|
Türkiye-Mağrip ilişkilerinde yeni bir soluk

Libya’daki son gelişmeler, Arap baharı akabinde, med-cezir yaşayan Türkiye Kuzey Afrika ilişkilerine yeni bir boyut kazandırdı. Sürdürülmesi mümkün olmayan yıkıcı BAE- Mısır ittifakı karşısında, Libya meşru Hükümeti’ne Türkiye’nin verdiği destek olumlu neticeler verdi. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kararlılığı, Libya’ya kurulan komployu devre dışı bırakırken, aslında uzun süredir sessiz kalan komşu ülkeleri de harekete geçirdi. Önce Tunus, akabinde Cezayir hatta Fas Libya’da oynanan oyunun farkında olduklarını ilan ederek, meşru Ulusal Mutabakat Hükümetini desteklediklerini açıkladılar.

Aslında bu gelişme sürpriz değildi. Cezayir 2 Üniversitesi Cezayir Araştırma ve Kalkınma Merkezi müdürü Dr. Vehibe Kattuş’un dediği gibi; uzun zamandan beri tabii mecrasında uzaklaşan Türkiye-Mağrip İlişkileri yeniden olması gereken yöne evirilmiştir. Nitekim bütün olumsuzluklara, Mısır’ın mahrum bırakmasına rağmen; diğer Kuzey Afrika ülkeleri akademisyenlerinin Türkiye’ye gösterdiği ilgi de, Vehibe Kattuş’un tespitlerini doğrulamıştır. Dahası, son birkaç yıldır, Cezayir ve Tunus akademisyenlerinin Türkiye’ye daha sık gelmeye başlamaları dış işlerinden bağımsız, kültürel ve akademik diplomasiye imkan vermiştir.

Bu gelişmenin bir neticesi olarak, yukarıda adı geçen merkezin (el Merkezu’l Cezayiri Liddirasat ve’t -Tenmiye) Akdeniz Güvenlik Araştırmaları Birimi, 21 Mayıs’ta, “Stratejik Ortaklık İmkanları İçin Türk-Mağrip İlişkileri” konulu bir webinar toplantısı düzenlemiştir. Toplantıya Cezayir, Tunus, Fas, Libya, Moritanya temsilcilerinin yanı sıra ben de katıldım. Hemen hepsi uluslararası ilişkiler ve tarih uzmanı olan katılımcıların Türkiye-Mağrip İlişkilerinin geleceği konusundaki iyimserlikleri, uzun zamandan sonra olumlu bir dip dalganın gelişmekte olduğunu göstermiştir.

Türkiye Cezayir İlişkilerinde, Cezayir tarafının uzun zaman temkinli durmasına rağmen, üniversiteden böyle bir girişimin başlatılması ve ayrıca merkez müdürü Vehibe Kattuş’un açılış konuşması ikili ilişkilerin geldiği seviyeye işaret etmektedir. Merkez Müdürünün; Türkiye-Mağrip Ülkeleri arasında her türlü ilişkinin geliştirilmesi prensiplerinin oluşturulması ve karar alma mekanizmalarına tavsiye edilmesi fikri, akademik olduğu kadar oradaki siyasi iradenin de yansıması olarak değerlendirilmektedir. Aynı konuşmada, tarihi ilişkilerin sunacağı katkılar ışığında, Türkiye ile Kuzey Afrika ülkelerinin ilişkilerinin canlandırılması hararetle önerilirken; bu ilişkileri tehdit eden hususların gözden geçirilmesinin zaruretine de değinilmiştir. Bölgede varlık göstermiş sömürgecilerin Türkiye-Kuzey Afrika müşterek tarihine koydukları rezervler ve yanlış anlatımların; ilişkilerin gelişmesinin önünde engel olduğu tespiti yapılarak; artık Türklerin ve Mağriplilerin bunu aşabilecek durumda olup olmadıklarının test edilme zamanının geldiği ifade edilmiştir.

Söz konusu toplantı, ikili ilişkilerin sorunları ve tehditler, ilişkilerde tarihi mirasın katkısı, ticari ve iktisadi öncelikler ile bir yumuşak güç unsuru olarak bilim ve kültürün kullanılması ve stratejik ortaklıklar için geleceğe bakışlar konuları ele alınmıştır. Bütün konuşmaları ve yaklaşımları bir sütunda ele almak mümkün değildir. Ancak oldukça seviyeli, tutarlı ve gerçekçilik zemininde yapılan konuşmaların ortak tarafı; her halükarda Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi ve bu konudaki her türlü engelin ortadan kaldırılması gerektiği yönündeydi. Türkiye’nin kalkınması, Mağrip ülkeleri için bir model olabileceği vurgusu yapılan konuşmalarda; Türkiye’ye siyasi modelden ziyade, bir kalkınma modeli olarak bakıldığının altı çizilmiştir.

Türkiye-Libya İlişkileri tarihini hatırlatan Dr. Muhammed İsmail, özellikle son zamanlarda meydan gelen gelişmeleri referans alarak, Hafter’in meşruiyeti ortadan kaldırma teşebbüsleri karşısında Türkiye’nin katkılarını dile getirmiştir. Türkiye’nin katkıları sayesinde, “Hafter’in Çetelerinin” birçok şehir ve kasabalardan uzaklaştırıldığını söyleyen konuşmacı; Münhasır Ekonomik Bölge Mutabakatıyla, Libya’nın gasp edilmiş deniz sahasını geri alındığı gibi, bütün tarafların kazanacağı bir sürece girildiğini vurgulaması Libya akademisinin meseleye bakışını ortaya koymuştur.

Doktorasını Türkiye’den alan Tunuslu Mustafa Sitti ise iki tarafın ilişkilerinin önemine vurgu yaparken, tarih üzerinde oluşturulan yanlış yargıların düzeltilmesi ve bunun için Mağrip ülkelerinin Türkiye’deki kaynakları daha fazla kullanması gerektiğini ifade ederek, önemli tespitlerde bulunmuştur. Stratejik ortaklıkların kurulmasının ilmi ve akademik ilişkilerin geliştirilmesine bağlayan Sitti, ortaya çıkacak çalışmaların siyaseti de yönlendireceğini ileri sürmüştür.

Toplantıda Türkiye’nin en az ilişki tesis ettiği Moritanya temsilcisinin değerlendirmeleri de oldukça manidardır. Dr. Didi Veled es Salik konuşmasında; Türkiye ile kurulacak ilişkilerin sömürge asrından beri var olan Fransız ve İngiliz nüfuzunu geriletebileceğini ve bunun da uluslararası siyasete yansıyacağını ve Akdeniz’de hakiki bir güçler dengesi oluşturabileceğini vurgulaması, toplantının müşterek beklentilerini ortaya koymuştur.

Bu konuda benim fikirlerim de malumdur. Tekrara hacet yoktur. Türkiye düştüğü yerden kalkacaktır.

#Libya
#Türkiye
#Mustafa Sitti
#Mağrip
4 yıl önce
Türkiye-Mağrip ilişkilerinde yeni bir soluk
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?