YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Derdin başı

Bütün dikkatlerin dışarıda Kahire buluşmasına, içeride Meclis Başkanlığı'na çevrildiği bir aşamada; zihinlerde biraz bastırılmış gibi gözükse de, FP'nin geleceği meselesi önümüzde capcanlı bir sorun olarak yerini koruyor. Eğer yahudi zulmü, son haftalarda toplumun havsalasını iyice allak-bullak etmemiş olsaydı, Türkiye kamuoyu ve siyaset tasarımcıları en ziyade bu konu ile meşgûl olacak, hatta denilebilir ki meclis başkanlığı dahi ikinci derecede bir sorun halini alacaktı.

FP: Varlığı ve yokluğu

Çünkü FP problemi, sırf parti hükmî şahsiyetini ve yaygın tabanları alâkadar eden sınırlı bir sorun değil; doğrudan bir Türkiye sorunu ve Türkiye'nin geleceği meselesidir. Zira FP'nin varlığı veya yokluğu, Türkiye'nin taşıyacağı siyasal özgül ağırlık hakkında, hem içerisi hem dışarısı açısından farklı değerlendirmelere yol açacaktır. Kaldı ki FP'nin yokluğu, hemen bütün siyasal dengelerin alt-üst olmasına ve siyasal nosyonlarda da ciddi yer değişikliklerine sebep olacaktır. Bu noktada ne genel merkezcilerin işi hafife alarak "yenisi hazır" biçimindeki yaklaşımlarını; ne de partinin kapanmasını bir fırsat telâkki ederek, hemen boşluğu doldururuz biçimindeki kolaycılıkları fazla ciddi bulmadığımızı burada ifade etmek durumundayız.

Çünkü parti içindeki yenilikçi grupların, partinin kapanması halinde uygulayabilecekleri bir stratejinin işaretlerini, henüz ne basın çevreleri, ne de toplumsal tabanlar yeterince algılayabiliyor. Yani ne parti tabanlarına, ne de genel Türkiye kamuoyuna, bu mânâda hiç bir mesaj ve açılım umudu verilmiyor. Ne yapıldığı, ne yapılacağı hususunda, yorgun bir rehâvetten başka birşey algılanamıyor.

Daha ötede, genel kongrede kendilerine verilen taban desteğinin yükü altında bazı öncülerin ne yapacağını şaşırdığı ve ezildiği biçiminde hisler tevlid ediliyor. Dolayısıyla partinin kapanması gibi bir durum karşısında, normal bir "miras paylaşımına râzı" havalar üretiliyor; bundan ötesi için, yani bütün Türkiye'nin ihtiyaçlarına tekabül sadedinde bir sorumluluk izhârından da özellikle kaçınılmış oluyor.

Klikçilik çıkmazı ve parti

Bize göre genel merkezcilerin geliştirdiği yaklaşımlar da bundan farksız!.. Yaşlı bir parti yetkilisi -ki zaman zaman yazılar da yazıyor- aynen şöyle demiş: "Partinin kapatılması, bizim için abdest tazelemek gibidir. Zaten abdestliyiz, ama parti kapatılacak olursa, abdestimizi tazelemek durumunda kalırız, o kadar!.."

İşte genel merkezcilerin nazarında mesele bu kadar basit. Anamuhalefet partisi gibi bir parti kapatılacak ve bu derece hafife alınacak!.. Iztırapsızlığın ve işi bu derece hafife almanın bir izahını siz nasıl yaparsınız bilemiyorum.

Yenilikçilik adına da, genel merkezcilik adına da şöyle göz dolduran, Türkiye adına ciddi bir sorumluluk tezâhür ettiren, kabile ve klikçilik intibalarından kendini arındırmış bir duruş, bir vaziyet alış!.. Maalesef ortalıkta böyle konuşan, tabanın beklediği yüksek sağduyuyu ve özgüveni seslendirenler göze çarpmıyor.

Buna sebep de, parti hakkında Anayasa mahkemesinin vereceği karara çok yakın oluşumuz. Zira hemen herkesin dikkati bu karara çevrilmiş vaziyette. İşte bu meyanda konuşan tek kişi de Oğuzhan Asiltürk!.. Ne diyor? "Bizden olanlar, olmayanlar. El öpmeler, özür dilemeler vs." Sonradan tekzip edilmiş olsa bile, gene de izi kalıyor, öyle değil mi?

Şunu demek istiyorum: Parti kapanacak olsa da, kapanmayacak olsa da vakarlı ve sorumlu tutumlar lâzım. Klikçiliği aşan, tabanların beklediği sağduyuyu temsil eden yüksek tutumlar. Buna talip olanlar hani nerede?

Parti kapatılacak mı?

Benim endişem, bu atâlet psikolojisinin partinin kapanması halinde de devam edeceği endişesidir. Ya da daha doğrusunu söylemek gerekirse; inşaallah parti kapanmaz da, biz de içinde yüzdüğümüz rahat ve huzuru tepmemiş oluruz gibi bir psikoloji!.. Daha ilerisi ise, bilinçli tasfiye denemeleri!..

Bu yaygın rehâvet manzarası ile, toplumun Tayyip Beyin yasağının kalkmasına endeksli moralli bekleyişini birbirine karıştırmamak gerekiyor. İleride bunu ayrıca yazacağız.

Bu arada geçen gün kaleme aldığımız "FP Falı" yazısı, hayli merakı mucip oldu. Yani parti kapanmayacak mı diyorsun, sorularından geçilmez oldu. Ayrıca devamını yazacağımızı söylediğimiz için de, bekleniyor. Belki de yarın!..

Fakat bu realite içinde neyi değiştirir?


15 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...