Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum, Türkiye'nin Anayasa yapma tarihi ve yakın geçmişteki uzlaşma tecrübelerinin başarısızlığının, Anayasalar'ın tek taraflı ve toplumu hesaba katmayan süreçler sonunda hazırlanmış olmalarından kaynaklandığını söyledi.

Sözde bir referandum

Arı Düşünce ve Toplumsal Gelişim Derneği ve National Democratic Insitute tarafından Best Western 2000 Otel'de Anayasal Reform Süreci ve Sivil Toplum Katılımı konulu bir toplantı düzenlendi. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum, Türkiye'de Anayasalar'ın hazırlanmasında 'halk'ın bulunmadığını söyledi. Batun, şöyle konuştu:

"Türkiye'de Anayasalar'ın yapımında halk yok. Ne yapılışında ne de onaylanışında. Onaylanma referanduma gidiliyor ama bu sözde bir referandum. Türkiye'de siyasal güçler arasında bir uzlaşmaya dayanarak yapılmıyor. Sürekli bu güçlerden birini ikisini dışlayarak, iterek Anayasa yapma süreci var. Oysa Batı'da bu böyle olmadı. Örneğin İspanyol Anayasası hazırlanırken komünistler, faşistler, kilise ve tüm diğer toplumsal güçler uzlaştılar. Hatta Bask bölgesine bile söz hakkı tanındı." Toplantıda sivil toplum kuruluşları adına konuşan Demokratik Anayasa Hareketi'nden Gülşen Denizhan, toplam 500'e yakın sivil toplum örgütü ile yaptıkları görüşmelerle devlet değil birey merkezli, yurttaşın korunduğu, inançlara eşit uzaklıkta duran, insan haklarına saygılı, yerinden yönetimi esas alan, kısa, evrensel ilkelere göre hazırlanmış yeni bir Anayasa talebiyle karşılaştıklarını ve bu doğrultuda 7 maddelik bir metin üzerinde uzlaşma sağladıklarını belirtti.

Hukuk formalite görülüyor .

Toplantıya Liberal Düşünce Topluluğu adına katılan Hacettepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Levent Korkut ise Türkiye'nin temel sorununun bir çeşit atalet olduğunu belirterek, Türkiye'de yaşanan sorunların aslında tüm dünya ülkelerinde yaşanan sorunlardan olduğunu ancak çözüm üretme konusunda başarısız kalındığını söyledi. Korkut, toplumun çeşitli kesimlerinin birbirlerini yeterince tanımadıklarını, bu nedenle bir güven sorununun bulunduğunu söyledi. Korkut, "Toplumumuzda siyasi düşünme tarzı ve makyavelist bir yaklaşım egemen. Birbirimizi kandırarak biryere gelmeye çalışıyoruz. Hukuk bir formalite, mevzuatlar yığını ve aşılması gerekten bürokrasi olarak görülüyor" dedi.