YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Öncelikli tehlike (2)

Geçen Pazar yazısında Türkiye'de öncelikli tehlikenin, "şiddete veya takıyye demokrasisine dayalı şeriat getirme hareketi" olmadığını ileri sürmüş, bunun delillerini açıklamıştık. "Öncelikli tehlike ve tehdit irtica değilse nedir?" sorusunun cevabını ise bu hafta sonuna ertelemiştik.

Sıralaması tartışmaya açık olmak üzere bize göre varlık, bütünlük, huzur ve güvenliğimizi tehdit eden en önemli olay ve olgular şunlardır:

1. Ahlak buhranı. Ülkemiz önemli boyutta bir ahlak buhranı yaşamaktadır. Milli Eğitim politika ve uygulamamızın içinde "aşkınlık, derinlik ve millîlik" nitelikleri taşıyan bir ahlak anlayışı ve bu anlayışa dayalı bir ahlak eğitimi mevcut değildir. Ara sıra sözü edilen ahlak, ne olduğu belli olmayan, göreceli, değişken bir ahlaktır. Uygulamada, örnek olması gereken şahıslardan sokaktaki adama kadar büyük bir kitle mide bulandıran ahlaksızlık örnekleri sergilemektedirler.

2. Yoksulluk ve gelir dağılımındaki çarpıklık. Yıllardan beri ülke ekonomisinin kötü yönetilmesi ülkeyi yoksullaştırmış, millî hasıla ve fert başına düşen milli gelir gerilemiştir. Paradan para kazanma yöntemi reel ekonomik yatırımları olumsuz etkilemiş, az sayıda rantiye grubu devleti ve halkı soyar hale gelmiş, önümüzdeki yılın bütçesinin üçte birden fazlası da (17.4 katrilyon lira) faiz giderlerine ayrılmıştır.

Varlıklı yüzde yirmi ile yoksulluk sınırının altında yaşayan yüzde yirmi arasındaki gelir ve servet farkı akıl almaz boyuttadır. Geriye kalan yüzde altmış da hayatından memnun değildir. İşsizler ordusunun mevcut sayısı her geçen gün artmaktadır. Refah içinde yüzen, gücünü kullanarak menfaatini kotaran ve kurtaran azınlığın hayatından memnun olması tehlikeyi azaltmaz, arttırır.

3. Din ve düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasından kaynaklanan sıkıntı. Bu yüzden milyonlarca vatandaş -eyleme dökmemiş olsalar bile- gönül ve kafa isyanı içinde yaşamaktadırlar. Demokratik düzende toplumun taleplerini Meclis'e (yasama ve yürütmeye) aktarmakla yükümlü olan siyasetçilerin âcizliği, çaresizliği, gevşekliği, halkın hak ve özgürlüklerini elde etmek için güveneceği en önemli aracı fiilen ortadan kaldırmaktadır. Bizde sivil toplum örgütlenmesi ve faaliyetleri de yok mesabesindedir. Bu sebeple hak ve özgürlük kısıtlayıcıları (jakobenler) köyde değneksiz dolaşmakta, istediklerini yapmaktadırlar, yaptıkları da yanlarına kalmaktadır. Şiir okuyanların, konuşma yapanların hapsedilerek siyasi yasaklı hale getirilmeleri, parti içi muhalefet yapanların hain ilan edilmesi, ilim kurumlarında, son örneğini Dr. Alev Erkilet Başer olayında gördüğümüz kıyımlar hem siyaseti hem de ilmi tıkamıştır. Eller Nobel alıp bayram ederken, patent yarışı yaparken biz beyin öldürmek veya göçürmekle meşgul oluyoruz.

Bu üç tehlike ile ilgili üç altın sözü hatırlayalım:

"Yoksulluk insanı inkarın eşiğine kadar getirir" (Hadis).

"Aç köpek fırın yıkar."

"Utanma duygusunu kaybedersen her şeyi yaparsın" (Hadis).

"Kurtulma ümidini kaybeden kedi köpeğe saldırır."


15 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Hayrettin Karaman

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...