilanço dinamikleri fevkalade iyileşebilecektir. Hatta daha yatırım yapılabilir bir bankacılık piyasası dahi elde edilebilir.

Teklif edeceğim strateji şudur; TMSF toptancı yaklaşımını terk ederse pekâlâ, daha uzun vade için daha yüksek tutarda güvence sunabilir. Örneğin 1 ay vadede 200 bin lira, 3 ay vadede 400 bin lira, 6 ay vadede 750 bin lira, 1 yıl vadede 1 milyon lira. Elbette bunlar teklifimi somutlaştırmak için verdiğim afaki rakamlardır. Hedeflenmiş kapsama oranına göre baremleri belirlemek gerekir. Önemli olan bu stratejinin zorunlu karşılık gibi araçlarla tersten uzun vadeye taşınmaya çalışılan mudiinin gönüllülüğünü sağlamasıdır.

Böyle bir uygulama, bankaların prim maliyetini artırıp dönemine göre mevduat faizini düşürücü etki yapacaktır. Eğer mevduat faizinin düşmesi olumsuz karşılanacaksa etkin piyasa anlamındaki muhtemel iyileşmelerin faydasının daha büyük olacağı kesindir. Elbette barem tespitlerinin mudii/katılım fonu sahibini daha uzun vadeye cezbetme gücüne göre... TMSF’nin böyle bir girişimde bulunmasının dünya için de örneklik teşkil edecek özgünlükte olacağını da belirtmek isterim.

TMSF ve Kur Korumalı

Bu teklif es geçilirse TMSF’nin sadece kur korumalıyı cezbedici kılmak için de sorumluluk alabileceğini not edelim. Ayrı bir güvence modeli kur korumalı için sunulabilir. Böylece kur korumalı TL mevduat hesaplarına vurulan vade uyumsuzluğu problemini iyileştirmesi yükü de paylaşılmış olur. Her şey TMSF’nin ayak uydurması için hala yeni.

Kur korumalı bağlamında tartışıyorsak bir diğer mesele de Türkiye’nin TMSF’sinin TL dışındaki dövizlere mevduat güvencesi vermesinin normalleşmiş görünmesidir. Oysa mevduat güvencesi kurumlarının dolarizasyon araçlarına mevduat güvencesi vermesi gerçekten büyük lüks ve hatta ironidir.

Bu tartışmayı parayı ürkütmek için açmıyorum. Zaten döviz hesapları 15 bin dolar ortalamasının çok üstünde. Böyle bir tartışma için zamanlama da yanlış değil. Başka bir gün tartışmanın belki bu denli anlamı olmayacaktır. Bahsettiğim gerçekten karşılığı olan bir ironiyse tartışılma zamanı değil, uygulama zamanı meseledir.

#Hazine ve Maliye Bakanı
#Nurettin Nebati
#TMSF
2 yıl önce
Mevduat güvencesi kanalı kadük mü?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset