|
Hazret-i Para ya da paranın dini imanı

Balıkesir'de, Milli Kuvvetler Caddesi'nde bir Bahar sineması vardı. Sinemanın önünde de meczup bir değnekçi.



Bütün işi, akşama kadar sinemanın önüne dikilip filmin adını makul aralıklarla tekrar etmekti.



'Paraaaa!'


Böyle bağırıyordu o gün.



'Başlıyü Beyler! Paraaa!'


“Tarık Akan, Perihan Savaş... Paraaaa!”


70'li yıllar.



İnsanlar, paradan altı çizili, çok vurgulu ifadelerle bahsederken, benim aklım, o meczup değnekçiye kadar gider.



Rüçhan Çamay mıydı?

'Parrada parraa parraaa'

diyen kadın? Konunun ciddiyetine göre, fazla gürültülü. Ben, meczubun 'Para'sını daha gizemli buluyorum.



Ne bilsin parayı değnekçi?



Aklının erdiği, akşama kadar oraya dikilmekten kazanacağı beş on lira.



Beş on lira, beş on bin lira, meczubun ya da bizim bilebileceğimiz kadar, paradır.



Beş on liraya sahip olursun.



Harcarsın. Simit alırsın, elli kuruşu gider, kalır dokuz buçuk lira.



Çorba içersin, iki lirası daha gider, kalır yedi buçuk lira.



Öyle öyle biter. Sonra yeniden çalışırsın, kazanırsın, sonra yeniden harcarsın.



Harcanabilir, yönetilebilir, bitebilir, çalışınca kazanılır, çalışmayınca eksilir.



Çoğunlukla helaldir, mümkün olduğu kadar. Temizdir, paranın olabileceği kadar.



Kutsal kitapların, peygamberlerin, evliyanın hatta filozofların bahsettiği para, bu paradır.



“Sen on bin liraya para mı diyorsun?”


Tanırsınız bu soruyu,

'züğürt'

sorusudur.



Köy kahvesinde futbol taraftarlarının transfer ücretlerini telaffuz etmesini çağrıştırır.



“Biz, on milyon Euro verdik Gomez'i aldık.”


'Çay 25 kuruş. Bir çay içersem 75 kuruşum kalır, yarına Allah kerim'

diye düşünen bir yoksulun sorusu. Oğlum, sen mi aldın Gomez'i?



Mamafih, soru önemlidir.

Para

ile

para

arasındaki farkı göstermesi bakımından.



Meczubun bildiği paradan başka bir paraya gönderme yapar bu soru.



Cebe konulamayan, deste haline getirilemeyen, ele alınıp sayılamayan bir paraya.



O paraya sahip olunamaz.



Neydi kapitalizm?

İnsan, 'kapital'in tanrısıdır. Ona istediği gibi sahip olur, istediği gibi harcar.


Buna ben de inanırdım. Şimdi inanmıyorum.



Belli bir miktara eriştikten sonra, paraya sahip olunamaz.



Yönetilemez.



Alınamaz, verilemez.



Belli bir miktara eriştikten sonra,

para, sahibine sahip olur.


Para, sahibini yönetir.


Para, sahibini alır ve verir.


Hakikat, kapitalizm tarifindekinin tam zıddıdır.



İnsan, 'kapital'in tanrısı değil, 'kapital' insanın tanrısıdır.


'Belli bir miktar'

hangi miktardır?



Mesela on milyon dolar mıdır?



Hayır, ne on milyon dolardır, ne yüz milyon dolar.



Bunun alt sınırı bilinemez.



Sinemanın önündeki meczup değnekçi için bu miktar belki bir kaç bin liradır.



Ekmek teknesinde bir adam vardı, biraz ayyaş, hayli obur. Diyordu ki,

'Para bizi bozar abi...'


Bir kaç bin lira... Bir kaç milyon dolar. Bir kaç milyar dolar.



Paranın yiğidi bozduğu nokta

alt sınırdır.



Bürokratı

bozduğu nokta, biraz daha yukarıda.



Siyasetçiyi

bozduğu nokta, azıcık daha...



Paranın devleti bozması

nı da unutmamak lazım.



Para devlet adamını bozunca, yavaş yavaş devleti de bozar.


Bozmak, işin bir boyutu.



Para seni bozduğu zaman, bir nevi mürit olursun.



Paranın müridi.



(

'Müdir'

i değil,

'mürid'

i.)



Sonra,

erer

sin.

Fena fi'l para

olursun.



Buradan itibaren, mevzu

'ilahiyat'

ı da ilgilendirir.



Para, artık

'Hazret-i Para'

dır. Ona hizmet edersin.



Her şeyi ona göre ölçer, ona göre yorumlarsın. Değerler sistemini ona göre kurarsın.



Neyin meşru, neyin gayrımeşru olduğunu

'Para hazretleri'

tayin eder.



Din terimleriyle tekrarlarsak belki daha iyi anlaşılır:



Neyin

helal

, neyin

haram

olduğunu

'Hazret-i Para'

tayin eder.



Paraya hizmet, müebbettir.



'Şurada durayım, yeter'

diyemezsin.



Pedalı çevirmezsen düşeceğine

'iman eder'

sin.



Bu yüzden, biteviye pedal çevirirsin.



Biz,

'Kiramen Katibin'

i biliriz. Sağ ve sol omuzumuzdaki, günahı ve sevabı yazan melekleri.



Bu dinin de

'Kiramen Katibin'

i vardır.



'Hazret'

seni her yerde takip eder.

'Günah'

ını,

'sevab'

ını yazar.



'Kebair'

işlersen, seni cezalandırır.



Şirk koşarsan

, seni azleder. Çünkü çıktın dinden!



Nerden azleder seni?



Kulluktan.



Nasıl mı?



'Benim'

zannettiğin paranı elinden alır. Seni de sigara izmariti gibi söndürür, atar.



Şimdi ben, gündemden, güncel siyasetten çıkmış mı oldum?



Hayır. Ta ortasından yazıyorum.



Bunu girizgah kabul edin. İnşallah devamı gelir.


#para
#din
#balıkesir
8 yıl önce
Hazret-i Para ya da paranın dini imanı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset