|
Dinamik denge stratejisi, meyvesini verdi

İzlediğimiz dinamik denge stratejisi meyvelerini vermeye başladı yavaş yavaş: Önce Türkiye'nin iç güvenliğini tehdit eden Suriye içindeki terör örgütlerine karşı başarılı ve zekice kotarılan Fırat Kalkanı operasyonu başlattık.



Sonra, Rusya ve muhalifler arasında mekik dokuyarak Halep'te Srebrenica'dan sonra -özellikle de Farslar tarafından işlenen- ürpertici soykırımı durdurduk; Halep'i, -ülke insanının adeta seferber olmasıyla- tahliye ettik.



Son olarak Rusya, İran ve Suriye ile masaya oturduk ve bütün Suriye genelinde ateşkes kararı alınmasının arifesindeyiz...



YÜREĞİ YANGIN YERİNE DÖNEN HAKİKAT ADAMLARINI ISKALAMAYACAKSINIZ...


Ülkenin önünü açacak insanlar, zor zamanlarda, özellikle de zorlu zamanlarda ülkenin bekasını düşünerek yalnızca hakikatin izini süren insanlardır.


Yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten çekinmeyen, siyasaya ve piyasaya rağmen gerçekleri dillendiren hakikat adamları.



Dürüst olmak zorundayız:

Türkiye, son on yılda dış politikada iyi düşünülmüş, alan açan ve mesafe almamızı sağlayan stratejiler geliştiremedi. Bölgemizin, dünyanın gerçeklerini çok iyi tahlil eden, derinlemesine okuyan ve önümüzü açacak stratejiler geliştirmekte ya da geliştirdiğimiz stratejilerle mesafe almakta çok da başarılı olamadık.


BÜTÜK ÜLKELER STRATEJİ GELİŞTİRİR, ZAYIF ÜLKELER TAKTİKLERLE YETİNİR...


Uluslararası ilişkiler teorisinde bir ilke vardır:

Güçlü, büyük ülkeler, stratejiler geliştirir; zayıf, daha küçük ülkelerse ancak taktiklerle yetinir.


Zayıf ülkelerin strateji geliştirebilmeleri, taktiklerin manevra alanlarını genişleterek, seçenekleri çoğaltarak ince eleyip sık dokumalarıyla imkân dâhiline girebilir.


Türkiye, tarih yapan bir ülke değil son bir asırdan bu yana. Tarihi, dünya tarihini Batılılar yapıyor. Başka bir ifadeyle

tarihi, Batılılar sürüklüyor; Türkiye de dâhil bütün dünya da Batılıların yaptığı bu tarihin önünde sürükleniyor.


Büyük, stratejiler geliştiren ülkeler, en azından etraflarına daha kolay çeki düzen veriyor.



TÜRKİYE'NİN DİNAMİK DENGE STRATEJİSİ


Türkiye'nin etrafı, özellikle son iki yıldır tam bir ateş çemberine çevrildi. İçerden ve dışardan köşeye sıkıştırıldı ve kelimenin tam anlamıyla

boğulmaya çalışıldı Türkiye.


Aylardır, bu ateş çemberini yarabilmemiz ve söndürebilmemiz için denge stratejisi izlememiz gerekiyor diye bangır bangır bağırdım

televizyonlardan ve bu sütundan.



Madem

Abdülhamid'in torunları

olduğumuzu söylüyoruz; öyleyse onun bir

denge stratejisi dehası

olduğunu bilelim, biz de bu zor zamanda sıkıştırıldığımız bu

ateş çemberinden ya da kurt kapanından denge stratejisi izleyerek çıkabileceğimizi görelim

, diye haykırdım.



Bu çerçevede Rusya bir aks / eksen ülkesi olduğu için Batılıların Türkiye'yi içerden ve dışardan köşeye sıkıştırdıkları, boğmaya çalıştıkları bir zaman diliminde

Rusya'yla ilişkilerin koparılmasının intihar

olacağını söyledim.



Yine, böylesi bir zaman diliminde

müttefiklerimizi artırmak, düşmanlarımızı azaltmak

zorunda olduğumuzu söyledim.



Suriye politikamızı gözden geçirmemiz

gerektiğini söyledim.



Dahası,

Arap dünyasının aks ülkesi Mısır'la ilişkilerimizi koparamayacağımızı

söyledim.



Çağrılarım, yüreği yangın yerine dönen, imal-i fikirle uğraşan bir yazar olarak haykırışlarım nihayet karşılık buldu.



Elbette sadece bendeniz değildim sadece bu çağrıları yapan. Başka yazar arkadaşlar da vardı.



Türkiye, özellikle 15 Temmuz'dan yaklaşık üç ay öncesinden bu yana dış politikada önemli adımlar atmaya başladı. Özellikle dinamik denge stratejisi, Türkiye'nin içerde ve dışarda attığı adımlarda mesafe almasını sağladı.



Dinamik denge stratejisini, hem dik durmak hem de dikkatli olmak

, diye tarif etmiştim. Türkiye Fırat Kalkanı operasyonuyla dik durdu; Suriye'de manevra alanlarını genişletti ve oradan dinamik bir denge stratejisi üretti.



Türkiye, 15 Temmmuz'un hemen arifesinde Rusya'yla ilişkileri rayına oturttu. Düşmanların azaltılması, müttefiklerin çoğaltılması ilkesini benimsedi. Şimdi Mısır'la ilişkileri de rayına oturtacak diplomatik adımlar atıyor...



DENGELERİ GÖZETEREK DENGELERİ BELİRLEMEYE BAŞLAYACAĞIZ...


Geldiğimiz noktada umutlarım artmaya başladı.



Öyle ki,

geliştirdiğimiz dinamik denge stratejisi Amerikalıların da bir şekilde pes etmelerine

imkân tanıdı. Terör örgütlerine karşı gerçekleştirdiğimiz

Fırat Kalkanı

operasyonu,

Rusya'yla kurduğumuz imajinatif diplomatik ilişkiler

, Halep'in bir haftada -üstelik de İranlı Şebbihaların ateşleri altında- tahliye etmemiz Amerikalıları da dize getirmemize imkân tanıdı: Bütün bunlardan sonra

Amerikan yönetimi, Ankara Büyükelçisi aracılığıyla NTV'ye yaptığı açıklamada, “Türkiye'nin askerî ve diplomatik girişimlerini destekliyoruz” dedi.


Dinamik denge stratejisi budur. Dik durarak ama dikkatli, sürekli teyakkuz hâlinde olarak

önce dengeleri gözeteceksiniz; sonra zamanla dengeleri siz (de) belirlemeye başlayacaksınız...

#Denge stratejisi
#Rusya
#Abdülhamid
7 yıl önce
Dinamik denge stratejisi, meyvesini verdi
‘Eyvallah’ı olmayan, omurgalı, onurlu bir ‘adam’dı Akif Emre..
Sam Amcası’nın emrindeki Mister Gülen
Solaris: Akl-ı selim değil, ruhun tekâmülü
"Muhafazakâr akıl" ve "Tehcir"
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…