Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Soluk soluğa bir yarış
Başbakan Ecevit'in dün sabahki konuşması, Meclis'e bomba gibi düştü ve milletvekilleri üzerinde olumsuz etki yarattı. Anayasa'da gizli oy mecburiyeti bulunmasına rağmen, DSP lideri, "şeffaflık" adına açık oyu savunuyor, imza sayısı ile oy sayısı arasındaki çelişkinin giderilmesini, Meclis'in itibarının gereği olduğunu belirtiyordu. Oysa, bir çok milletvekiline göre, lider sultasının kırılmasıyla asıl Parlamento saygınlık kazandı. Tepki
Zaten gizli oyun gerekçesi bu: milletvekilini parti disiplininden ve lider tahakkümünden kurtararak, iradesi ve tercihi ile başbaşa bırakmak. Oylamada lidere tepki ile Demirel'e tepki birbirine karıştı. Hani düdüklü tencerenin kapağını sıkı sıkıya kapatırsınız. En ufak bir delik bulsa su buharı son hızla dışarıya çıkar ya... Dün Parlamento'da, DSP ve bir ölçüde MHP'liler hariç, milletvekilleri serseri mayın gibiydi. Hakimiyet kayıtsız şartsız onların eline geçmişti. "Neden Ecevit bu kadar bastırdı?" diye soranlara rastladık. Hatta "Acaba, Demirel'i oyuna mı getirdi, o seçilmesin diye mi, Parlamento üyelerinin haysiyetleriyle oynuyor" diyenler bile vardı. Oysa, Ecevit de bütün genel başkanlar gibi şahsi gururuna yenildi. Bir kaç cümle ile, Meclis'e şekil vereceğini sandı. Ve hiç yoktan bir siyasi kriz yarattı. Melda Bayer
Ecevit, sıkı denetimini sürdürmek amacıyla, DSP'li Melda Bayer'i, oy kullanılan kulübelerin yanına dikmişti. Çok sayıda DSP'li ve hayret (!) MHP'li, Melda Hanım'a attığı oyun rengini gösteriyordu. Usulca arkasından yanaştım ve Melda Bayer'in çetele tuttuğu kağıdı almak istedim. Hemen toparlandı. Genel Kurul'daki diğer milletvekillerinin de itirazıyla DSP'li Divan üyesi Bayer etkisiz hale getirildi. Kimi milletvekilinin, oyunu göstere göstere kullanmasını veya pulları grup başkanvekiline teslim etmesini, gizlilik kuralının çiğnenmesi olarak telâkki edenler ve böyle davranışların iptal sebebi sayılacağını ileri sürenler var. Bu satırları kaleme aldığımızda 69'uncu madde, FP'lilerin desteği ile, 330 oyu aşmıştı. 31 boş ve 17 geçersiz ise, lider denetiminin bir sonucuydu. Bazı milletvekilleri, üzeri işaretli beyaz pusula kullanarak oyunu iptal ettirmişti, kimi ise boş zarf atıp, yeşil ve kırmızı pullarını grup başkanvekiline teslim etmişti. 86'ncı madde de, 330'u aştı. Yarış soluk soluğa devam ediyor. Kutan Koç burcu
Kulis'te gazeteciler Recai Kutan'ın etrafını sardı. FP Genel Başkanı'nın yaş günüydü. Koç burcundandı. Biri sordu: En önemli özelliğiniz? Kutan cevap verdi: Annem, gökten 200 sabır inmiş, 199'u seni bulmuş derdi... Bu konuşmaya şahit olan Ali Coşkun dayanamadı: "Ağbi gerçekten, bazen, senin sabrından biz çatlıyoruz." Fazilet Partisi grubu, Genel Başkan Recai Kutan kadar sabırlı değildi. Sonuçları beklerken, öfkeli tartışmalar duyuluyordu. Bakalım sabrın sonu selâmet mi? Nihayet sonuçlar açıklandı, Fazilet Partisi grubunun yüzü gülüyordu. Ufak tefek kırgınlıklar geride kalmıştı. 101'inci madde 330 engeline takıldı. ZORUNLU AÇIKLAMA: İLKSAN MESELESİ
İLKSAN meselesi, yeniden ısıtılıp gündeme getiriliyor. Görünen amaç Demirel'i hırpalamak ama acaba gizli hedef rahmetli Kemal Ilıcak mı diye düşünmeden edemedim. Fatih Altaylı'nın niyeti gerçekleri ortaya çıkarmak ise, tamamlayıcı bilgilere de ihtiyacı var. İLKSAN, (İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı) öğretmenlere konut yaptırmak üzere arazi almak istiyor. Avni Akyol'un Milli Eğitim Bakanlığı zamanında bir arazi üzerinde anlaşılıyor. Bilahare, Kemal Ilıcak, Sefer Usta Çiftliği'nin İLKSAN'a satılmasında aracı oluyor. Bu arazi, çok uygun bir fiyatla İLKSAN'a veriliyor. Ama Demirel'e karşı kullanacağı bir skandal peşinde koşan Mesut Yılmaz, hükûmetin 500'üncü gününde düzenlediği basın toplantısında büyük vurgun vurulduğu intibaını yaratan cümleler sarfediyor. Tercüman'a rakip gazetelerin patronlarının talimatıyla, olay manşetlere taşınıyor. İddiaya göre İLKSAN'a satılan Sefer Usta Çiftliği, İSKİ koruma alanındaydı ve üzerine çivi çakma imkânı yoktu. Oysa, İSKİ Genel Müdürlüğü'nün 5 Ağustos 1992 tarihli bilgi notunda, "orta mesafeli ve uzak mesafeli koruma alanlarında bireysel konut yapılmasında bir sakınca bulunmadığı" ilgililere bildirilmişti. 5 Ağustos 1992 tarihli belgeye göre, sadece göl kenarında 300 metreye kadar olan sahada inşaat izni mevcut değildi. (Zaten mutlak koruma alanı olan bu sahanın İLKSAN'a satışı yapılmamıştı.) Gazeteler, inşaat müsaadesi bulunmayan bir arazinin yüksek bedelle öğretmenlere satıldığını iddia etmişti. O tarihte, imar planı tamamlanmamış olmakla birlikte, İSKİ yönetmeliği, yukarıda belirttiğimiz ölçüler içinde inşaat yapılmasına izin veriyordu. Nitekim İLKSAN'ın satın alamadığı Sefer Usta Çiftliği'nin, büyük bölümü Aydın Doğan tarafından satın alınmıştır. Bence Fatih Altaylı'nın bu olaya da parmak basması lâzım. Sefer Usta Çiftliği'nin ve civardaki arazilerin, imar müsaadesi ile birlikte beş on misli değeri attı. Kurtköy Havaalanı da bu değerin yükselmesine etkili oldu. Ama, 1993 yılında düzenlenen yolsuzluk kampanyası yüzünden, öğretmenlerin yüzü güleceğine, Aydın Doğan'ın yüzü güldü. Maliye Bakanlığı'nın, öğretmenleri konut sahibi yapmak üzere aktardığı 60 milyar lira suistimal gibi takdim edildi. Oysa bu faaliyetler, Anap döneminde, eski Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol zamanında başlamıştı. Neticede, herkesin gözü önünde bütçeden bir kaynak aktarılıyordu öğretmenlere. Oysa kapalı kapılar arkasında, Medya Holding'e ve Doğan Holding'e, basına verilen teşviklerin % 90'ı tahsis edilmişti. İki grubun birlikte aldığı devlet desteği, 1983 - 1997 döneminde 625 milyon dolardı. Bu gerçeklerin bilinmesinde fayda var. Kemal ılıcak, başta basın emekçileri olmak üzere, herkesin sevdiği bir insandı. İLKSAN iddiaları onu canevinden vurdu. Ve yorgun kalbi, bu şekilde teşhir edilmeye katlanamadı. Ani bir beyin kanaması ile şerefsizlerin diyarından göçüp gitti. Bir kuş gibi... acı çekmeden..
nilicak@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|