|
‘Sinyal’ cami-i şerifi
'Hemi de oruçluyum.'


Bu lafı ara sıra duyuyordum. Bir 'mürailik' durumunu anlattığını hissediyordum.



Fakat, bir hikayesi varmış, onu bilmiyordum.



Hayli de yaygınmış.



Hikaye okumayı severim. Dinlemeyi severim. Anlatmayı da severim.



Bu hikayeyi bu yaşıma kadar niye işitmemişim, hayret!



Neyse, Mustafa Karaalioğlu anlattı, öğrenmiş oldum.



Adam, camide namaz kılıyor.



O kadar güzel kılıyor, tadil-i erkana o kadar riayet ediyor ki, hayran olmamak mümkün değil.



Yakınında iki kişi, aralarında fısıldaşıyor.



“Adam, baksana, ne kadar güzel kılıyor namazı.”


“Yaa, maşallah. Tadil-i erkana da pek riayetkar.”


“Allah nazardan saklasın.”


Derken, kahramanımız selam veriyor.



Kafası hayli meşgul, övgüler ve takdirlerle.



Selam verirken, namaz esnasında kendisi hakkında sitayişkar konuşan adamlarla göz göze gelince, namaz kılışını takdirle izleyenleri aydınlatmaktan kendini alamıyor.



“Hemi de oruçluyum.”


Bu tabii, tadil-i erkanı da, göstermelik 'huşu'yu da, rükuyu da secdeyi de mahveden bir ruh hali.



Kime secde etmiş olursun bu ruh haliyle?



Sana yapılacak iltifata...



Fakat bu hikayede sorun bireysel sayılır. Nihayet, bir sen varsın, iki de görgü tanığı...



Daha sosyal haller var.



Mesela, bir hanımın 'dest-i izdivacı'na talipsin de, müstakbel kayın- pederinin gözüne girmek istiyorsun.



Bunun için, kayınpederinin devam ettiği camiye gidip ara sıra namaz kılıyorsun.



Ahh, deminkine göre çok masum. Hatta, delikanlının içinde bir aşk varsa, masumdan da öte, harika!



'Sinyal'

bunlardan biraz farklı.



Anlatayım. Çünkü, literatüre aşina olmayanlar, intikal zorluğu çekebilir.



Muhteşem bir buluş 'sinyal.'



Ben bu sözü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı sırasında, Başbakanlık heyetinde görev yapan arkadaşlardan işittim.



Mevzuyu anladıktan sonra da, bu kelimeyi bulan zekayı içimden alkışladım.



'İçimden alkışlamak'

da ne demek?



'Sizin yatacak yeriniz yok'

demek gibi bir şey...



Uzatmayayım.



'Sinyal'den bahsediyorlar.



'Hepsinin işi gücü sinyal'

veya,

'filancı sinyale gelmiş'

gibi laflar ediyorlar.



'Sinyalci'

,

'sinyal kesici'

gibi formlarda kullanıyorlar kelimeyi.



Eh, işite işite, künhüne vakıf oluyorsun.



'Sinyal'den maksat, Başbakan'la göz göze gelmek.



O 'müstesna' an. 'Sinyal' vakasının gerçekleştiği an.



Mümkünse selamlaşmak. Bu, bir ileri safhası.



Mümkünse musafaha etmek ve hatta elveriyorsa bir meseleyi arzetmek. Bu da en mütekamil hali.



Tabii ki, 'sinyal' sadece Başbakan'a verilmez.



Bakana, genel müdüre, patrona, daire başkanına, bilumum mevki sahiplerine sinyal verilebilir.



Nerede verilir?



Ben en çok havaalanında rastladım.



Şimdi karıştırmayalım. Cumhurbaşkanı veya Başbakan veya Bakan veya başka bir devlet büyüğü, bir yerden geliyor.



Karşılanacak.



Kim karşılayacak?



Elbette, bu işlerle görevli bir heyet karşılayacak. Bir protokol düzeni kurulacak.



Başka?



Eş, dost karşılayacak.



Bunlara kimse 'sinyal' diyemez. Bu, tabii bir durumdur ve lüzumludur.



Veya, Gezi hadisesinde olduğu gibi, millet gergin, burnundan soluyor. Hedefleri Başbakan. Yedi düvel ve içerideki şerikleri saldırıyor.



O zaman gidersin havaalanına.



Buna da 'sinyal' diyemeyiz. Bu, su gibi, ekmek gibi bir ihtiyaç.



Her zaman işe yarar mı sinyal?



Ben, ömrü sinyalle geçtiği halde hiç netice alamamış adamlar tanıyorum. Ya da umduğunun çok çok azına nail olanlar...



Yani, işe yaradığı vakidir fakat her zaman yaramaz.



'Sinyal' lafı, geçenlerde zirveye çıktı.



Bir arkadaş... Kim olduğunu unuttum. Hatta, söylemesi muhtemel olanlara soruyorum, 'sen miydin o' diye.



Dedi ki,

“Sinyal camii'ne gittim.”


Haydiii! Olur mu lan böyle bir şey?



Meğer Cumhurbaşkanı'nın veya Başbakan'ın gitmesi muhtemel olan camileri kastediyormuş. Bilhassa Cuma namazlarında.



Sordum 'hangi camiler' diye. Bir kaç tane cami saydılar.



Sonra düşündüm. Camidir sonuçta. Mabettir.



Bu yüzden, dedim ki yazmayayım... O mabetlerin adını, gayesi dışında bir terkibin içinde anıp müdavimlerini rencide etmeyeyim.



Ama yazıyı yazdın, ya sinyalciler bundan rahatsız olursa?



Sinyalcilerin rahatsız olmasında bir sakınca görmüyorum.



Fakat merak etmeyin, insanoğlu, sinyalcileri rahatsız edecek, onları sinyalden alıkoyacak bir şeyi henüz keşfedemedi.


#mürailik
#cami-i şerifi
#hemide oruçluyum
#Sinyal camii
8 yıl önce
‘Sinyal’ cami-i şerifi
Kara dinlilerle milletin savaşı
Olmak ya da rezil olmak…
Habeşistan neresi, hatırlayan var mı..
Türkiye kendi mottosunu ortaya koymalı
Ne olacak bu anne babaların hali?