kurma hazırlıklarını sürdürürken bir âlim Sultan’ın imdadına yetişir.
Ataları Burdur’un ulema sınıfından olan Cezayirli Hamdan Hoca, İthafü’l Münsifîn ve’l Udebâ ismi ile bir kitap kaleme alır
. Kitabı kendi isteği ile mi, yoksa Sultan II. Mahmut’un talebi ile mi yazdığı bilinmez ama Sultan tarafından sahiplenilir. Muhtemelen Sultan’ın emriyle, dönemin önde gelen âlimlerinden İsmetzâde Arif Hikmet, Kethüdâzâde Arif, Bosna Valisi ulemadan Davud Paşa, Kuyucaklı Muhammed Atıf, Çerkeşi Mehmet Efendi, Eminzade Abdülkadir Bey ve Vak’anüvis Esad Efendi kitaba hakemlik yaparlar. Fazla dikkatleri çekmese de bu kitap, bir tedbir olarak sadece karantinahanelerin kurulmasına değil, aynı zamanda bugünkü Türkiye’nin oluşmasına giden fikrî zemini hazırlar. Başka bir ifade ile
bir felaket bir milletin kronikleşmiş taassubunun dönüşmesine imkan verir
. Hamdan Hoca, inat ve taassubun İslâm toplumlarında meydana getirdiği bozulmaya dikkatleri çektiği kitabı ile bugüne de ışık tutar.