|
Türkiye"den korkmak veya korkmamak

Türkiye''nin Avrupa Birliği''ne aday ülkeler arasına alınması, Türkiye''de estirilen abartılı coşkulu havaya rağmen kısa vadede somut sonuçlarını görebileceğimiz bir olay değil. Borsa''nın adeta dans ediyor olmasından olağanüstü sonuçlar çıkarmaya kalkışmak, işin henüz kavranılmadığının göstergesi olarak değerlendirilebilir ancak.

Ama Türkiye''nin AB''ye dahil olacak ülkeler listesine alınmasının hem Avrupa''nın, hem de Türkiye''nin geleceği açısından önemli sayılabilecek sonuçları olacak. Zaman ilerledikçe, olabilecekleri daha rahat görebilme ve kavrayabilme şansımız artacak.

O halde, Avrupa''nın Türkiye''yi kendi bünyesine dahil etmeye karar vermesi ne anlama geliyor? Türkiye, vazgeçilemeyecek bir ülke olduğu için mi AB''ye kabul edilmiş olacak? Peki, hangi özelliklerinden ötürü vazgeçilemeyecek bir ülke olmuş olabilir, Türkiye? Örneğin Türkiye''nin henüz farkında olmadığı, bugüne kadar da olmak filan da istemediği, her tarafımızın düşmanlarla çevrili diyerek tuhaf paranoyalar ürettiği Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu''da sahip olmaktan korktuğu nüfuz, etki ve gücünden ötürü mü vazgeçilmez bir ülke olarak kabul ediliyor acaba?

Yoksa, Türkiye, bu bölgede dün yüzyıllarca sahip olduğu güce, etkiye yeniden sahip olmasın diye AB''ye alınıyor olmasın, sakın? Burada ABD''nin çok açık ve belirleyici bir rolü olduğunu asla unutmayalım.

ABD''lilerin gördüğü, bizim elitlerimizin kolay kolay göremeyecekleri çok ilginç bir nokta var burada: Türkiye, kendi haline bırakıldığında Osmanlı''nın misyonunu yeniden icat edebilecek şeyler yapmaya kalkışabilir. Şu an, dünyanın en sorunlu ve kanlı bölgesi, dün Osmanlı''nın yüzyıllarca barış içinde yönetttiği bölge. Ne zaman ki Osmanlı "durdurulmuş" (Toynbee), işte o zaman, bölgede bir vakum (boşluk) oluşmaya başlamış ve bu yüzden bölge, bölge dışındaki hegemonik güçlerin asla vazgeçmek istemedikleri, kan gölüne dönüştürdükleri en karanlık dönemini yaşamaya mahkum olmuştur. Bu coğrafyanın bu talihsiz durumdan kurtulabilmesi, ancak bölgedeki vakumun, bölge dışındaki değil, bölgedeki bir güç tarafından doldurulmasıyla mümkün olabilecek bir şeydir. Bu gücün de tarihsel, siyasi, ekonomik koşullar açısından bakıldığında Türkiye''den başkası olmadığı, olamayacağı aşikardır. O halde, ne yapıp edip Türkiye''nin böylesi bir rolü ve misyonu üstlenmesini önlemek kaçınılmazdır.

Önce ABD''nin, ardından da ABD''nin Avrupa''ya yaptığı baskılardan sonra Türkiye''nin AB''ye aday ülke olarak kabul edilmesinin nedeni, Türkiye''nin, Batılıların bölgedeki çıkarlarının ve hegemonyalarının tehlikeye girmesini, hatta sona ermesini hazırlayacak bir süreci başlatacak yepyeni bir mecraya sürüklenebileceği korkusunu haklı çıkaracak "tehlikeli irticai gelişmeler"e sahne olmaya başlamasıdır.

Bunun en canlı örneği, kesin olarak Batı yörüngesine girdiğine hükmedilen Türkiye''nin, kendi haline bırakıldığı zaman İslamcı bir partiyi iktidara getirebilecek kadar müslümanlıkla ilişkisini sürdürdüğünü kanıtlamaya kalkışmasıdır. Müslümanlığa (örneğin Müslüman medeniyetinin en son ve en sofistike temsilcisi olan Osmanlı''ya) ilişkin dolaylı ve dolaysız tüm iddialarından vazgeçtiğini açıkça ilan eden Türkiye gibi bir ülkede İslamcı bir partinin iktidara gelmesi Batı ülkelerinin yüreklerini ağızlarına getirmeye yetmişti/r.

İşte bu nedenledir ki, İslamcı bir partinin lideri olarak Erbakan''ın böyle bir ülkede başbakan olması, Batılılar''ı fena halde ürkütmüş ve Batı basını Erbakan''ın başbakan oluşunu "Osmanlı''nın Gelişi" gibi bir başlıkla vermişti/r büyük ölçüde.

Ardından 28 Şubat sürecinin başlatılması tesadüfi değildir. Türkiye''de insan hakları ihlallerinden yakınan Batılıların 28 Şubat''a dönük hemen hiçbir ciddi eleştiride bulunmamaları, Batıda yaşanması asla tahayyül bile edilemeyecek ve Batılılar tarafından şiddetle reddedilecek olan başörtüsü yasağı ve zulmü konusunda tek çift bir laf bile etmemeleri de tesadüfi değildir.

Türkiye''nin AB''ye alınmasına karar verilmesinin nedeni, Türkiye''nin korkulacak, dolayısıyla yakından kontrol edilmesi gereken bir ülke olma vasfını sürdürüyor olmasına hükmedilmiş olmasıdır.

Ancak geldiğimiz nokta Batılılar açısından çok daha ürkütücüdür: Artık müslümanlar, Batı''yla ilişki kuruyor olmaktan korkmayacak bir özgüvene sahipler. Türkiye''yi, vazgeçilmez ülke yapabilecek şey, bu özgüvenin daha sofistike boyutlar kazanmasıdır


24 yıl önce
Türkiye"den korkmak veya korkmamak
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’