|
İran"ın diplomasi atağı

Türkiye''de adeta hızlandırılmış bir film (şeridi) gibi akan ve her an hızla değişen gündem, etrafımızda yaşanan ve bizim açımızdan da büyük önem taşıyan gelişmeleri görebilmemizi önlüyor. Örneğin, Çin''in kalabalık bir heyetle altı Avrupa ülkesine yaptığı dev çıkarma, ülkemizdeki sıcak ve çoklukla da yapay gündemler nedeniyle dikkatimizden kaçtı. Oysa Çin''in, önde gelen altı Avrupa ülkesine yaptığı çıkarma, dünyadaki güç dengelerinin yakın gelecekte alabileceği muhtemel yeni şekiller açısından önem taşıyan bir çıkarmaydı.

İran neden ciddiye alınıyor?

Aynı şekilde İran Cumhurbaşkanı Hatemi''nin Çarşamba gününden itibaren Fransa Devlet Başkanı Chirac''ın daveti üzerine Fransa''ya yaptığı üç gülük ziyaret de yine "gözümüzden kaçtı". Nedendir bilinmez, biz bu önemli ziyareti gözardı etmeyi, görmemeyi tercih ettik.

Oysa, İran''ın Fransa''ya yaptığı diplomasi atağı, pek çok bakımdan önem taşıyor. Avrupa Birliği''nde zaman zaman ABD''ye karşı politikalar geliştiren başlıca iki büyük ülke olan Fransa ve İtalya''ya yapılan bu ziyaretlerle hem Hatemi hem de AB''nin bu iki ülkesi Amerikan yönetimine önemli mesajlar göndermek istiyorlardı.

Dolayısıyla Hatemi''nin Fransa ziyareti, hem Fransa-ABD (dolayısıyla Avrupa-ABD) ilişkilerinin etkileyebilecek; hem de İran''ın bir yandan Türkiye ile, öte yandan da aynı jeo-stratejik havzada yer alan bölgemizdeki ülkelerle bundan böyle kuracağı ilişkilerde ibrenin her geçen gün biraz daha İran lehine kaymasına zemin hazırlayabilecek olması bakımından bizim de yakından izlememiz gereken bir diplomasi atağıydı.

Hatemi, Fransa''da önemli ekonomik, teknolojik ve siyasi işbirliği projelerine imza attı. Fransa''dan 1,5 milyar dolarlık kredi kopardı. Fransız Altom şirketi, İran''ın talep ettiği 202 milyon dolar tutarındaki lokomotif projesinin yapımını üstlendi. Fransız petrol şirketi Total ile 2 milyar dolarlık petrol anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, ABD''nin İran''a uyguladığı ambargoyu deliyor olması bakımından önem taşıyan anlamlı bir anlaşma.

Bu arada Hatemi, UNESCO''da yaptığı ilginç bir konuşmada, "20. yüzyıl savaşlarla, hegemonya mücadeleleriyle geçen bir yüzyıl oldu. Biz, 21. yüzyılın barış, hikmet ve diyalog yüzyılı olmasını temenni ediyoruz" dedi. Amerikalıların, en azından teorisyenleri ve stratejistleri aracılığıyla medeniyetler çatışmasından sözettikleri bir zaman diliminde müslüman bir ülkenin lideri olarak Hatemi"in barış, işbirliği ve diyalog çağrısı yapması oldukça anlamlıdır. Hele de İslam"n terörizmle, kan emicilikle özdeşleştirilmeye çalışıldığı bir dönemde.

Öte yandan Hatemi, Fransa''daki değişik "ulus"lara mensup müslüman azınlıkların liderleriyle de görüştü ve onların sorunlarını Fransız yönetimine aktardı.

Görüldüğü gibi İran, ne olduğunu ve nereye ait olduğunu açıkça ilan ve beyan etmekten çekinmediği için, nereye doğru ve nasıl yürümesi gerektiği konusunda da küresel ölçekte ciddi adımlar atabiliyor. Ve bu yüzden de ciddiye alınıyor. İşte bu durum, muhatabınıza da size de güven veriyor. Bu yüzden, İran, Orta Doğu Arap ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmeyi başardı. Ardından Kafkaslara çok ciddi boyutlarda yerleşti. Batı ülkeleriyle, Uzak Doğu ülkeleriyle de ciddi ekonomik ve siyasi ilişkiler geliştirdi. Bu nedenledir ki, Hatemi, pek çok diğer Avrupa ülkesinin yanısıra Japonya''dan da davet almış durumda.

Amerikan yönetiminin paniği

Bu arada İran''ın, önce İngiltere ile ilişkilerini düzeltmesi, ardından İtalya''ya son olarak da Özbekistan ve Fransa''ya çıkarma yapması Amerikan yönetiminin paniğe kapılmasına yol açtı. İran''ın ne yapmak istediğini anlamakta gecikmeyen Amerikan yönetimi Beyaz Saray Sözcüsü James Rubin''in "ağzından" İran''a "şartsız diyalog ve müzakere" çağrısında bulundu.

The Independent gazetesinde yer alan bir haberde, Hatemi''nin Fransa ziyaretinin ikinci gününde Rubin''in İran yönetimine şöyle bir çağrıda bulunduğu bildiriliyor: "İki büyük ulusun, eşit şartlarda, karşılıklı saygıya dayalı olarak görüşmelere başlamasının zamanı gelmiştir. Eğer İran hükümeti hazırsa, biz koşulsuz olarak müzakerelere başlayabileceğimizi açıklıyoruz."

Gazete, benzer bir çağrının ABD''nin Orta Doğu İşlerinden sorumlu diplomatı Martin Indyk tarafından da yapıldığını bildiriyor.

Bir "ayartıcı" aranıyor!

Etrafımızda, bizi de yakından ilgilendiren önemli gelişmeler yaşanırken bizim hala yapay sorunlarla uğraşıyor olmamız, tuhaf iç düşmanlar yaratmaktan başka bir şey bilemiyormuşuz gibi hareket etmemiz gerçekten düşündürücü.

Türkiye, içine kapanarak tuhaf sorunlarla meşgul olmaya mahkum olmaktan kendisini bir türlü kurtarmayı beceremediği için, dünyanın hızla küreselleştiği, dünyanın çeşitli bölgelerinin pek çok bakımdan birbirine bağlandığı, hatta birbirine bir şekilde bağımlı hale geldiği bir ortamda, bizim hala bir türlü nasıl başa çıkabileceğimizi bile bilemediğimiz ve her geçen gün sürgit yapaylaşan, sıkmaya başlayan asırlık sorunlarla boğuşmamız, şu ya da bu şekilde de olsa bizi de etkileyebilecek veya ilgilendirmesi gereken gelişmelere kulak tıkayan bir ülke haline getirilmemiz, ülkemizin geleceği açısından gerçekten düşündürücüdür.

İçe kapanmak, gözümüzü körleştiriyor; duyarlıklarımızı aşındırıyor; nefes alıp-verebileceğimiz mekanı, hareket alanlarımızı ve kabiliyetlerimizi daraltıyor. Ama biz, içerdeki, dışardan hiç de bağımsız hareket etmeyen, bir takım bencil, ilkel çıkar çevrelerinin ve güç odaklarının zoraki olarak ihdas ettikleri yapay sorunlarla haşır-neşir olmayı daha heyecanlı ve "baştan çıkarıcı" buluyor olmalıyız ki, her ne pahasına olursa olsun, gözümüzü, kulağımızı ve beynimizi dışarıya kapamayı tercih ediyoruz.

Türkiye''nin kendi toplumuyla ve dolayısıyla yapay sorunlarla ve gündemler boğuşmaktan kurtulabilmesi için "ayartıcı" ve silkeleyici bir takım gelişmelere ihtiyacı olduğu anlaşılıyor. İran''ın diplomasi atağının Türkiye''yi yattığı kış uykusundan uyandırabilecek, yeteri kadar ayartıcı bir atak olduğunu söylemek bile gerekmiyor.


24 yıl önce
İran"ın diplomasi atağı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset