|
AGİT, ne işe yarar?

Noam Chomsky''yi bilirsiniz. Dilbilimde (filoloji değil, linguisticste) devrim yapmış, çağımızın en cins adamlarından biridir Chomsky.

Chomsky''nin ünü salt dilbilimle sınırlı değil, kuşkusuz. Hatta belki de dilbilimde yaptıklarından çok, uluslararası ilişkilerin dili, işleyişi, mantığı konusunda yaptığı çözümlemelerin Chomsky''ye asıl popülaritesini kazandıran "alan" olduğunu söylemek mümkün.

Chomsky, 1960''lı yıllarından sonlarından itibaren yazdığı yazılarda, ülkesi ABD''nin Orta Doğu''da ve Latin Amerika''da işlediği insan hakları ihlallerini, cinayetleri, geliştirdiği kısa ve uzun vadeli stratejilerin kodlarını çözerek gözler önüne sermeyi başarmış ve geniş dilbilim, felsefe, tarih felsefesi birikimini küresel siyasi gelişmeleri anlamakta ve anlamlandırmakta ne denli ustalıklı ve çarpıcı bir şekilde kullandığını kanıtlamıştır.

Chomsky''nin bu kod-kırıcı veya kod-çözücü özelliği, nedense Türkiye''de gereken ilgiyi ve yankıyı bulmamıştır. Oysa Avrupa''da Chomsky, gerek gazetelerin, gerekse televizyonların en sık görüşüne başvurduğu seçkin ve keskin beyinlerden biridir. Belki de Chomsky düzeyinde çarpıcı analizler, "şimdi" ve "gelecek" okumaları yapabilecek düşünürlerin pek fazla olmaması, Chomsky''nin Avrupa''da sık sık görüşüne başvurulan, konferanslara, panellere, üniversite kampüslerine davet edilen ender kişilerden biri olmasını icbar ediyor.

Türkiye''de Chomsky''nin yaptığı şeye benzer şeyleri yapan tek bir yazar bile olmaması gayet doğaldır. Tek becerileri, kapıkulluğu görevi ifa etmek olan Türk medyatörlerinin analitik bir kafa yapısından yoksun olmaları, entelektüel ilgilerinin ve birikimlerinin son derece sığ ve yüzeysel olması, Türkiye''de Chomsky''nin yaptığı şeylere benzer şeyleri yapan yazar ve düşünürlerin çıkmasını elbette ki imkansızlaştırıyor.

Bu sütunda yazmaya başladığımda kafamda hep Chomsky''nin yaptığı türden; kolay kolay külyutmayan; görünenlerin veya gösterilenlerin, empoze edilenlerin arkasındaki gerçekleri görmeye çalışmak; tüm sefaletiyle, ucuzculuğuyla sergilenen sığ ve içten-pazarlıklı mantığı; köle ruhluluğu; kendisi olamamışlığı; başkaları adına konuşma misyonerliği gibi ilkesizliklerin hükümferma olduğu bize özgü köşe yazarlığı fenomenini yıkma kaygısı vardı. Bunu nereye kadar gerçekleştirebildiğimi ben bilemem; buna elbette ki, okuyucularım olarak sizler karar vereceksiniz.

Tüm bunları, AGİT toplantısı dolayısıyla atlanan ama bence son derece hayati olan bir konuyu gündeme getirmek için söylemek zorunda kaldım.

İstanbul''da AGİT toplantısı yapılırken, Brüksel''de Avrupa ile ABD arasında son derece ateşli bir tartışma yaşanıyordu.

AGİT, adı üstünde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı. Oysa Avrupa''nın güvenliği sorununu birinci dereceden ilgilendiren Brüksel''deki ABD ile Avupa ülkeleri arasındaki ateşli tartışma ve kapışmadan AGİT toplantılarında bir kez olsun sözedilmediği gibi, Brüksel''deki tartışmalar, Türk medyasında da küçük bir haber olarak bile yer almadı ne yazık ki!. Medyamızın, yepyeni kurtarıcımız "Başkan Clintürk"ün ayartıcı, baştan çıkarıcı Türkiye Maceraları filmini izlettirmekten, Brüksel''de olup bitenlere ayıracağı bir saniyesi bile yoktu anlaşılan.

İstanbul''da AGİT rüzgarı eserken Brüksel''de neler oluyordu?

ABD''nin savunma ve dış politikasının mimarlarından Strobe Talbott, apar topar Brüksel''deki NATO karargahına damlamak zorunda kalmıştı. Konu, Clintürk yönetiminin önümüzdeki yıl yürürlüğe koymayı kararlaştırdığı "Ulusal Füze Savunma Sistemi"ydi. Amerikan yönetiminin 20 milyar dolarlık yatırım yaptığı bu projeye başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Rusya ve Çin ateş püskürüyordu. (Cuma gecesi, Kanal 7''deki İskele Sancak programına katılan Prof. Mehmet Altan''ın iddia ettiği gibi Batı ülkeleri silahlanmaya ve savunmaya ayırdıkları bütçeyi kısmıyorlardı. Bizzat ABD Başkanı Clintürk, Washington Üniversitesi''nde yaptığı o ünlü konuşmada, ABD''nin önümüzdeki yıl, silahlanmaya ayırdığı bütçeyi artıracağını söylemişti. Gerekçe olarak da ABD''nin dünya''da "güvenliğin sağlanmasında" (?) artan rolüydü!

International Herald Tribune''den öğrendiğimize göre, Brüksel''deki ateşli tartışmada Avrupa ülkelerinin, Rusya''nın ve Çin''in diplomatları Strobe Talbott''a, ABD''nin "Ulusal Füze Savunma Sistemi"nin "Avrupa''nın güvenliğini tehdit ettiğini"; ve dolayısıyla "Amerikan yönetiminin Trans-Atlantik ittifakının geleceğini tehlikeye sokacak bu yanlış girişimden vazgeçmesi gerektiğini; aksi takdirde bu projenin silahlanma yarışını yeniden ateşleyeceğini" hatırlatmışlardı.

20 füzeyi vurabilecek çaptaki bu projeden vazgeçilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirten Avrupa ülkelerinden İngiltere ve Danimarka, Amerikan yönetimine karşı ilk adımı hemen orada atmaya karar verdiler. İngiltere ve Danimarka hükümetleri, bu ülkelerde bulunan ABD''nin uydu ve radar istasyonlarının ABD tarafından kullanılmasına izin vermeyeceklerini açıkladılar.

Clintürk, Türkiye''de dünyaya nizamat vermeye çalışırken, Avrupa''nın ve dolayısıyla dünyanın güvenliğine ilişkin son derece önemli bir gelişmenin ve bu bağlamda yapılan ateşli tartışmaların, atılan kesin adımların AGİT toplantısına hiç yansıtılmaması, Türk basınının Clintürk''ün maceralarını saniyesi saniyesine izlettirmekten başka bir şeye vakit bulamaması, "AGİT''in ne işe yaradığı" sorusunu sordurtuyor insana kaçınılmaz olarak.

24 yıl önce
AGİT, ne işe yarar?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler