|
Körfez’de spor, siyaset ve tarih

1990’lı yılların sonlarında araştırma yapmak için ilk defa Katar’a gittiğimde bir şaşkınlık yaşamıştım. Küçük bir ülkeydi ve dünya ile ilişkileri büyük oranda petrol ticareti üzerinden kurulmuştu. Ama, her yerde spor konuşuluyordu. Başlangıçta bu durumu bir çok şark toplumunda olduğu gibi başka konular ile ilgilenilmemesi için sunulan kitlesel bir uğraş şeklinde yorumlamıştım. Ama çalıştığım arşiv saray içinde olduğu için orada da zaman zaman üst düzey yöneticiler ile de görüştüğümde, aynı ilgi ve organizasyon heveslerini görünce bunun bu kadar basit yorumlanamayacağını anladım.


SPOR VE SİYASET

O sıralarda yönetimde olan Şeyh Hamed kesenin ağzını açmış, spora büyük yatırımlar yapıyordu. Özellikle uluslararası pahalı kimi spor müsabakalarının Katar’da düzenlenmesine önem veriyordu. Nihayetinde Katar bütün bu uğraşların en üst meyvesini alıp 2022’de FİFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma imkanını elde etti.

Bu başarının ardından çevre ülkelerin ve onlar ile müttefik bazı Batılıların itirazlarına rağmen ülkede seferberlik ilan edildi. Hala yapımı süren büyük yatırımlar başlatıldı. Ancak Katar, Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmasının şaibeli ve spor kompleksleri inşaatlarında çalışan işçilerin şartlarının gayr-i insani olduğu ithamlarına maruz kaldı. Bütün bunların üstüne, 2017 yılının ortalarından itibaren ABD desteğinde dört ülkenin ablukası başladı. Buna rağmen geçen Salı günü Birleşik Arap Emirliklerinde (BAE) oynanan Asya 2019 Kupası yarı final maçında Katar istediğini elde etti. BAE karşısında 4-0’lık bir sonuç alan Katar, finalde Japonya ile oynama hakkını kazandı.

Aslında sporun, dostluk, kardeşlik, barış için önemli bir araç olduğu söylemi kadar, siyaset ve hatta bazen egemenlik kavgası için de ne denli büyük bir araç olduğunu BAE-Katar karşılaşması bir kere daha ortaya koymuştur. Döneminin şartlarına ve etrafından gelen baskılara rağmen Şeyh Hamed’in spora yatırım yapmasının önemi bir kere daha anlaşılmıştır. BAE dünkü maçı milli bir dava olarak ilan etmiş, ülkesinde okulları tatil edip satılmayan biletlerin tamamını satın alıp ücretsiz dağıtarak bu karşılaşmaya siyasi bir anlam yüklemiştir. Katar’ın bir süre önce ablukacı ülkelerin mallarına getirdiği yasaklamayı da maçın öncesinde Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet ederek mesaj verme zamanlaması, karşılaşmayı spordan siyasete taşımıştır.

SPOR VE TARİH

Şeyh Hamed’in spor siyaseti ile bölge tarihi arasında ciddi bir ilişki vardır. Katar yarımadası Suudi Arabistan ile BAE arasında sıkışmış bir ülkedir. Özellikle şimdiki yönetici ailenin ortaya çıkmasında itibaren Katar bölgedeki diğer güçlerin baskısını hissetmiştir. Zira Suudi Arabistan ve BAE birer devlet olarak kurulmadan önce bile Katar yarımadası her iki tarafın ilgi alanına girmiştir. Katar, 1744’te Suud Ailesinin önderlik etmeye başladığı Vehhabilik hareketinin yayılma alanlarından biri olmuştur. Nitekim Modern Katar’ın kurucusu siyaseten uzak durmasına rağmen Vehhabiler’in dini etkisi altında kalmıştır.

Aynı şekilde, Uman’dan ayrılıp 1763’de Abu Dabi’ye yerleşen bugünkü BAE’nin kurucuları da iktisadi nedenler ile gözlerini Katar sahillerine çevirmişlerdi. Özellikle geçmişte çok önemli bir inci av bölgesi olan Udeyd (şimdi ABD üssünün olduğu mevki) Katar ile BAE arasında çekişme hatta çatışma konusuydu. Bahreyn’in Katar yarımadasının kuzeybatısındaki Zubara ve hemen yanı başındaki Havar adaları üzerinde hak iddiaları vardı. Osmanlı Devleti taraflar arsında barışı sağlamak adına büyük gayretler sarf ederken; İngiltere’nin 19. Yüzyılın ortalarından itibaren bu konulara taraf olması meseleleri uluslararası sorun haline getirdi.

Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’na kadar bütün bu sorunlar ile kendi yöntemleriyle baş etmiş, daha sonra bölgeyi İngiltere’ye terk etmek zorunda kalmıştır. İngilizler, bölgeye yerleştikten sonra da Katar’ın konumu değişmemiştir. Suudiler Katar’ı dini etkileri altında tutarken, BAE ve Bahreyn İngilizler ile daha önceden kurdukları ilişkilerin avantajını kullanarak Katar üzerinde siyasi baskılar oluşturmuşlardır. Aslında bütün bu gelişmeler, İngiltere’nin 1970’li yıllarda bölgeden çekilirken Katar’ın da Birleşik Arap Emirlikleri Konfederasyonu içinde olması teklifini niçin reddettiğini açıklamaktadır.

Konuyu toparlayalım.

Eğitimini İngiliz Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi’nde tamamlayan Şeyh Hamed, iktidara geldiğinde bütün bunların farkındadır. Bölge sorunlarında İngiltere’nin kendilerine nasıl baktığını da bilmektedir. Zaten iktidarı döneminde Havar adalarının Bahreyn’e geçmesinde İngiltere büyük rol oynayacaktır. Kendisini dünyaya tanıtmak ve o küçük coğrafyada Katar diye bir devletin olduğunu göstermek için elinde sadece spor vardır. Nitekim O da, sporu bu maksatla mükemmel bir şekilde kullanacak ve oğlu Şeyh Temim de bu siyaseti sürdürecektir. Katar’ın karşı karşıya kaldığı ablukaya dünya kamuoyunun ilgisini ve bakışını; FİFA 2022’nin orada oynanacak olmasının belirlediğini söylemek, abartı olmayacaktır. BAE-Katar arasında oynan son maç, Katar ablukasını biraz daha çözmüştür. Katar’ın Japonya karşısında alması muhtemel bir galibiyet, Körfez barışına da yeni kapılar aralayacaktır.

#Katar
#Spor
#Siyaset
#Tarih
#Şeyh Hamed
#BAE
5 yıl önce
Körfez’de spor, siyaset ve tarih
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi