|
The Godfather

Küresel sermaye, kriz sonrası dönemin en önemli ve en başarılı ekonomi aktörlerinden Türkiye"yi görmezden gelmek ve onu engellemek adına büyük gayret gösterdi. Derecelendirme şirketlerinin en yüksek puanla ödüllendirdiği ekonomiler bir bir iflas ederken bile onlardan hala yüksek notlarını esirgemeyenler, notlarını kırarken adeta özür dileyenler, Türkiye gerçeğine uzun süre sırtını döndü.

Bir kısmı doğal kaynak zengini, dolayısıyla konjonktürel olarak gelişmelerden yararlanan BRIC ülkeleri, Brezilya, Hindistan, Rusya, Çin için methiyeler düzülürken, Türkiye sadece bazı konferanslarda kısa cümlelerle geçiştirilen ülke oldu.

Zaman geçti FED"in likidite politikası değişti. FED"in aldığı, alacağı kararların gelişmekte olan ülkelere etkisi bilinmedik bir şey değildi. Oysa sadece Türkiye"ye olan etkisi soru işareti idi ve bu şansa bırakılamazdı. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkeler nasıl FED karalarından olumsuz etkilenecekse, Türkiye"de aynı oranda, hatta gerekirse daha yüksek oranda olumsuz etkilenmeliydi.

Bunun şansa bırakılmaması için ekonomik performansa ilk saldırı Gezi olayları ile gerçekleşti. Savaşta olduğu gibi ilk safta acemiler vardı, Gezi ilk adımdı. Asıl profesyonel saldırı sonraya bırakıldı. 17 Aralık ve sonrasında yaşananlar beklenen zararın verildiğini ve istenenin elde edildiğini açıkça gösteriyor maalesef.

17 Aralık için konuşmaya gerek yok, herkesin bildiği gibi savaşta birileri taraf değiştirdi ve ekonomiye beklenmedik bir yerden yeni bir saldırı daha yapıldı.

Ama burada dikkat çeken konu şuydu; daha önce Türkiye"nin ekonomik performansını kıskançlıkla izleyip görmezden gelenler, hemen ülkemizi kırılgan beşlinin içine aldılar. Türkiye"nin ismi artık Brezilya, Ukrayna, Arjantin, Güney Afrika, Endonezya, Venezüella gibi, kırılgan ülkelerle anılmaya başlandı.

Burada Türkiye"ye verilen zararın tek başına FED ve onun kararlarına ait olduğunu söylemek haksızlık olur. Buradaki sonucun altında, içerideki işbirlikçilerin ve kendilerine bir türlü isim beğenemeyen bir topluluğun büyük payı olduğunu vurgulamak lazım.

CHP genel başkanlığı ile başlayan, siyaseti ahlak dışı yollarla dizayn etme metodunu, en iğrenç yöntemleri kullanarak artık bütün ülkenin geleceğini dizayn etmeye kadar vardırdılar.

Bu tuzak tutar mı tutmaz mı bilemeyiz. Ama bildiğimiz, Herbert Schiller"in Zihin Yönlendirenler kitabında anlattığı gibi, algılarımızla oynanmaya, davranışlarımızın yönlendirilmesine ve karar mekanizmamıza yönelik bir açık saldırının varolduğu.

Kabul edelim, geçmişte birbiri ardına ortaya çıkan kanunsuz dinlemeler, olmayan konuşmaların tapeleri, anlaşılamayan suikast senaryoları herkeste hipnotik bir etki yaptı ve bir dönem gerçek ile bağlantımız koparıldı. Şimdi ise bu komploların nerede duracağını bilemeyiz, bildiğimiz bu akıl dışı sürecin ekonomiye etkisinin devam edeceğidir.

İronik olan ise dini referans ile büyüyen bir topluluğun, her dönem küresel işbirlikçiler ile el ele olan yerel hırsızlarla işbirliği gönül birliği içinde tarihin en başarılı iktidarını hırsızlıkla suçlamaya çalışacak komplolara beraber çanak tutmasıdır.

10 yıl önce
The Godfather
2024 yılında memurlara ödenecek dil kursu yardımı yüzde 84,21 oranında arttırıldı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?