|
Laiklik misyoneri Kılıçbay"ın ezberi bozulunca...

Yeni Aktüel yazarı Mehmet Ali Kılıçbay, kafayı bana takmış görünüyor. Ama “nasıl bir kayaya çarptığını” göremiyor. Herhalde Kılıçbay, saldırgan, düzeysiz bir tiple karşılaşacağını umuyordu. Çünkü şablon bunu gerektiriyordu.

Ama öyle olmamıştı. Yusuf Kaplan, Kılıçbayların düzeysizliğine düşmemiş; aksine ezberlerini bozmuş, şablonlarını deşifre etmişti: Kılıçbayların İslâm algılarının, son derece sığ olduğunu, “görevli” üçüncü sınıf oryantalistlerin bilgi kırıntılarından öteye geçemediğini; Batı algılarının ise çoktan aşılmış pozitivist, aydınlanmacı, anakronik şablonlara dayandığını göstermişti.

O yüzden Kılıçbay, son yazısında, eleştirilerine cevap vermediğimi söylüyor. Oysa burada beş yazı yazdım ve Kılıçbay''ın sorunsallaştırdığı temel soru/n/ların hepsini teorik bir dille tartıştım. Ama Kılıçbay bu dilden pek anlamıyor! O yüzden fena halde karışmış kafası!

Elbette, karışacaktı. Çünkü Yusuf Kaplan, laik Türk militeratisinin traji-komik hâllerini deşifre ederek Kılıçbayların ezberlerini bozmuş ve Türkiye''de berbat bir entelijansiya sorunu yaşandığını göstermişti: Şerif Mardin''in “Türkiye''de entelektüel yok, yalnızca literati (okumuş -yazmış) var” tespitini bir adım daha öteye götürerek, yalnızca militerati (her şeyin ölçütü yapılarak din katına yükseltilen “sekülerizm kırbacı”yla milleti zorla adam etmeye çalışan şabloncu, ezberci, dayatmacı okumuş-yazmışlar) var, diyordu.

Laik militerati''lerin kendilerine ait bir şeyleri olmadığını; her bakımdan Batı''ya bağımlı olduklarını, Batılıların seküler iddialarının gönüllü acentalığını ve misyonerliğini yapmaktan, sekülerliği, bu milletin medeniyet kurucu büyük İslâmî iddialarını yok etmekte “demoklesin kılıcı” gibi kullanarak sömürgecilerin keşif kolu gibi çalışmaktan başka bir şey yapamadıklarını, bunun Hıristiyan misyonerliğinden de tehlikeli olduğunu söylüyordu.

50 sene, 100 sene sonrasına bakarak konuşuyordu Yusuf Kaplan ve sekülerlik misyonerliğinin, Türkiye''yi, bu topluma ruh veren, hayat veren, tarih ve medeniyet inşa ettiren, özetle omurgasını oluşturan İslâm''dan tümüyle uzaklaştıracağını; İslâm''la ilişkisini sekülerleştirerek sıfırlamış bir Türk toplumunun varlık nedeninin ortadan kalkacağını, ölü kültür kazıcıları “cenaze levazımatçıları”na iyi bir malzeme olacağını söylüyordu. Aslâ çağdaş Sinan''lar, Mevlânâ''lar, Hacı Bektaş''lar, Yunus''lar, Itrî''ler yetiştiremeyeceğini; aksine 2500 yıllık bir sivilizasyon birikiminin ürünü olan Aristo''ların, Descartes''ların, Shakespeare''lerin, Hegel''lerin, Mahler''lerin, Kant''ların, Mozart''ların, Picasso''ların, Nietzsche''lerin ancak kopyelerini ve karikatürlerini üretebileceğini söylüyordu.

Sonuçta, sömürgeci Batılıların bile yapmaya cesaret edemeyecekleri bir şeyi, yani bu ülkeyi, dünyanın kendi-kendini sömürgeleştiren tek ve son ülkesi yaparak tarih ve zaman dışına ittiklerini söylüyordu.

Bu milletin kültür, düşünce, eğitim, sanat, siyaset ve medya hayatından İslâm''ın izlerini silmeye ant içmiş; tarih yapmamızı mümkün kılan yegâne kaynağımız olan Kur''ân öğrenimini bile 12-15 yaş öncesi çocuklarımıza yasaklayarak, tam yüzyıl önce İngiliz Başbakanı Gladstone''un “biz bu Türkleri savaş meydanlarında yenemiyoruz. Türkleri yenmenin tek yolu, bu Kur''ân''ı ellerinden almaktır” diye haykırdığı misyonu, kendi-kendini sömürgeleştirme misyonerliğine dönüştürerek hayata geçirmeyi başaran; İslâm''ın sembollerinden bile nefret eden; “topyekûn savaş” manşetleri atacak kadar gözleri kararan; “sabrımızın da bir sınırı var” diyecek kadar vicdanları kaskatılaşan; İslâm''la ilişkisi sıfırlanmanın eşiğine geldiği için büyük rüyaları yalnızca para, cinsellik, kariyer şeytan üçgeninden ibaret olan, bu ülkenin kültür ve medeniyet birikimi ve ruhuyla ilişkileri büsbütün koparılan hedonist, bencil, benmerkezci, hapçı, hip-hopçu, top ile pop, arabesk ile eurobesk arasında yuvarlanan, uyuşan, uyutulan nihilist, kimliksiz bir kuşak yetiştirmeyi marifet sanan anakronik, kakafonik, traji-komik bir laik militerasi düzeneğinin zorla hâkim kılınmaya çalışıldığını söylüyordu.

Kılıçbay''ın eleştirilerine bir de anlayacağı dilde cevaplar vermek farz oldu. O da Salı''ya artık!

18 yıl önce
Laiklik misyoneri Kılıçbay"ın ezberi bozulunca...
Reis’i tanıdığım o günlerden bugünlere…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?