|
Korona hapishanesi ve korku endüstrisi

Koronavirüs salgınının ikinci dalgasını zorlu geçiriyor Türkiye. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, salgının bazı illerimizde beş kat arttığını açıkladı. Vaka sayısında bu beş katlık artışa rağmen can kaybındaki artışın vaka sayılarına oranla düşük olması tek tesellimiz şimdilik.

TEDBİRLER VE AŞI

Hükümetin salgınla mücadele konusunda birinci dalga sırasında çok iyi sınav verdiğini, salgınla en iyi mücadele eden ülkelerden biri olduğumuzu bütün dünya gördü ve takdir etti.

Aynı başarıyı ikinci dalgada da gösterebilmemiz için öncelikle tedbirlerin artırılması ve vatandaşların tedbirlere azami ölçüde uymalarının sağlanması gerekiyor.

Bu arada aşı da geliyor... Aşıyla ilgili çok önemli soru işaretleri var insanların kafasında. Dışardan gelecek aşıyla ilgili en temel soru işareti, toplumun genleriyle oynanabileceği endişesi.

İnsanların kafası dışarıdan gelecek aşı konusunda çok karışık. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda da ön alması ve toplumdaki kafa karışıklıklarını ve endişeleri gidermesi iyi olur.

Bu yazıda korona salgınının küresel ölçekteki anlamı ve sonuçlarını yazmaya devam edeceğim. Gerçek Hayat’ın bu haftaki sayısında çok ayrıntılı olarak yazdım bu meseleyi; o yazıyı okumanızı öneririm konuyla ilgili olarak...

KORONADAN ÇOK, KORKU ENDÜSTRİSİ KORKUTUYOR...

Tarihte benzeri görülmemiş bir felâketle karşı karşıya insanlık. Bize, yaşadığımız şeyin, küresel ölçekte yaşanan bir salgın olduğu söyleniyor: İletişim ve ulaşım teknolojisindeki başdöndürücü gelişmelerle ve yanısıra da her alanda yaşanan küreselleşme süreçleriyle birlikte zaman-mekân mesafesinin ortadan kalkması, tarihte belli coğrafyalarla sınırlı kalan bir salgının günümüzde küre ölçeğinde yaşanmasına yol açtı.

Gerçekte yaşadığımız şey, çok daha karmaşık; korona salgınından çok, korona korkusu, asıl yaşatılan bize.

Yayılan şey elbette bir salgın. Ama salgından daha hızlı yayılan şeyse, kendisi değil, korkusu!

Korku endüstrisi ve teknolojisi sınır tanımayacak kadar gelişkin bir teknoloji ve endüstri. Medya üzerinden üretilmesi ve küresel ölçekte dolaşıma sokulması insanlığı bir hapishaneye tıkamaya yetti: Korona hapishanesi bu.

Hepimiz korona hapishanesinin çaresiz esirleri gibiyiz!

Korona değil, korkusu üzerinden üretilen bir hapishane bu. Hayatı durdurdu. İnsanî teması, iletişimi, ilişki biçimlerini öldürdü. Yumruk sıkarak selamlaşıyor dünya birbiriyle. Ürpertici değil mi?

Kalbini sunmuyor insanlar, yumruk sıkıyor! Sadece bu yumruk sıkma psikolojisi bile, yaşanan hapishane, tıkılma psikolojisini çok iyi izah etmeye yeter!

Ama asıl tehlikeli olan, korku endüstrisinin ve teknolojisinin medya üzerinden üretiliyor ve dolaşıma sokuluyor olması: Olmayan bir şeyi üstelik de büyüterek sunma, büyüleyici, ayartıcı, estetize edici bir dille abartma, medya büyücüsü’nün yapabildiği en iyi şey!

KORONA HAPİSHANESİ: BATI UYGARLIĞININ İNSANLIĞI GETİRİP TIKTIĞI ÇIKMAZ SOKAK!

Korona hapishanesi, medya üzerinden üretilen korku teknolojisiyle dijital bir engizisyona dönüşüyor...

Çok şey söylenebilir medya endüstrisi ve ürettiği korku teknolojisi konusunda. Ama burada dikkat çekilmesi gereken nokta, insanlığın küresel güç ve çıkar odakları tarafından kolaylıkla güdülebildiği, sürüleştirilebildiği, aptallaştırılabildiği korkunç gerçeği!

Aklın aşırılıkları üzerinden dünyaya hâkim olan modern Batı uygarlığının dünyayı postmodern algı imparatorluklarının kölesine dönüştürmesi, algının aklı çarmıha germesi.

İnsanın özgürleşmesi yolculuğu olarak başlayan modern Batı uygarlığının dünya üzerinde kurduğu zorba ve haksız hegemonyasının, Batılı insanı, önce kilisenin tasallutundan özgürleştirmesi, sonra tanrılaştırması, sonunda dönüp dolaşıp insanı daha berbat kölelik biçimlerinin eşiğine fırlatması: Modernlikle birlikte araçların kölesine dönüşen, “modernlik hapishanesi” ve “demir kafes” olarak tarif edilen bir çıkmaz sokağa sürüklenerek “özgürlük kaybı” ve “anlam krizi”ni iliklerine kadar yaşamaya başlayan modern insanın, postmodernlikle birlikte, önce hazlarının, sonra da medyatik ayartıların kölesine dönüşmesi...

Bütün bu yaşananlar, Batı uygarlığının evrenselliği, sadece Batılı değerlerin evrensel olduğu efsanesinin sorgulanmasına yol açacaktı, açmalı ama açmadı bu çorak ülkede!

Korona hapishanesi, geldiği noktada, en çarpıcı metaforu Batı uygarlığının: İnsanın özgürlüğü kaygısıyla yola çıkan modern Batı uygarlığının bütün dünyayı korona salgınıyla evlerine tıkaması ve korku endüstrisi ve teknolojisiyle yaşamaya mahkûm etmesi!

Ne kadar trajik bir “son” bu!

Ama gören kim ki bunu celladına âşık tasmalı çekirgeler ülkesinde!

#Korona
#korku
3 yıl önce
Korona hapishanesi ve korku endüstrisi
Çocuk Zirvesi"ne doğru...
Karabağ Azerbaycan’dır… Tarihi tanıklık…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’