Tarihi yapan, yarınlara insanca bir dünya bırakan insanlar, bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan insanlardır.

Çağrı'sı başka çağlarla ve çağrılarla buluşan, insanlığı taze bir çağ'ın eşiğine ulaştıran, ümmîleşen, yani içinde yaşadığı çağ'ı iyi tanıyarak çağ'ı aşan ve çağ'ı tanımadığını ilan eden, insanlığa diriltici nebevî bir soluk üfleyen öncü kuşaklar.

İnsanlar, genelde, alışkanlıklarını terketmezler, alışkanlıklarını terketmekte, yeni yolculuklara çıkmakta zorlanırlar, korkarlar hatta.

İşte öncü kuşaklar, bu anlamda cesur insanlardır: Geçmişten geleceğe doğru enlemesine ve boylamasına yolculuk yapma cesareti gösteren, insanlığın önündeki imkânları çoğaltan, körleşip topallaşmasını önleyen fedakâr, vefakâr ve cefakâr insanlar.

O yüzden öncü kuşaklar, adı üstünde, her zaman

: Ön alan, ön açan akıncılar.

, sürgit yol açan, sonunda

yalnız insanlar.

Öncü kuşakların zirvesi, yalnız insanlardır: Gazâlî, Nietzsche, Bediüzzaman ve Sezai Karakoç gibi.

Bu dört öncü de kendi ölçeklerinde ümmîleşmiş, yaşadıkları çağ'ın ağlarını, bağlarını, prangalarını kırmış, çağrısı çağ'ını kuracak zorlu yolculuklara çıkmış, çağ'ın kavramlarının ve duyarlıklarının ötesine ulaşarak insanlığa taze soluk üfleyecek bir

armağan etmeyi başarmış öncü kişilerdir.

, çeyrek asırda bin yılın tohumlarını ekmiş, Müslümanlara Moğol ve Haçlı saldırılarının her şeyi tarumâr eden saldırılarına karşı muhkem ve muazzam bir korunaklı duvar inşa etmiş bir öncüdür.

Benzer yolculukları,

da,

de,

de,

da,

de yapmıştır elbette ki.

Yine

, modern çağın

olarak tarif ettiği

, tanrı fikrini katleden Kilise'nin tanrı fikrini yıkmış bir

.

, medeniyet gökkubbemizin çöktüğü, Osmanlı medeniyetinin bitirildiği,

sadece Müslüman dünyayı değil bütün insanlığı imanın hakikatinden uzaklaştırma tehlikesi sunduğu zorlu bir zaman diliminde,

, bu ülkeyi aslâ terketmeyi aklının köşesinden bile geçirmeden, sille yiyerek, her tür işkenceye göğüs gererek bu toprakların sahipsiz ve aziz insanlarını sahil-i selâmete çıkaracak muazzam bir direniş, diriliş ve varoluş destanı yazmıştır.

Son olarak bu dünyada yaşayan ama bu dünyanın bütün nimetlerini elinin tersiyle iterek

öncü olmanın, yalnız adam olmanın ne demek olduğunu hepimize öğreten fikir, sanat ve ahlâk anıtları dikmiştir.

Peygamberler, yalnızca yaşadıkları çağı ve insanını değil, bütün çağları ve ümmetlerini düşünerek nefes alıp verirler. O yüzden zor zamanlarda ateşten gömlek giyerler ve tarihin akışını değiştirirler.

İşte bu anlamdaki yalnız insanların zirvesi, elçilerin elçisi, öncülerin öncüsü Rahmet Peygamber'i Efendimiz'dir (sav).

Efendimiz (sav) Rabbimizin Kitab-ı Hakikat'teki hitabını, yaşayan, canlı, diri ve her dâim diriltici şaşmaz hakikate, muhkem bir hayata dönüştürdü.

Böylelikle

, Mekke ve Medine sürecinin hâsılası Sünnet-i Seniyye'nin toplamı

.

İnsanlığın büyük bir varoluşsal felâket yaşadığı içinden geçtiğimiz zorlu zaman diliminde, Kur'ân'ın hakikatinin hayatımız olabilmesi için “

” olarak tarif edilen sahabe gibi, insanlığın önünü açacak,

İslâm'ın dünyasına basacak, pergelin hareketli ayağıyla da geçmiş ve gelecek spektrumlarındaki

şekilde yetiştirilecek

şahsiyetlerinden oluşan ön alacak, ön açacak,

öncü kuşaklara, yalnız insanlara ihtiyacı var insanlığın.

Bu öncü kuşaklar dünyanın başka bir coğrafyasından değil, bizim coğrafyamızdan çıkacak... Batı'dan, Çin'den, Hint'ten insanlığın önünü açacak, insanlığa Nebevî soluk üfleyecek öncü kuşakların çıkmasını beklemek abesle iştigal etmek, olmayacak duâya âmin demektir.

İnsanlığın yükünü omuzlarında hissetme şuuru ve ruhu, bu toprakların insanında var nüve olarak da olsa.

İşte bize düşen, bu tohumu toprağa düşürecek

ve sonuçta insanlığa İsrafil'in diriltici sûruna benzer taze bir

öncü kuşakları yetiştirecek uzun soluklu bir

yeniden.

Bunun için

hem dışa hem içe dönük yanını, hem aklı hem ruhu harekete geçirecek

hayata geçirmek zorundayız.

, İngiltere'deki

, Fransa'daki

, Amerika'daki

işlevini görecek

,

Selçuk ve Osmanlı medeniyetini yemiş verdiği, Batı'daki üniversitelerin hepsine kaynaklık ettiği

.

Bunlar, orta ve uzun vadede yapılması gereken öncelikli atılımlar.

Kısa ve orta vadede ise,

silbaştan yeniden yapılandırmamız gerekiyor.

Benzer atılımları yine medeniyet tasavvurumuz çerçevesinde,

hayatımız için de gerçekleştiremezsek, yokolmaktan kurtulamayız.