YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...


  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Var/oluş mevsimi

Müslümanlıkla ilişkimizi yeniden gözden geçirme, sorgulama, muhasebe etme imkanına kavuşabileceğimiz bereketli, kutlu, ulvi bir mevsime girdik. Allah'a hamd olsun. Saygı O'na. Bağlanma O'na. Sevgi O'na. Teslim O'na. Sadece O'na teslim oluyor, bağlanıyor, kulluk ediyor ve sadece O'ndan yardım talep ediyoruz. O'nun dışında hiçbir güce, kudrete, kuvvete, boyun eğmiyor, bağlanmıyor, kulluk etmiyoruz.

Ne mutlu sadece O'na teslim olana ve özgürleşene! Ve ne yazık O'na teslim olamadığı için, O'ndan başka her şeye teslim olma ve dolayısıyla özgürlüğünü kolaylıkla hemen her şeye teslim edebilme aymazlığı içinde olana!

(Diyalojik bir kesme: Tam bu noktada çağdaş psikanalizin en önemli ismi ve temsilcisi Jacques Lacan'ın bir saptamasını anımsa(t)madan alıkoyamıyorum kendimi: "Tanrı'ya inanmayan kişi, her şeye inanmaya açık kişidir.")

Bir iletişimci gözüyle bakıldığında üç aylık arınma, dirilme, silkinme, hatırlama, hatırlatma, muhasebe, murakebe velhasılı oluş ve varoluş mevsimini birazcık farklı bir şekilde "okumak", yorumlamak, anlamlandırmak mümkün.

Ele avuca sığmaz, hadde hesaba gelmez ulvi, kuşatıcı bir imkanla karşı karşıyayız: Üç ay sürecek bereket, rahmet, haşyet, hasret ve mağfiret yüklü, hassasiyet gerektiren, oluş ve olgunlaşmamız için kendimizi hasr ve tahsis edeceğimiz, bize, müminlere mahsus ama mahsulünden bütün nebatatın, hayvanatın, insanatın ve kitab-ı kainatın istifade edebileceği ucu açık münbit bir mevsim, bir iklim uzanıyor önümüzde.

Bu kutlu üç aylık mevsim, bir oluş ve varoluş vasatı ve vasıtası. Hem vasat, hem de vasıta. Tüm diğer modern iletişim vasatlarından ve vasıtalarından ayrılan en önemli yanı bu: Modern iletişim vasatlarını ve vasıtalarını icat edenlerin iliklerine kadar yaşadıkları ontolojik güvensizlik duygusunun kaçınılmaz sonucu olan kontrol etme, ayartma, uzaktan kumanda ederek göz boyama fırsatçılığının ortadan kalktığı, bizzat tecrübe edilerek hayata geçirilen ulvi bir iletişim ve etkileşim vasatı ve vasıtasından sözediyorum. Hayatımızın her bir anını etki ve kapsama alanına alabilecek herkesin doğrudan ama kendine özgü şekillerde yaşayacağı, soluyacağı bambaşka bir "mekan"; bambaşka bir imkandan...

Önümüzde uzanıveren bu mevsime, bu iklime bu yıl biraz daha susamış, biraz daha fazla ihtiyaç hissetmiş olarak girdiğimizi gözlemliyorum. Kutlu Regaib Gecesi'nde telefonlar kilitlendi: Müminler tanıdıklarıyla, dostlarıyla, yakınlarıyla bu kutlu geceyle başlayan mevsimi birbirlerine hatırlatma, birbirlerini bu mevsime hazırlatma iştiyaki, coşkusu ve heyecanıyla telefonlara sarıldılar. Kalpten kalbe gerilen ulvi iletişim ağı, fiziki ağları bir anda kilitleyiverdi, "çökertti".

Bütün müminleri bir anda birbirine irtibatlayan bu ulvi iletişim ağı, camilere, kitab-ı kainatın her bir köşesine ve zerresine kadar uzandı: Sadece müminlerin kalplerini birbirlerine bağlamakla, titreştirmekle kalmadı; aynı zamanda melekutun, hayvanatın, nebatatın ve insanatın aynı dili konuştukları, aynı havayı soludukları ve birbirlerine soluttukları, aynı mesajı birbirlerine hatırlattıkları o şafağın attığı derin sabahın ilk ışınlarının yeryüzünü aydınlatmaya başladığı ana kadar sürdü bu ulvi iletişim ve etkileşim faaliyeti. Şöyle bir dışarıya uzandığınızda kitab-ı kainatın bir anda nasıl yeni bir arınma, canlanma, ferahlama, silkinme ve dirilme mevsimine giriş yaptığını hem kalp gözünüzle, hem de fiilen, fiziki olarak görebilmeniz, soluyabilmeniz, duyumsayabilmeniz mümkün olabiliyordu.

Görüldüğü gibi bambaşka bir oluş (KEVN) ve varoluş vasatı ve vasıtası ile karşı karşıyayız. Aynı anda hem fiziki, hem de fizikötesi boyutlarını devreye girdirten bir İMKAN'ın, bir oluş ve varoluş imkanının, uygun bir "MEKAN" oluşturularak MÜMKÜN kılınmaya çalışıldığı, herkesi ve her şeyi her daim TEMKİN'li, müteyakkız olmaya davet ettiği kanatlandırıcı, arındırıcı, düşündürücü, silkeleyici, uyarıcı, müjdeleyici, diriltici; kopan ulvi ağın uzuvlarını, unsurlarını birbirine muhkem bir şekilde yeniden irtibatlayıcı, bağlayıcı, tutuşturucu kutlu, münbit bir mevsim, bir iklim bu.

Bu oluş ve varoluş imkanını, mekanını ilkin kendimizle hesaplaşma, kendimizi olgunlaştırma, yamukluklarımızı, zaaflarımızı silbaştan yeniden gözden geçirme ve giderme, dolayısıyla hem içimizi, hem de dışımızı yeni bir icat, inşa ve imar ameliyesine tabi tutacak bir vasata ve vasıtaya dönüştürmeliyiz, diyor ve böylesi bir çaba ve gayret içinde olacak bütün müminlerin ruhlarından öpüyorum.


30 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Yusuf KAPLAN

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...